Her biri başlı başına güç sınayan üç sporu; yüzme, bisiklet ve koşuyu birleştiren triatlon, Türkiye’de pek bilinmeyen bir dal. Ama artık bir şeyler değişiyor. Türkiye’nin milli triatleti Esra Gökçek, aynı zamanda bu branşta Olimpiyat’a gitme yolunda ilk adayımız. Gökçek’le Tokyo 2020 ve Paris 2024’e uzanan hedeflerini ve bu sporun inceliklerini konuştuk.
Triatlona 18 yaşından sonra başladınız, Olimpiyat’ı hedefleyen bir triatlet için geç değil mi?
- Evet, öncesinde yüzme altyapısı olmayan biri için geç bir yaş. Ancak ben 7 yaşımdan beri yüzme sporuyla uğraştığım, 12 yaşından itibaren de profesyonel olarak yüzdüğüm için geç değildi. Triatlonda bisiklet branşı altyapı gerektirmiyor. Çalışarak, güç kazanarak kendinizi sonradan geliştirebiliyorsunuz. Ancak yüzme öyle değil. Küçük yaşta başlamak ve belli bir süre devam etmek gerekiyor. Biz buna ‘mesafe geçmek’ diyoruz. Ben 18’ime kadar bunu yaptım, koşuya da yatkınlığım vardı, yani çabuk adapte oldum.
Türkiye’de triatlon yeterince tanınmıyor, değil mi?
- Aslında amatör hiçbir branş ülkemizde yeterince tanınmıyor. Ama artık spor deyince insanların aklına sadece futbol, güreş gelmiyor. Mesela yüzmede özellikle son dört yılda çok gelişme sağlandı, Olimpiyat’a ‘A Barajı’nı geçerek gitme hakkı kazanan sporcularımız var artık. Yani bir branşta başarı da o sporun tanınmasıyla, popülerleşmesiyle geliyor. Triatlon ülkemizde yeterince tanınmıyor, evet ama dünyada çok yaygın. Avrupa’da futboldan sonra en çok lisansa sahip branş. Türkiye’de yeni yeni ivme kazanıyor. Her müsabakada katılım artıyor.
Kardeşim benden iyi bir yüzücüydü
Sizce neden geri kalmış?
- Hem fiziksel olarak zor hem de maddi anlamda pahalı bir branş. Eğitim sistemimiz bu sporu yapmak isteyen çocuklar için çok da müsait olmuyor maalesef. Şimdiki federasyonumuz tanınırlığı artırmak için güzel projeler yapıyor. Biz de sporcular olarak buna çalışıyoruz.
Eski milli yüzücüsünüz. Neden bu dalda Olimpiyat hedeflemediniz?
- 7 yaşında yüzmeye başladım. O zamanlar Balıkesir’de yaşıyordum ve kapalı yüzme havuzu olmadığı için 10 yaşıma kadar sadece yazları yüzdüm. Kardeşim çok başarılı bir yüzücüydü, ben ortalamaydım. Annemin hayali her zaman bizi büyük kulüplerden birinde yüzerken görmekti. Çok araştırdı ve en iyi antrenörlerden birinin İzmir’de yaşadığını öğrendi. Kardeşim hedef bir sporcuydu, aslında onun için İzmir’e taşındık. Ben o zaman 13-14 yaşlarındaydım. İkimiz de Fenerbahçe’de yüzmeye ve yarışmaya başladık. Ben bu kulübe geçtikten sonra kendimi çok geliştirdim ve finallerde yüzmeye, hatta şampiyonalarda kürsü görmeye başladım. 18 yaşında bıraktım yüzmeyi. Derecelerim Olimpiyat’a gidebilecek kadar barajlara yakın değildi. Bazen hedeflerde de gerçekçi olmak lazım.
Daha çok kıta puanı toplayacağım
Bugüne kadar triatlonda hiç Olimpiyat’a katılamadık ama sizin hedefinizde Tokyo 2020 var. Buraya gidebilme kriterleri neler?
- Birkaç farklı şansınız var. Olimpiyat’ta kadınlarda 57 kişi yarışıyor. İlk kriter, sıralamada ilk 50’de olmak. Sonra beş ‘kıta birincisi’ ekleniyor, Olimpiyat Komitesi tarafından da bu sıralamaya yakın sporcusu olan iki ülke davet ediliyor. Ben şu anki sıralamamla Olimpiyat’a davet edilecek Avrupa ülkeleri arasında dördüncü sıradayım. Bunu gelecek sezonda daha çok kıta puanı toplayarak geliştirmeye, ayrıca Dünya Şampiyonası’na katılıp Olimpiyat puanı da alarak lehime çevirmeye çalışacağım. Triatlonda Olimpiyat’a katılmış ilk Türk olmayı gerçekten çok istiyorum.
Kız sporculara destek olacak bir dernek kuracağım
En büyük hayaliniz Tokyo 2020 mi Paris 2024 mü?
- Birkaç tane ‘en büyük hayalim’ var. İlki olimpik atlet olmak. 2020, 2024 fark etmez. 2020 için elimden geleni yapıyorum ancak Olimpiyat’a hazırlanmak için beş yıl yeterli bir süre değil. Daha çok çalışmam gerekiyor. Bu yüzden 2024 benim için çok daha gerçekçi bir hedef. Diğer hayalimse maddi destek bulamadığı için sporu bırakmak durumunda kalan yetenekli, özellikle de kız sporculara mental ve maddi destek olabilecek bir dernek kurmak. Derneğin ismini bile buldum ama şimdilik bende kalsın.
YORUMLAR