Ali Çiçekli (41) bir mühendis. 19 yıldır aynı iş yerinde, Deloitte firmasında çalışıyor. Tam bir deniz tutkunu... Kınalıada’da babasının kendisine satın aldığı küçük bir kayıkla başladı denize olan sevgisi. Uzun yıllar Atlantik’i yelkenliyle geçmenin hayalini kurdu, sonunda bunu gerçekleştirdi. 23 gün boyunca sonsuzluğa giden bir yolculuk yaptı... Bu serüvenini de Hürriyet Seyahat’le paylaştı...
Serkan Ocak / serkan.ocak@hurriyet.com.tr
Normalde gezgin biri misiniz?
Yolda olmayı, yeni yerler görmeyi, yeni insanlarla tanışmayı seviyorum. Özellikle yelkenliyle yeni yerler görmek b bir yaşam biçimi.
Yelkenli tutkusu nasıl başladı?
Doğa aşığı ve öğretmen bir anne babanın çocuğuyum. Doğma büyüme Kınalıadalıyım. Hal böyle olunca denizle hatta denizde büyümüş bir adalı olarak deniz aşığı olmam çok doğal... Denizin verdiği sonsuz özgürlük hissi ve başka bir yerde bulamayacağımı düşünüyorum. Babam bana küçükken, altı metre, ahşap ‘kaytan’ dediğimiz bi sarılarak hızlıca çekince çalışan, dokuz beygir içten takma motorlu, elden düşme bir taka almıştı. Bu sayede benim de her canım sıkıldığında kaçacağım, sadece bana ait olan bir evim daha oldu. Adada çocuk arkadaşlarımla kürekli kayıklarla başlayan çapari maceralarımız, Atlantik Okyanusu’nu yelkenliyle geçmeyi kafay takacak kadar beni denize bağladı.
Tekneyle bugüne kadar nerelere gittiniz?
Yaklaşık 7 metrelik Proti (Kınalıada demek) isimli küçük bir yarış tipi yelkenli teknem var. Hafta sonları Kınalıada antrenman yapıyorum. Her yaz tatillerimizi yakın arkadaşlarımızla tekne kiralayarak geçiriyoruz. Bu da genelde T Yunanistan adaları arasında seyirler, İyonya Denizi veya direkt Yunanistan çıkışlı Ege Denizi’nde seyirlerde geçiy Akdeniz kıyılarının tamamını, Yunan adalarının hemen hepsini, İtalya’nın Amalfi kıyılarını ve Hırvatistan’dan Split adalar arasında seyirler bana en çok keyif verenler oldu bugüne kadar.
Atlantik geçişine nasıl hazırlandınız?
Mental olarak kendimi hazır hissetme, kendime güvenme ve başarabileceğime dair özgüvenin içselleşmesi ilk v önemli hazırlığı oldu. Okyanus geçişini yapacağımı kafama takmam yaklaşık iki yıl öncesine dayanıyor. Yakın do birlikte tekne aldım. Dünya turu yapan veya Atlantik geçişi yapan kişileri takip ettim. Onlarca kitap, yüzlerce makale okudum. Okyanus geçişi sırasında oluşabilecek sağlık sorunlarına karşı önlemle zamanımın bir kısmını aldı. Bir doktor arkadaşım bana serum bağlamayı, dikiş atmayı, iğne yapmayı gösterdi. B tavuk üzerinde dikiş atma, portakal üzerinde iğne yapma ya da serum borusunu damar gibi kullanıp serum bağ antrenmanları yaptım. Seyir esnasında beslenme, hava koşulları ve meteoroloji konusunda olası tahminler, olas planlamaları gibi konular üzerinde de çalıştım. Ama en önemlisi mental olarak hazırlanmaktı...Ben de tavuk üzerinde dikiş atma, portakal üzerinde iğne yapma ya da serum borusunu damar gibi kullanıp seru bağlama antrenmanları yaptım. Seyir esnasında beslenme, hava koşulları ve meteoroloji konusunda olası tahm rota planlamaları gibi konular üzerinde de çalıştım. Ama en önemlisi mental olarak hazırlanmaktı...
Kaç günde tamamlandı, yanınızda kimler vardı?
Dört İspanyol denizciyle birlikte 23 günde tamamladık. Yolculukta Cape Verde adalarında bir günlük bir yakıt ikm molası vermek zorunda kaldık.
Tehlikeli anlarınız oldu mu? Karamsarlığa düştünüz mü?
İlk üç gün hava çok sertti. Rüzgarın kolayına esmesini (sizi gitmek istediğiniz rotada destekleyecek şekilde) bek rüzgar ya kafadan ya da yaklaşık 90 dereceden bindirdi. Ranzadan düşmemek için teknenin direğine tutunmak sarılmak zorunda kaldığım zamanlar oldukça fazlaydı. Rüzgar istediğimiz gibi esmeyince yakıt endişesiyle yedin şafağında Cape Verde Adaları’nda durmak zorunda kaldık. 17 gün olarak planladığımız Atlantik geçişimiz 23 güne çıktı. Cape Verde’den açıldığımız ilk saatlerde ters bir ka yiyerek balon gönderini kırdık. Tekneyi toparlayacağız derken bir kavança daha yediğimizde direk kırılacak diye korktuk. Teknede bulunan yedek malzemeler, eski gönderden çıkarttığımız parçalar ve yedek gönder yardımıyla yeni bir gönderi yapmayı başardık. Karamsarlığa düştüğüm anlar oldu ancak bu geçişi başarıyla tamamladığımda kend katacağımı düşünerek motivasyonumu korudum...
Atlantik’i geçmek kolay mı?
Doğru hazırlık, doğru ekip ve yeterli tecrübesi olan bir denizcinin yapabileceği bir geçiş. Okyanusun tam ortasın uyduya karadan daha yakınsınız, mesafeler çok uzun olduğu için oldukça ürkütücü olabiliyor. Yelken de yaşamı kendisi gibi; istediğiniz kadar planlayın, kontrolünüz dışında nedenlerden sizi kendi istediği yöne götürüyor. Yap en mantıklı şey doğayla inatlaşmamak ve koşullara ayak uydurmak
Balık da tutmuşsunuz yolculuk sırasında...
Evet, gayet bol miktarda balık tutabiliyorsunuz. Özellikle lambuka ve tuna balıkları bolca tutabildiğiniz balıklar. B bir kısmını kurutup, bir kısmını buğulama yapıyorduk. Tuttuğumuz balıklarla yaptığımız yemekler ve çorbalar da lezzetliydi. Boşuna balık öldürmemek için tüketmeden yeniden avlanmamaya özen gösterdik.
Seyahate çıkmadan önce ailenizden size ‘yapmayın, gitmeyin’ telkinlerinde bulunanlar oldu mu?
Elbette oldu. Özellikle kız kardeşim duyduğunda bu geçişin çok riskli olduğunu düşündüğünü ve başıma bir şey gelmesinden korktuğunu söylese de sonrasında okyanus geçişini kafaya taktığımı görünce çok destek oldu. Arkadaşlarım, iş yerim ve yakın çevrem bu geçişi yapmamı çok istediğimi biliyorlardı ve manevi olarak çok dest motive ettiler.
Toplamda kaç ülke, kaç şehir gezdiniz? Kaç mil (km) yol kat ettiniz?
Şu ana kadar yelkenli ile altı değişik ülke ve 20’nin üzerinde ada ve şehir gezdim. Okyanus geçişiyle birlikte 6 b milinin üzerinde yol yaptım. Yani yaklaşık 11 bin kilometre. Böyle düşününce Türkiye’yi yaklaşık 10 kez uçtan uc geçmişim, İstanbul’dan Cebelitarık’a altı kez kuş uçuşu gidip gelmişim.
YORUMLAR