Uçma heyecanı yaşamak isteyenlere duyurulur, Abant Milli Parkı yıllardır yamaç paraşütçülerini buluşturuyor. Gönüllü hocalara göre kurallara uyulursa, paraşüt otomobilden güvenli
03 Ağustos 2009
İSTANBUL - Hafta sonu arkadaşlarla bir araya gelip ‘bir aktivite yapmak’ sıradan bir davranış olabilir. Ancak İstanbul’dan üç saat yol gidip, gündüz 35 derece sıcaklık, gece ise 10 derece soğukta kamp kurup yamaç paraşütü yapmak pek sıradan olmasa gerek... Olay mahali, bir doğa harikası olan ‘Abant Çepni Yaylası’. Olayın kişileriyse, bir diş hekimi ve kızı, paraşüt eğitmeni ve diğer pilotlarla “Ah bir gün pilot olabilsem diyenler.” Uçmak isteyenler için biçilmiş kaftan olan Çepni Yaylası’ndan hafta sonları onlarca paraşüt havalanıyor.
Abant Gölü Milli Parkı bölge insanının sıkça ziyaret ettiği eşsiz güzellikte bir mekân. Ancak gölün hemen arkasında en az göl ve çevresi kadar harika bir güzelliği sahip olan bir yer var; Çepni Yaylası. Bolu Valiliği’nin 12 yıl önce yaylada ilk kez başlattığı Yamaç paraşütü etkinliği, Çepni’de artık gelenekselleşmiş durumda. Yamaç paraşütüne başlayanlar için başlangıç eğitiminin verildiği, bu işi hobi olarak düzenli yapanlarınsa ‘her yöne esen rüzgâr’ nedeniyle tercih ettikleri bölgelerden biri.
İstanbul’dan 250 kilometre uzaklıktaki Abant Gölü’ne çok yakın olan Çepni Yaylası’nda birkaç küçük yerleşim yeri dışında yaşam yok. Ziyaretimiz esnasında da çokça bilinmediğinden de olsa gerek, güzel bir hafta sonu olmasına rağmen pek kimse yoktu. İlk önce çadırlar yaylaya kuruluyor ve 160 metrelik yamacın zirvesine doğru yola çıkılıyor...
Baba-kız özgürlük için havada
Çepni Yaylası ziyaretimizin en dikkat çekici pilotları diş hekimi Savaş Yıkılmaz ve kızı Ayşe Yıkılmaz’dı. Baba-kız atladıkları yamaçlardan saatlerce süzülüyor, babanın telsizden komut verdiği kızı talimatlara uygun olarak babasının rotasında ilerliyor. Profesyonel iş hayatının yanında 20 yılı aşkın bir süredir yamaç paraşütü yapan Savaş Yıkılmaz, uçmanın ‘özgürlük’ hissi verdiğini söylüyor.
Kayak, binicilik, yelken ve rüzgâr sörfü gibi branşlarla da ileri düzeyde ilgilendiğini anlatan Yıkılmaz, en büyük keyfi yamaç paraşütünden aldığını söylüyor. Çepni Yaylası’nın, İstanbul’a yakın Şile, Çatalca Ormanlı, Sakarya Serdivan gibi yerlerden daha avantajlı olduğunu belirten Yıkılmaz, kızıyla uçmanın yamaç paraşütünü kendisi için daha zevkli hale getirdiğini anlatıyor.
Ayşe Yıkılmaz ise, Türkiye birincilikleri olan eski bir yüzücü. Yamaç paraşütünü yüzmeye tercih eden 19 yaşındaki Yıkılmaz uçmak konusunda babasıyla aynı fikirde: “Uçtuğumda kendimi özgür hissediyorum. Arkadaşlarımdan kimi benden yamaç paraştünü öğretmemi istiyor, kimi de ‘Manyaksın!’ diyor. Kim ne derse desin, uçmak çok zevkli. Havada babam telsizle talimatlar veriyor, birlikte hareket ediyoruz. Amacım milli takıma ve hedef yarışlarına (Belirli noktaya inilen yarışlar) hazırlanmak.”
‘Davarları ürkütmeyin!’
Tuncay Çağlar bir devlet okulunda beden eğitimi öğretmeni. Bir dönem Fethiye Ölüdeniz’de pilotluk yapan Çağlar, yamaç paraşütüne hobi olarak devam ediyor. Yamaç paraşütünü sevdirmek için arkadaşlarını uçuruyor, gönüllü eğitim veriyor. “Yamaç paraşütü, araba kullanmaktan daha güvenli” diyor Çağlar: “Paraşütü kullanmak araba kullanmaktan daha kolay. Kurallara uyulduğunda da arabadan güvenli. Önemli olan şartları zorlamamak ve riskleri en aza indirmek.”
Köylülerin paraşütlerden şikâyeti olmasa da bir dertleri var... Büyükbaş hayvanlarını süren bir köylü, sesleniyor: “Davarların yanına inmeyin, ürküyorlar.”
YORUMLAR