Orman Fakültesi: Kaz Dağları'nın Çevre Etki Değerlendirmesi hatalı.İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi, Kaz Dağları'nda altın çıkarılmasının olası zararlarını rapor etti: "Kaz Dağları'nın 'Çevre Etki Değerlendirmesi' eksik ve hatalı olup, ülke kaynaklarının yok olmasına yol açabilecek ağır sorumlulukları taşımak durumundadır."
05 Nisan 2008
İSTANBUL - Kaz Dağları'nda altın madenciliğine karşı bugün yapılacak mitinge bir 'destek' de akademisyenlerden geldi. İstanbul Üniversitesi (İ.Ü) Orman Fakültesi Dekanlığı'nın hazırladığı raporda, hükümetin sık sık atıfta bulunduğu doğayı koruma-kullanma dengesi ele alındı ve Kaz Dağları'nda altıncılığın kamuya sağlayacağı yararın, ekosistemde yaratacağı hasarın yanında hiç de tatmin edici olmadığı sonucuna varıldı. Raporda Milli Park Yasası ve uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınan Kaz Dağları'nın milli park sınırlarının ötesine uzanan bir ekolojik bütün olduğu anlatıldı. Madencilik faaliyetiyle yapısı bozulan toprakların yeşillendirilmesinin sanılandan çok daha uzun sürdüğü vurgulandı. Bunun da yok olan ekosistemi geri getirmeyeceği, sadece açılan gediklerin 'üzerinin örtüleceği' belirtildi.Prof. Dr. Gülen Özalp başkanlığında Prof. Dr. Hüseyin Dirik, Doç. Dr. Yalçın Kuvan, Doç. Dr. Yusuf Güneş ve Yrd. Doç. Dr. Orhan Sevgi'den oluşan komisyonun raporunda özetle şu noktalar yer aldı: "258 bin hektara yayılan Kaz Dağları kütlesinin Edremit sınırları içinde kalan 21 bin hektarı 1993'te milli park ilan edildi. Kaz Dağları kütlesi içinde 240 hektarlık bir başka bölüm 1998'de Kazdağı göknarları için koruma alanı ilan edildi. Yok olma riski altındaki türlerin yerinde korunması ve evrim sürecinin sürekliliğinin sağlanması için seçilen bölgelerden (GEKYA) beşi Kaz Dağları'nda." "Gereken her tür tedbir alınmış olsa dahi, işlevi bitince kapanan maden ocaklarında toprağın restorasyonu uzun zamana yayılan pahalı bir süreçtir. Madencilik yapılmış toprakların su tutma kabiliyeti çok zayıf, asiditesi fazladır. Madenden kalan topraklar kaymaya, erozyona duyarlıdır, besin açısından fakirdir. Bu topraklarda mikoriza mantarları bulunmaz, bu da fideciklerin çimlenmesini engeller. Madenin doğaya dönmesi için çalı ve ağaççıklarla yapılan ön bitkilendirme, koruma ve bakım altında 20-30 yılda sonuç verir. Daha sonra asıl ağaçlandırmaya geçilir. Bu da 70-80 yıl alır." Raporda tüm bunların da yok edilen ekosistemi geri getirmeyeceği, sadece bir 'örtüleme' çalışması olduğu vurgulanarak şöyle denildi: "Kaz Dağları'nın özgün ekolojik, mitolojik, sosyo-ekonomik değerlerine verilmesi olası zararların boyutlarıyla kısaca açıklanan bitkisel onarım işlemlerinin dikkate alınmadığı bir Çevre Etki Değerlendirmesi eksik, yetersiz ve hatalı olup ülke kaynaklarının zarar görmesi, yok olmasına neden olabilecek ağır sorumlulukları taşımak durumundadır." "Kaz Dağları'nda altın faaliyetine izin verildiğinde 1 trilyon toprağın işleneceği, 400 bin ton siyanürün kullanılabileceği belirtilmektedir. Buna madencilik sırasında çıkan gürültü, toz, toprak ve su kirlilikleri eklendiğinde çevre zararı boyutu ürkütücü hale gelmektedir." Radikal'e bilgi veren fakülte yetkilileri mevcut Maden Yasası'yla beşer hektardan büyük olmamak üzere Kaz Dağları'nın tamamında maden ruhsatı verilebileceğini, bu durumda 258 bin hektarın tamamı etkileneceğini vurguladı. Miting bugün Çanakkale'deÜniversite böyle diyor. Kaz Dağları ve Madra Dağları'nda altın madenciliğine karşı çıkan sivil toplum örgütleriyse sözlerini bugün Çanakkale'de Cumhuriyet Meydanı'ndaki mitingde söyleyecek.
YORUMLAR