Nesli tükenmek üzere olan leoparlar Türkiye'de her görüldüklerinde vuruldu. Diyarbakır'da vurulan leoparın Siirt'ten geldiği sanılıyor. Leoparın genleri TÜBİTAK'a, kendisi doldurulmak üzere Milli Parklar'a yollandı.
05 Kasım 2013
Diyarbakır’da vurularak öldürülen leopar, Doğa Koruma ve Milli Parklar tarafından doldurulacak. Dicle Üniversitesi’nde leopardan genetik incelemeler için örnekler alındı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı 15. Bölge Müdürlüğü Doğa Koruma Milli Parklar Şube Müdürü Erdal Seven, leopardan alınan gen ve doku örneklerinin TÜBİTAK’a gönderildiğini söyledi. Uzmanlar, bugüne kadar hakkında bilgi sahibi olunan dört leoparın da çoban ya da avcılarca vurularak öldürüldüğüne dikkat çekti.
Çınar ilçesine bağlı Solmaz Köyü’nde önceki gün bir çobana saldıran loepar, çobanın akrabası tarafından tüfekle vurularak öldürüldü. Leoparın
Anadolu
coğrafyasında bir kez daha görülmesi uzmanları heyecanlandırdı. Doğa Derneği’nin Güneydoğu Anadolu sorumlusu Turan Çetin, Anadolu parsı veya Anadolu leoparı olarak bilinen hayvanın aslında aynı olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Hepsi aslında leopar. Önemli olan bu hayvanın Anadolu’da halen var olması. En son 1974’te Beypazarı’nda
resmi
kaydı vardı. Ancak Gabar Dağı’nda 2011’de de bir çobanın vurduğunu biliyoruz. 2010’da sadece hayvanın kürkünün fotoğrafını gördük.”
Şırnak, Bitlis, Hakkâri ve Siirt’te leopar olduğuna değinen Çetin, şöyle devam etti:
“2005-2008’de Bitlis’te bir çalışma yürüttük. Leoparı fotokapanlarla görüntülemeye çalıştık. Ancak görüntü alamadık. Bu hayvan
gece
avlanıyor. Kayalıklarda zıplayarak ilerliyor. Asosyal ve yalnız yaşıyor. Yalnız erkek bireyler alan değiştiriyor.”
Öldürülen leoparın 2.5-3 yaşlarında ve erkek olduğunu söyleyen Çetin, “Bu bilgi çok önemli. Çünkü dişi leoparlar yavrularını doğurduktan sonra 2.5-3 yaşına kadar bakar sonra da kovar. En az 40 kilometre çapında uzak bir noktaya gitmesi gerekir. Hayvanın Siirt bölgesinden dağlardan gelmesi mümkün. Botan Çayı civarında 2010’da kayıt var. Orada popülasyon olduğunu biliyoruz. Bu coğrafyadaki insanlar leoparın varlığını biliyor ama Diyarbakır’dakiler bilgi sahibi değil.“
WWW
Türkiye
de leoparla ilgili yaptığı açıklamada, yıllar sonra bir leopar görülmesini mucize olarak değerlendirirken, aynı anda onu kaybetmenin bir hayal kırıklığı olduğunu belirtti:
“Bir zamanlar Kafkasya bölgesinin, açık bozkırlar hariç neredeyse tamamında yayılış gösteren bir büyük kedi türü olan leopar, artık kritik düzeyde tehlike altındadır. Mevcut ana popülasyonu, İran’ın kuzeybatısı ile Azerbaycan ve Ermenistan’ın güneydoğusu arasındaki dağlık bölgededir. Gürcistan ve Rusya’nın Büyük Kafkasya bölgesinde de bu merkezden uzaklaştıkça azalan sayılarda leopar görülmektedir. Bu bakımdan bazı bireyleri ile ülkemizin doğusunda nadiren de olsa karşılaşmak sürpriz değil. Yaşanan bu olay, nesli tehlike altında olan leoparın ülkemizdeki varlığı ve insanla karşı karşıya gelmesi halinde yaşanabileceklerin en acı kanıtıdır. Bu olay aynı zamanda, ülkemizde böyle bir türün korunması konusunda ne kadar hazırlıksız olduğumuzun da göstergesi. Yetkililerden beklentimiz, bu olayla ilgili idari ve hukuki süreçlerin işletilmesi ve bir daha yaşanmaması için hemen harekete geçilmesidir.”
Türkiye’de leoparlarla ilgili bir çalışma var. BM desteğiyle yürüyen proje kapsamında Doğa Derneği, Doğal Kaynak ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Derneği ve Doğa Kültür ve Yaşam Derneği çalışmalarını sürdürüyor.
YORUMLAR