Serkan Ocak

Loading

Travel Blog

Seyahat etmezsem kendimi nefes alamıyor gibi hissediyorum

Seyahat etmezsem kendimi nefes alamıyor gibi hissediyorum

Serda Büyükkoyuncu (53) Türkiye’de yaşayan yabancıların çocukları için hizmet veren uluslararası bir anaokulu zincirinin sahibi. Henüz okuma yazma bilmezken babası onu atlasta tanıştırdı. İlk okuma yazma bildiğinde atlastan seçtiği ülkeler hakkında bilgi edildi. Seyahat tutkusu böylece başladı. Bugüne kadar 65 ülkede 150 şehri gezdi. Bazı ülkelere ise defalarca gitti. İlk bindiği trenden 45 gün inmedi ve Avrupa’nın altını üstüne getirdi...

Serkan OCAK / serkan.ocak@hurriyet.com.tr

Kendinize gezgin diyecek kadar ülkeye gittiniz mi? Kaç ülke ve şehir oldu şimdiye kadar? 

- Avrupa’daki 50 ülkenin 40’ını gezdim hem de defalarca. Diğer ülkeleri de sayarsak 65’den fazla ülke oldu. Şehir sayısı ise 150’yi geçti.

İlk nereye gittiniz ve tutku nasıl başladı?

- Tutkum henüz okuma yazma bilmezken babamın atlasta Türkiye’yi göstermesiyle başladı. Kocaman ülke atlasın diğer sayfalarında minicik kalmıştı ve atlasta farklı renklerde alabildiğince ülke vardı. Okumayı öğrendiğimde ilk işim atlastan bir ülke seçip, evimizdeki ansiklopediden orası hakkında yazılanları okumak oldu. Bir sırt çantası kendime aldığım en büyük hediyeydi. Ve bindiğim ilk tren ile soluğu Yunanistan’da aldım. 45 gün Avrupa’nın altını üstüne getirdim.
 

Hayatınızdaki en ilginç seyahat hangisiydi?

- İlk seyahatimde Nürnberg’in meydanında bir dilek halkası gördüm, halkayla tur atanın dilekleri yerine geliyormuş. 16 yaşındaydım. Bir gün çocuğum olup 12 yaşına geldiğinde onunla da bu seyahati yapmayı diledim. Alara 12 yaşındayken dileğim gerçekleşti. Kızım döndüğünde bambaşka bir insan olmuştu. Bu yıl Türkiye’nin ‘En başarılı genç tasarımcı’ ödülünü alan Alara şimdi 23 yaşında. “Kutuplara gideceğim” dese, sadece “Üstünü sıkı giyin” derim. Hiç kuşkunuz olmasın gider.
 

Ne kadar sıklıkta seyahat ediyorsun?

- Müşfik Kenter’in koah hastalığı ile ilgili bir zorunlu yayını hislerimin tercümanı oldu yıllar önce: “Derin nefes alın, hepsini vermeyin, alın ama yine hepsini vermeyin, şimdi tüm nefesinizi verin” diyordu. Seyahat etmezsem kendimi böyle hissediyorum. Günler geçtikçe yüreğim doluyor, ciğerlerin dolduğu gibi. Uçağa bindiğim an tüm yük kalkıyor içimden, derin bir oh çekiyorum. Ne sıklıkla mı? Hemen her zaman… İş için ayda birkaç kez seyahatim oluyor. Onun dışında eşimle çok sık bir yerlere gideriz.

Bu kadar gezmenin, farklı kültürler tanımanın sana katkıları ne oldu?

- Kendimi dünyalı hissediyorum. Vatanım burası ama yüreğim her ülke, her şehir, her köy için atıyor. Afrika’nın en ücra yerinde de yaşarım, dünyanın en modern kentinde de. Uyum sorunum yok ve gittiğim an oralı oluveririm birkaç saatte, sanki yıllardır orada yaşıyormuşum gibi..

İş hayatın seyahatlerine engel oluyor mu?

- Olur mu tam tersi, besliyor beni. Ayrıca eşim en büyük destekçim. Okullarım uluslararası, danışmanlıklarım da. TV programı ve seyahat yazarlığı önümü açtıkça açıyor. Bir de kitap yazıyorum. Türklerin en çok gittiği yerlere ilişkin. Bu bir seri olacak, ilki 6 ciltlik. Ayrıca vizesiz gidilen ülkeleri de bir başka kitapta yazıyorum. Ben mutlu olduğum seyahat ruhumu, işime kattım ve işimi seyahat yaptım.

Beyaz yakalı olmak seyahat etmeye engel mi?

- Olur mu? Yeter ki istesinler. Bence ülkemiz en çok tatil yapılan ve tatil birleştirilen yerlerden biri. Yıllık izinlerinin tamamını kullanmak yerine resmi ve dini bayramların önündeki, arkasındaki birkaç günü eklesinler bayram tatillerine. Ortalama 2-3 ilave gün ile 9-10 gün tatil elde edilebiliyor böylece. Bayramların tarihleri zaten belli. Ucuz fiyatlarla çok erken, uçak ya da otel rezervasyonu mümkün. Geriye iş günlerinde yıl boyunca yapacakları tatilleri hayal edip hülyalara dalmak kalıyor.

Ben gezgin olmak istiyorum diyen birine dünyadan tavsiyelerde bulunacak olsanız önce nereleri gezmesini önerirsin?

- Önce yakın çevrelerden başlasınlar. Avrupa bana hep memlekete yakınmışım, bir şey olsa bir çırpıda ulaşırım hissi verir. Rotayı yüreklerine, ruhlarına bıraksınlar. O en çok istediği yeri bulur. Kendi rehberleri olsunlar. Pek çok kaynak var artık. YGA (Young Guru Academy) ile birlikte en yenisini bir sesli yürüyüş uygulaması olarak biz yaptık. Gittikleri ülkede cep telefonlarındaki PİRİ uygulaması ve bir kulaklık yetecek onlara. Uygulama o şehirde o anda nerede olduklarını anlıyor ve bulundukları yerdeki özel noktaları anlatmaya başlıyor. Hem de internetsiz. Koca şehirleri avuçlarına sığdırdık. Dil bilmeleri gerekli değil artık. Uçak ve otel de telefonun ucunda günümüzde. Tüm bu imkânlarla daha ne duruyorlar. Ver elini dünya, bekle beni geliyoruuumm…

http://www.hurriyet.com.tr/seyahat/seyahat-etmezsem-kendimi-nefes-alamiyor-gibi-hissediyorum-40505152

Paylaş

YORUMLAR