5 şehir 5 çiçek 
Fotoğraf turları rehberi ve ‘Anadolu orkideleri’ kitabının yazarı Faruk Akbaş, şu sıralar hangi şehre hangi çiçek için gidilmesi gerektiğini şöyle sıralıyor:

Antalya’da ‘Gembos Yaylası’ civarında düğün çiçeklerinin en güzel örneklerini görebilirsiniz. 

Tunceli’de 15 gün içinde her yer ters lale dolacak. 

Muğla ve Kahramanmaraş’ta mayısa kadar orkide karnavalı devam edecek.

Fethiye Babadağ’ın endemik türü çakan nergisi martta açmaya başladı.

Erzincan’da nevruz çiçeklerini görmek için yükseklere çıkmanız gerekecek.

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi öğretim üyesi Dr. Süleyman Çoban’a göre, İstanbul ve çevresinde görülebilecek çiçekler şöyle: 
İstanbul düğün çiçeği: Açıklık olan tüm yerlerde mevcut. 
Akyıldız: Orman altında var. 
Ballı baba: Orman altı, kentsel alandaki tüm açıklıklarda olabiliyor. 
Karahindiba: Her yerde görülebilir. 
Çayır papatyası (koyun gözü): Tüm açıklıklarda var.

Çuha çiçeği: Yaygın bir tür. Orman altında özellikle sıkça görülür. Kentsel alandan ziyade doğal ormanlık alanlarda var. 
Kaplan otu: Orman altında yaygın. 
Batı Karadeniz’i gezmeniz için 
Orman mühendisi Dr. Mehmet Tokcan:
“Baharla birlikte doğanın yeniden uyanışına tanıklık etmek için Batı Karadeniz doğası muhteşemdir. Bolu’da Abant, Gölcük ve Yedigöller, Karabük’te Yenice Dağları, Kastamonu’da Cide, Küre ve Ilgaz Dağları, Sinop’un el değmemiş doğası renk renk çiçekleri ile şimdi sessiz bir senfoni sunuyor. Bu çiçeklerin kimi endemik, kimi daha geniş bir yayılış alanına sahip.”
Selfie çekmeden dönmeyin!
(Aynur Tartan)
En bahar Tunceli: Karlar eriyor... Toprak, hayat canlanıyor. Bu mevsim kar çiçekleri bir başka güzel oluyor. Düzgün Baba’da, Munzur Baba’da, Ana Fatma’da dilenen dilekler elbet bir gün gerçek oluyor. Kalpte Tunceli’nin dağları, dereleri, suları, çiçekleri... Munzur Vadisi, Munzur Gözeleri, Pülümür Çayı kalıyor... Damakta Pülümür balının, Şavak tulum peynirinin, çökeleğin, tereyağın, yufka ekmeğin, Babuko’nun tadı kalıyor... Sizin de kalsın isterseniz bu bahar ve her bahar ver elini Tunceli... 
Kuşbakışı Kapadokya: Güvercinlik Vadisi, Kızıl Vadi, Uçhisar Kalesi, Göreme Açık Hava Müzesi, Paşabağı, Ihlara Vadisi... Peribacalarıyla hayallere dalınır, yeraltı şehirleri tam tekmil turlanır, yeryüzünün mucizesine hayran kalınır... Balonun hatırına sabahın köründe kalkılır, kuşbakışı Kapadokya hafızalara atılır... Seramik atölyelerinde el çabukluğu marifet seramikler yapılır... Testi kebabının yanında şaraplar afiyete kaldırılır... Rox Cappadocia’da günün yorgunluğu en havalısından atılır... 
Kalabalıktan, gürültüden sakinliğe Amasya: Nehri, geleneksel evleri, sokakları ve tarihi atmosferiyle bir elmasından, bir de baharından Amasya... Amasya Kalesi’ni, Şehzadeler Müzesi’ni, Kral Kaya Mezarları’nı, II. Beyazıt Camii ve Külliyesi’ni, Boraboy Gölü Tabiat Parkı’nı rota yapıyoruz. Karınlar zil çalınca kendimizi Asmaya çöreğinin, sarmanın, toyga ve çatal çorbasının, bakla dolmasının tam kalbine atıyoruz. 
Nisan güzeli Yedigöller: Hayatın rutininden uzaklaşmak isteyenlere bu mevsim şifa niyetine... Doğayla kaynaşmalı, ağaçların en ünlüsü kayınla tanışmalı, alabildiğine yeşile uzanmalı... Sazlıgöl, İncegöl, Nazlıgöl, Seringöl, Büyükgöl, Deringöl, Küçükgöl... Yedigöller’in yedisiyle de kucaklaşmalı... Abant Gölü’nü, Mudurnu’yu, Göynük’ü, Göynük’ün tarihi dokusunu... Keşli cevizli erişteyi ve saray helvasını da unutmamalı! 
Tablo gibi Safranbolu: Osmanlı’dan miras evleri, hanı, hamamı, çokrenkli, çok esli çarşısıyla, UNESCO’nun kanatları altında gerçek bir bahar ziyafeti... Kaleden, Hıdırlık Tepesi’nden şehre kuş misali bakılsın... Yemeniciler Çarşısı Arastası, Bakırcılar Çarşısı listeye atılsın... Tokatlı Kanyonu, Bulak Mencilis Mağarası, Yörük Köyü sakın unutulmasın...