Kapadokya, bana göre ‘dünyanın en önemli seyahat noktalarından biri’ Ancak maalesef şu anda pek de hak ettiği yerde değil. Belki de bunu iyi değerlendirip turist akınına uğramadan bu coğrafyayı derinlemesine gezmek, öğrenmek gerekiyor.
‘Turist akınına uğramıyor’ demek belki de tam olarak doğru değil. Çünkü ne zaman gitsem kalabalık hiç eksik olmuyor Kapadokya’da.
Ancak iyi turistler burayı günlerce vadilerin arasında dolaşarak geziyor. Sadece ‘mutlaka görülmesi gereken yerler’i -Üç Güzeller, yeraltı şehirleri, balon turu, Uç Hisar, Kızıl Vadi vb.- değil günlerce yürüyerek geziyorlar Kapadokya’yı.
Bir Amerikalı turistin 14 günlük yürüyüş rotası çıkardığını biliyorum burada.
Nedenini anlamak için aynısını yapmak, vadiler arasında dolaşmak, köylere gitmek gerekiyor. İşte o zaman ne kadar büyülü bir yer olduğunun farkına varıyorsunuz.
En zoru en zevklisi
Bundan üç yıl önce 36 km’lik koşu yarışına katılarak fark etmiştim ben de bunu. Köy köy, vadi vadi gezmiştim, daha doğrusu koşmuştum...
Bu kez biraz daha hızlı, biraz daha fazla yol kat ederek yaptım keşfimi. Bisiklete bindim. Kapadokya’da bu yıl 18. kez düzenlenen Salcano Kapadokya Bisiklet Festivali’ne katıldım.
Hem dağ hem de yol bisikleti yarışlarında pedalladım. Hayatımdaki ilk ‘dağ bisikleti’ yarışıydı ve inanılmazdı...
Bir kere şunu belirteyim, dağ bisikleti yarışı bence bisiklet yarışlarının en zorlusu ve en zevklisi. İnsanların yürümeye zorlandığı noktalardan büyük bir süratle bisikletle iniliyor (Ben bu noktaların çoğunda bisikleti taşıdım). Müthiş bir adrenalin var.
Katıldığım yarışın adı ‘Cross-country noktadan noktaya – XCP’. Yaklaşık 800 metre tırmanışı olan 27 kilometrelik bir parkur.
Yarışa Uç Hisar’dan başladık. İlk kilometreler köy içlerinden gayet normal gidiyordu. Ancak daha sonra peribacalarının diplerine, sarp yamaçlara, kumlu yollara, tünellere girince işin rengi değişti.
Güvercinlik Vadisi ve Aşk Vadisi’nin en güzel noktalarından, peribacalarının altındaki mağaralardan, elma bahçelerinden, üzüm bağlarından geçtim. Bakmayın yarış olduğuna, elma da yedim, üzüm de...
Ancak daha önce katıldığım pek çok yarışta olduğu gibi burada da amacım ‘bölgeyi keşfetmek, olaydan zevk almak’ idi. Aklımdaki motto bu olunca birkaç kilometre sonra yanımda kimse kalmadı. Neredeyse tüm etabı tek başıma turladım.
Kur artışından etkilenmeyen tek yer
Kapadokya’da özellikle 2015 krizinin ardından ciddi bir değişim yaşanıyor. Bölgedeki otoritelerden aldığım bilgilere göre, eskiden Kapadokya Amerikalı, İngiliz, Avrupalı turist akınına uğrarken ortak profil tamamen değişti. Şu anda Latin Amerika’dan (Şili ve Peru ağırlıklı), Çin’den, Arap ülkelerinden turistler geliyor.
Kurlar arttı ancak özellikle balon turlarında ne bir indirim ne de bir düşüş yaşanıyor. Balonların fiyatı 160 Euro. Argeus Travelin kurucusu Aydın Ayhan Güney’e göre, gelen turistler konaklamadan, yemeğinden kısıyor ancak balondan kısmıyor. Günlük 100 balon kalkışına izin veriliyor. Hava şartları elverişli olursa ikinci kez bir 50 kalkış daha yapılıyor. Şu anda tüm bu kotalar dolu. Bir balon 20 kişi alıyor. Balonların da neredeyse tamamı dolu kalkıyor. Balona binmek isteyenlere duyurulur...
YORUMLAR