Almanya'da yaşayan Şirin Üstün, 'gurbet köşesi' anlamına gelen 'Künc-i Gurbet' albümünde bir anlamda kendi hikâyesini anlatıyor. Arguvan türküsü 'Telli Gelin'i mahalli sanatçılar dışında ilk kez okuyan Üstün, "Az bilinen türküleri bulup okumak istiyorum" diyor.
31 Temmuz 2013
Yıllardır Almanya’da yaşayan halk müziği sanatçısı Şirin Üstün, geçen yıl çıkardığı albümün ardından
Türkiye
’de. Sanatçının ‘Künc-i Gurbet’ albümü Malatya’nın Alevi yerleşimi Arguvan’a ait türkülerden oluşuyor. Üstün, bu albümde okuduğu ‘Telli Gelin’ türküsünün klibini de kendisi çekerek maharetleri arasına yönetmenliği de ekledi ve aynı zamanda Almanya’ya göçün 50’nci yılı anısına da bir klibe imza attı. Üstün’le buluştuk, ‘Telli Gelin’ türküsüyle temas ettiği çocuk gelin meselesini, Almanya’da bir halk müziği sanatçısı, Türkiye’de Alevi olmanın zorluklarını ve tabii ki müziğini konuştuk.
Müzik serüveniniz nasıl başladı?
7 yaşında ilkokul öğretmenim beni keşfetti. Arguvanlı olmak biraz da ayrıcalık. Her evde duvarda bir bağlama asılı. 9 yaşında küçük bir albüm yaptık. Küçük Emrahlar’ın, Ceylanlar’ın patladığı dönemdi. 1972 doğumluyum. Amatör bir kayıttı. İçerisinde 15 önemli eserin olduğu bir kayıttı. İlk çıktığım sahne de Okmeydanı Darülaceze’dir. 11 yaşıma kadar düğünlerde ve dernek gecelerinde söyledim. İlkokul öğretmenim rahmetli Süleyman Tor’un emeği çoktur. Arif Sağ Müzik Evi’ne nazariyat için gittim. Kısa bir dönemdi. Sonra 1987’de konservatuvara girdim. Ailem sıcak bakmadı. Bıraktım. Bir dönem çalıştım. Sonra da Almanya’ya gelin gittim.
Almanya önünüzü açtı mı?Asıl zorluklar 1990’da Almanya’ya gittiğimde başladı. O dönemi ‘kısmet’ diye adlandırıyorum. 6 yıl müziğe devam ettim. Alman bir hocadan ses eğitimi aldım. 1993-1995 arasında türkü evi kültürü Almanya’ya da geldi. 10 yıl türkü evlerinde çalıştım. Dernekler, özel geceler hep oldu. İlk albüm ‘Derde Derman’ı 2006’da yaptım. 2008’de de ‘Güle Dokunma’ çıktı. Son olarak da ‘Künc-i Gurbet’...
‘Künc-i Gurbet’ nedir?
‘Kün’ Allah’ın ‘ol’ emri demek. ‘Künc-i Gurbet’ ise gurbet köşesi anlamına geliyor.
Kendi
hayat
hikâyenizle birleşen bir albüm müydü?
2010-2011 yılları Avrupa’ya göçün 50. yılıydı. Bu nedenle Devran Baba’ya ait ‘Gurbetçi’ eserini okudum. Sonuçta ben de bir gurbetçiyim. Gurbetteki insanların sesine ses katmak için yaptım. 50 yıl önce giden insanları buldum. Birçoğu Türkiye’ye geri döndü. Neden geri döndüklerini, o anki Almanya’daki Türklerin durumlarıyla şimdikilerin durumlarını araştırdım. Klipteki siyah beyaz görüntüler TRT arşivinden. Diğer görüntüleri kendimiz çektik. 3 ay sürdü. Şimdi klip çekimleri bir gün sürüyor. Çok ciddi bir külfet de oldu.
‘Çocuk gelin’ projesi nasıl ortaya çıktı?
Arguvan’da çocuk gelinler yok. Ancak Almanya’da yaşadığım yerde tanıdığım bir ailenin küçük bir kız çocuğu, 16 yaşında, 54 yaşında biriyle zorla 2 bin dolar için evlendirildi. Aile aslen Amasyalı. Tesadüfen tanıştım. Evlerine gittim. Kız dil bilmiyor, kişilik olarak da gelişmemiş. Sonuçta bir çocuk. 18 yaşından sonra da Almanya’da evlendiler. Çok etkilendim, canım yandı.
Kliplere nasıl tepkiler aldınız?
Bir beklentim olmadan yaptım. Müziğe bakışım da öyle. Çok para kazanmak gibi bir amacım yok. İki klibin maliyeti albüm maliyetini geçti. Projeler albümle birleşti. ‘Telli Gelin’e insanlar daha merakla baktılar. Eserin Arguvan türküsü olması ve farklı bir ağızla okunuşu da dikkat çekti.
Arguvan ağzı nasıl oluyor?
Ağıtı beş ses pes okudum. Bir teyze okuyor sandılar. Eserin geniş bir ses aralığı yok. Konuşur gibi okunuyor. Annem hep söylüyordu bu ağıtı. Bana yabancı gelmedi. Kulak, doluydu zaten. ‘Telli Gelin’i daha önce mahalli sanatçıların dışında okuyan olmamıştı.
Arguvan’a ait ‘Etek Sarı’ gibi Meltem Cumbul’un da okuduğu, bilinen türküler var. Neden onları okumadınız?
Popüler türküleri değil, daha orijinal, bilinmedik türküleri bulup okumak istiyorum. ‘Telli Gelin’ ağıtı da birlikte yaşama kültüründen kaynaklanıyor. Muhabbet geleneğini bir yandan da aktarmış oluyoruz. Arguvan’ın ismi büyük ancak kendisi çok küçük bir yer. Devletin el uzatmadığı bir yer. Diğer Alevi yerlerinde olduğu gibi.
Sektörde halk müziğinin durumu nedir?
Görsel ve işitsel medyada kendimize yer bulamıyoruz. Dijitale geçiş, albüm satışlarını etkiliyor. Albüm sayısı azaldı. En büyük sorun repertuvar. Türküyü sanatçıdan dinleyip aynı şekilde okumaya çalışmak gelecek için tehlikeli. Böyle yapıldığında kültürde tekelleşme oluyor. İçerik daralıyor. Bugün hit olan türkü formundaki bir beste bir yıl sonra unutulup gidiyor. Sözler çok basit. Hep popüler kültüre dayalı. Pop müziğin farklı versiyonu yaşanıyor şu anda halk müziğinde. Gençlerden beklentimiz çok. Halk müziği her
zaman
varolmaya devam edecek.
Kaynaklar tükendi mi?
Popüler kültür empoze ediliyor. Eskileri tüketiyoruz. Araştırma yapılmıyor. Orijin tespiti zor. Kaynak hâlâ var, tükenmedi. Kaynak kişinin dizinin dibinde çaldığını, söylediğini tespit etmek gerekiyor. O enerjiyi yerinde görmeniz, içeriği, bilmediğiniz kelimeleri öğrenmeniz gerekiyor. Bunların hepsi birer maliyet. Konservatuvardan yeni mezun olmuş bir kişi para kazanmak için önce barlara gidiyor. Barlarda çok yetenekli arkadaşlar var ve bar köşelerinde 50-100 liraya çalıp söylüyorlar. Öncelik ekmek kavgası.
Yurtdışında halk müziğine ilgi nasıl?
Yurtdışındaki gençlerde dinleme kültürü yok. Biraz da anlama zorluğu var. Dinamik müzik dinlemeyi seviyorlar. Son 6 yıldır halay geceleri diye bir furya başladı. Gençlerin aşırı bir ilgisi var. Kürtler, Türklerin yanı sıra yabancı kökenli gençler de var.
Gezi olaylarını takip ettiniz mi?
Yakından takip ettim. İki ağaç kökünden başlayan bir mücadele özgürlük mücadelesine dönüştü. İnsanların ağzını açması, gözünü kırpması bile suç olmaya başladı. Gezi olaylarında ölen 5 kişi de Alevi. Devletin Alevilerin üzerine oynadığı bir
politika
var. Biz her zaman ölen taraftan olduk, öldüren taraftan olmadık, hâlâ da direniyoruz. Alevilere karşı yakıp yıkmak devam ediyor. 3. köprünün adıyla da bu kanıtlandı. Biz binlerce yıllık kardeşliğimiz adına her zaman inatla ‘barış’ diyoruz.
Türkiye’de Alevi olmak ne demek?
Ailem Türkmen Alevilerinden. Bu ülkede Aleviyseniz, muhalifsiniz. Aleviler demokrasi ve özgürlük adına ülkenin sigortası. Sünni kesimin bize el uzatması, devlet politikasını görmeleri gerekiyor. Eskiden sağ sol vardı. Şu anda Alevi-Sünni diye ayrılmaya başlanıyor. Bir taraf zenginleşti, diğer taraf fakirleşiyor. Bir gün bu ülkede Alevi bir başbakan olmasını çok isterim.
Almanya’da durum nasıl?
Almanya’da dillerimiz farklı olsa da konuşabiliyoruz, tahammül var. Türkiye’de bu yok. Ama türkü söylediğim sürece umudum hep var olacak. Keşke herkes türküleri dinleyebilse ve anlayabilse.
YORUMLAR