Yemek yapmayı bir yaşam biçimi olarak seçti. Yıllarca kursa gitti. ‘En iyisi’ olabilmek için İtalyadan ayrılarak Almanya’ya taşındı, Michelin yıldızına sahip oldu. Şimdi de Türkiye’ye gelerek Göcek’te yeni açılan Rixos’ta çalışmaya başladı. Çarşı pazar geziyor. Sebze, meyve ve baharatları koklayarak tek tek kendi seçiyor. Müşterilerine birbirinden farklı mutfaklardan enfes lezzetler sunuyor.
Göcek, Türkiye’de eşsiz güzellikteki koylara sahip tekne/yat turizminin ön planda olduğu bir ‘mahalle’ (Belediye Kanunu’ndaki değişiklikle birlikte yaklaşık 2 bin seçmeni bulunan Göcek, beldeyken artık bir mahalle oldu). 6 marinası bulunan ve koylardaki tekne hareketliliğinin günlük 2 bini bulduğu Göcek’te yeni bir otel hizmete açıldı; Rixos Premium Göcek Suites & Villas. Yeni hizmete açılması vesilesiyle ben de Rixos’un davetlisi olarak geçen hafta Göcek’e gittim. Otelin en ilginç özelliklerinden biri daimi olarak mutfağında Michelin yıldızlı bir aşçının çalışmasıydı.
Çünkü genelde Michelin yıldızlı aşçılar Türkiye’ye davetli olarak geliyor ve çeşitli organizasyonlara katılıyor. Ancak Giorgia Diana, ilk kez geldiği Türkiye’de Göcek’teki mutfağında yıl boyunca bulunacak.
Diana 32 yaşında. Aşçı olmaya karar verdikten sonra doğup büyüdüğü İtalya’da kursa başladı. 5 yıl eğitim aldı. Daha sonra Almanya’da yemek okuluna kaydoldu. Almanya’da yaklaşık 400 Michelin yıldızlı restoranın en az 10’unda 14 yıl boyunca çalıştı. Pek çok restorana da yardım amaçlı gitti. 2006’da beklediği Michelin yıldızı unvanını aldı. Asıl kariyeri de bundan sonra başladı. Rixos’un açılmasıyla lik kez geldiği Türkiye’de soluğu Göcek’te aldı.
350 TL’YE EŞSİZ BİR DENEYİM
Giorgio’nun yemeklerini tatmadan önce mutfağına gidip keşif yaptım. Mutfağı tam bir laboratuvar gibi. Malzemelerini kendi hazırladığı soslarda, belli saatlerde, beli soğuklukta bekletiyor. Çoğunun formülü kendisine ait. Girit kabağını dahi sos içinde vakumlu bekletiyor. Tezgâhının önünde her an kullanıma hazır onlarca baharat ve soslar bekliyor. Çarşı pazara kendi gidiyor. Otları koklayarak, karpuzu vurarak kendi seçiyor. İlginç formülleri var.
Restoran mönüler haftalık değişiyor. Bir hafta gidip tattığınız lezzeti bir sonraki gidişinizde rastlamanız zor. Bir gurme değilim ancak daha önce hiç tatlmadığım lezzetleri denedim. Deniz tarağını hiç öyle lezzetli yememiştim. 36 saat sosta beklettikten sonra hazırladığı biftek, insanın dudaklarına değdiği anda dağılıyordu. Tattırdığı 10 lezzetten en özgünü ise yemeğin sonunda gelen puroydu. Ucunda acısı yok denecek kadar az pul biber bulunan puro şeklindeki çikolatalı tatlı alkışı en çok hak edenlerden biri oldu. Giorgio’nun eşsiz mönüsünün fiyatı şimdilik 120 euro (350 TL).
TEK BİR AĞAÇ KESİLMEDİ
Göcek’e vardığımda ilk işim bölgede tanıdığım bir gazeteciyle otelin geçmişini konuşmak oldu. Tanıdığım gazeteci otelin inşaatı sırasında 10 gün boyunca gece gündüz nöbet tuttuğunu ancak tek bir ağacın bile kesilmediğini anlattı. Bölge sakinlerinin denize girmek için dahi kullanmadığı deniz kıyısı şu anda cennetten bir parça gibi. Bir zamanlar Eti tarafından krom maden işletmeciliğinin yapıldığı Göcek’te deniz kıyısına kurulan otelin 45 metrekare standart, 55 metrekare aile olma üzere 14 villayla birlikte 206 odası bulunuyor. Villalar, otel bölgesinden ayrı yerde Poruklu Koyu’nda yer alıyor. 210 ve 420 metrekarelik 14 villa var. Göcek’teki koyların isimleri villalara verilmiş. Her villanın havuzu bulunuyor. Onlarca yıllık ağaçlar villaları neredeyse görünmez kılmış. Mimari doğayla uyumlu. Her yer ahşap kaplı. Merdivenler dahi ahşaptan. Eski yapıların yerine çelik konstrüksiyon 2 katlı binalar yapılmış. Standart odaların şu sıralar fiyatı 2 kişi, kahvaltı, öğle ve akşam yemekleri dahil 660 TL. Villardaysa birden fazla aile kalabiliyor. 210 metrekare 2 katlı ve 2 yatak odalı villanın gecelik fiyatı 4800 TL (2250 dolar). 5+1, 420 metrekare villaların fiyatıysa gecelik 4 bin dolar, yani yaklaşık 8500 lira. Villa kalanlar için özel personel ve araç tahsis ediliyor. Her türlü transfer hizmeti veriliyor. Her villanın kendine özel havuzu bulunuyor. Villada kalanlar SPA’dan da ücretsiz yararlanıyor.
TÜRKİYE’DE MİCHELİN YILDIZLI ZOR
Giorgio’nun anlatımlarına göre, Michelin yıldızı restoranlara veriliyor. Michelin kitapçılığında yer alan bir restorana gurmeler gidiyor. Masaların aralıklarından, müzik seçimine, yemeklerden servise kadar pek çok kritere göre gurmeler restoranları değerlendiriyor. Sonra restorana Michelin yıldızı veriliyor. Restoranın aşçısı da Michelin yıldızlı sayılıyor. Eğer restoran yıldızını kaybederse aşçının da yıldızı gitmiş sayılıyor. Giorgio, yıldızı kazanmanın zor olmadığını asıl zor olanın yıldızı korumak olduğunu belirtiyor. Restoranda servis elemanlarından birinin cep telefonunun çalması dahil yıldızı kaybetmeye neden olabiliyor. Türkiye’de Michelin yıldızına sahip bir restoran yok. Giorgio’ya göre, Türkiye’de Michelin yıldızı standartlarına uyan bir restoranın açılması şimdilik imkansız. Çünkü aşçının marifetinin yanı sıra restorandaki hizmetin kalitesi de çok önemli.
YORUMLAR