Çevre uzmanları "Siyanür havuzunda son set de çökerse atık Porsuk Barajı'na gelir" diyor. Yaklaşan yağmur da endişe yaratıyor.
10 Mayıs 2011
Kütahya’daki Eti Gümüş Madeni işletmesinin dev siyanür havuzunda cumartesi günü meydana gelen çökme, endişe yaratmaya devam ediyor. Kütahya’da incelemelerde bulunan
Çevre
ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, yaptıkları ölçümlere göre 21 milyon metreküp atık suyun depolandığı havuzlardan çevreye bir damla bile siyanür karışmadığını, gereken tüm tedbirlerin fazlasıyla alındığını söyledi. Ancak çevre mühendisleri, barajın 3. ve son setinin de her an çökmesinden endişeli. Meteoroloji yetkilileri bölgede yarın, perşembe ve cuma yağış bekliyor. Yağışın setlerde yeni çökmeler yaratmasından korkuluyor.
Radikal, yaşanabilecek en kötü durum senaryosunu yıllardır siyanürlü madencilikle ilgili araştırmalar yapan Jeoloji Mühendisi Tahir Öngör’e sordu. Son duvarın her an göçebileceğini söyleyen Öngör, siyanür ve ağır metallerle
dolu
atığın olası seyrini çizdi. Son set yıkılırsa çamur ilk etapta 2-3 km. boyunca tarlaları kapsar. Çamuru ıslah etmek mümkün değil. İncecik öğütülen ağır metaller kanser yapıcı maddeleri yayacak. Atık ilk olarak 5 km kuzeye ve 12-13 km doğudaki Enne Barajı’na ulaşır. Enne Barajı’nda bileşikler çökertilmeye çalışılır.
Atıklar 2. derecede Porsuk Barajı’na ulaşacak. Porsuk Çayı’na ulaşması 1 hafta, 1 ay belki de 2 yıl alabilir. Porsuk Barajı kritik. Çünkü Eskişehir’in içme suyunu sağlıyor. Barajın dip tortuları içinde ağır metal zenginleşmesi olur.
Porsuk Barajı’ndan sonra da daha da seyrelerek ilerler. Sakarya Nehri’ne ve dolayısıyla Karadeniz’e ulaşabilir. Bölgede çayların sayısız yan kolları var. Uzun vadede Eskişehir ve Kütahya’nın kuzey yerleşimleri tehlikede. Boşalacak olan şeyin büyük kısmı çamur. Çamur baraja gelmeden tarlalara, dere yataklarına yayılacak. Ancak içindeki ağır metaller ve siyanürün yaptığı bileşikler tekrar tekrar yıkanarak yeraltı ve yüzey sularına yayılacak. Adından ötürü siyanür öne çıkarılıyor. Ancak çamurda daha tehlikeli ağır metaller var.
Çamurun yayıldığı yerde kayalar geçirirse ağır metaller hızla yeraltı suyuna karışacak. Ya da tarımsal toprağın gözeneklerine inecek. Bitkiye ulaşacak, bitkiyi yiyen, kuşa, tavuğa, ineğe geçecek. Bu durumda akacak sudan hayvanların içmemesi gerekir. Bitkilerin kullanılmaması lazım.
Çevre Bakanı: Devlet ne söylerse doğru söyler, bir gram sızıntı yok
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, dün Kütahya Valiliği’nde düzenlediği toplantının ardından son durumla ilgili bilgi verdi:
“Havuzlarda tüm önlemler acilen belirlenip alınmaya başlandı. Bu tedbirlerin tamamı bitirilinceye kadar işletmede çalışma durduruldu. Dışarıya hiçbir şekilde sızıntı olmamıştır. Araziye, yeraltına, akarsulara hiçbir şekilde, 1 gram dahi atık su, siyanürlü su taşmamıştır. Biz o civardaki tüm kuyulardan, yeraltı sularından numuneler alıyoruz. Yedeğin de yedeği olması bakımından mevcut 4 havuza ilave 5’inci havuz hazırlandı. Şu anda problem, havuzların kendi aralarındaki problemdir. Dışarıya 1 gram malzeme atılmış veya sızmış değildir. Hayvanların derelerden sulanmasında bir sorun yok.
Yağmur yağınca da havuzlara herhangi bir sel suyu gelmesin diye gerekli tedbirler alındı. Böylece problem kökünden çözüldü, rahat bir şekilde buradan ayrılıyorum... Şu anda bir sızma yok ki muhalefet neden bahsediyor. Bu çok ayıptır. Maalesef bu gibi işlerde o kadar çok balon uçuruluyor ki herkes her şeyi söylüyor. Devlet neyi söylüyorsa doğru söyler. Orada çalışan yüzlerce kişi var, konuyu da biliyorlar.”
NEDEN ÇÖKTÜ?
Köylüler, 2004’te özelleştirilen tesislerde üretim kapasitesi artınca çökme olduğunu öne sürüyor. Jeoloji Mühendisi Tahir Öngör de “Burası 2004’te özelleşti. 2 yıl sonra işletme kapasiteyi 2 katına, yılda 60 tondan 135 tona çıkardı. Atık miktarı 2 katına çıktı. Havuzu enine büyütemeyecekleri için seddenin üzerine toprak yığarak derinliği arttırdılar. Bu da baskıyı arttırdı. Köylüler 3 yıldır buranın sızdırdığından şikâyetçiydi. Göçmenin nedeni budur” diye konuştu.
Belirtisi ‘acıbadem kokulu nefes’
Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Murat Taşdemir’in verdiği bilgiye göre 1 litre suda siyanür miktarı 8 mg olursa insanı zehirliyor, 20 mg öldürüyor. Kütahya’daki atık havuzunda ise 1 litre suda 1000 mg. siyanür var.
Radikal, İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. A. Gökhan Akkan’a siyanürün insan sağlığı üzerinde kısa-uzun dönemdeki etkilerini sordu.
Siyanürün solunum ya da deriyle yoğun alınması ölüme neden olur. Yoğun ‘hidrojen siyanür’ buharı, birkaç saniye ile 3 dakikada ölüme neden olur. Bazı hastaların nefesinde acıbadem kokusu hissedilir. Yüksek düzeyde siyanüre maruz kalan kişiye, yüzde 100 oksijen desteği sağlandıktan sonra acilen ‘amilnitrit’ yada ‘sodyum- nitrit’ solutulmalıdır.
Orta düzeyde siyanür zehirlenmesinde belirtiler 1 saatten önce ortaya çıkmaz. Kaslarda güçsüzlük, çift görme, şuur bulanıklığı gelişir.
Atık barajlarından sızmayla siyanür toprağa ve suya karışabilir. Kronik siyanür zehirlenmesi yavaş olur. Başağrısı, çarpıntı, mide-bağırsak bozukluğu, uğultu, görme bozukluğu, ciltte
kırmızı
kabarcıklar gözlemlenir. Kronik zehirlenmede kişiler, uzun yıllar zehirlendiğinin farkına bile varmaz. (MİNE TUDUK)
YORUMLAR