Serkan Ocak

Loading

Travel Blog

Savaşın gölgesindeki ülke:Lübnan

Lübnan'da halk, komşu Suriye'deki şiddetin ülkelerine sıçramasından kaygılı. Suriyeli mülteciler ise derme çatma barakalarda çok zor şartlar altında hayata tutunmaya çalışıyor.

14 Nisan 2013

Suriye’nin komşusu Lübnan’da resmi olarak iç savaş olmasa da sokaklarda çatışmalar eksik olmuyor. Çatışmaların boyutu her geçen gün artıyor. Kimi bölgelerde devlet otoritesi neredeyse hiç yok. Bunlardan biri Trablusşam. Özellikle Beşşar Esad taraftarı Alevi mahallelerinde silah sesleri susmuyor. Binalar delik deşik. Şehrin göbeğinde tanklar sürekli devriye halinde. Halk sık sık yolları kapatıyor. Yol ortasında suikastlar düzenleniyor.
Alevi Cebel Muhsin Mahallesi’nin girişinde askeri kontrol noktası var. Yanımdakiler sık sık fotoğraf çekmemem için uyarıyor. Bir Alevi doktorun muayenehanesine gittik. Doktor, “Önceki gün gelseydiniz burası cehennem gibiydi. Çatışmalar bir hafta sürdü” diyor. Şiddet ve Esad’la ilgili düşüncelerini adını yazmama kaydıyla dahi olsa söylemeye çekiniyor.

Bombanın fitili yakılıyor
Cebel Muhsin’de yüksek binaların çatılarında keskin nişancılar bekliyor. Görüş açılarındaki yolda kimseler yok. Araçlar hızla geçiyor. Semtin bin metre uzağında, bir aracın yoldan çıktığını görüp durduk. 15 dakika önce araca makineli tüfeklerle yakın mesafeden ateş açılmış, 2 kişi öldürülmüştü. Kurbanlar iki Lübnanlıydı. Cep telefonuyla olay yerini fotoğrafladım. Ne polis ne 500 metre ötede tankla bekleyen askerler olay yerine geldi. Ancak kısa süre sonra birkaç araçla çok sayıda silahlı kişi bölgeyi ablukaya aldı. Telefona el koyup beni ve bana eşlik eden Lübnanlıyı alıkoydu. Bizi bir tamirciye götürüp sorguladılar. Çektiğim fotoğraflara baktılar. Uzun tartışmaların ardından tüm fotoğrafları silmek şartıyla bizi serbest bıraktılar.
Görüştüğüm Lübnan Türk Cemiyeti Başkanı Zahel Sultan, Lübnan’ın ‘saatli bomba’ gibi olduğunu belirtip kaygılarını anlattı: “Lübnan’da artık bir devlet yok. Hâkimiyet tamamen kaybedildi. Halk arasında çatışmalar var. Gerçekte bir mezhep çatışması yaşanmıyor ama Lübnan birçok fitili olan bir bomba. Sürekli bu fitiller ateşleniyor. Ordu ile halkın arası açılmaya çalışılıyor.”

Ermeni pasaportu alınıyor

Trablus’ta yaşayan 500 Ermeni’den biri olan Toni ise yaşananlarla ilgili şunları söylüyor: “Savaşın buraya sıçramasından korkuyoruz. Ben şu anda Ermenistan pasaportu çıkarmaya çalışıyorum. Buradaki tüm Ermeniler de aynısını yapıyor. Sonuna dek Lübnan’da kalırım ancak başka çare kalmazsa Ermenistan’a giderim. Bir gün Suriye’deki savaş bitecek ancak o zaman Suriye de bitmiş olacak.” Selefi Şeyh Nebil Rahim ise şunları söyledi: “Savaş Lübnan’ı özellikle iktisadi açıdan çok etkiledi. Körfez ülkeleri yardımı kesti. Yaşayanlar Esadçı ve Esad karşıtı olarak ikiye bölündü. Lübnan’ın büyük kesimi Esad’ı istemiyor. Bir an önce Esad’ın gitmesini ve savaşın bitmesini istiyoruz.”

Mülteciler tek göz odalarda

Suriyeli mülteciler bulabildikleri derme çatma barakalarda yaşıyor. Tek göz odada birkaç aile ve onlarca çocuk kalıyor. Beyrut’un ‘mülteci kampı kurulmaması’ konusunda kesin kararı var. Resmi rakamlara göre 400 bin, gayrı resmi rakamlara göre 1 milyon mülteci var. Bekaa Vadisi mültecilerin yeni adresi. Duris Köyü’nde dağ eteklerinde tamamı Türkmen onlarca aile yaşıyor. Bir yıl önce Humus’tan kaçmışlar. Muhammed Gorli 83 yaşında. Kardeşi Ahmet Osman’la kurdukları çadırda oturuyor. Ellerindeki kuru ekmeği ve şekerli çaylarını paylaşıyorlar. Anlattıkları insanın tüylerini diken diken ediyor: “Evlerimizin yıkılışını gördük. Tüm akrabalarımızı öldürdüler. Hayvanlarımızı kurşunladılar. Biz kaçmayı başardık. 28 saat yürüyüp buraya geldik.” Halit Gorli ise briketlerle 4 duvar örebilen şanslılardan. Derme çatma yapıda 3 aile yaşıyor. Her ailenin en az 6 çocuğu var. Herkes soba etrafında uyuyor. Halit, günlük 10 dolara iş bulabilirse eve yiyecek bir şeyler getirebiliyor. O da 3-5 günde bir. Halit’in eşi Zeynep, 8 aylık bebeği Bedra’ya bez bulamıyor. 4 yaşındaki Ahmet’in ise Lübnan’a geldiğinden beri süt içemediğini anlatıyor. Kasım Hammetoğlu, kimi zaman günlük işlerden gelirken yollarının kesilerek dövüldüklerini ve paralarının alındığını anlatıyor. 3 ay önce kuzenine saldıranlar, sattığı odunların parasını çalmış.

Kaderimize terk edildik
Lübnan’ın kuzeyinde ise mülteciler sahile kurulmuş barakalarda yaşıyor. Bazı yerlerde arazi sahipleri kendi kurdukları çadırdan barakaları aylığı 40 dolara kiralıyor. Çocuklarıyla birlikte geçen hafta Suriye’den kaçan bir kadın şunları söyledi: “Sadece burayı bulabildik. Arazi sahibi gelip ‘Buradan gidin’ dedi. Paramız yok. Nereye gideceğimizi bilmiyoruz.” 20 gündür barakalarda yaşayan Hasan İzzeddin “Evimiz yıkıldı” diye anlatırken, öfkeli bir adam gelip şunları diyor: “Hep gelip çekiyorlar. Ancak kimse bize yardım etmiyor. Burada kaderimize terk edildik.”

Savaşa rağmen geri dönüş

Mültecilere yardımı düzenleyen BM, yerel örgütler aracılığıyla her Suriyeli için bir dolar ödüyor. Bu sebeple mülteci sayısının abartıldığı da iddia ediliyor. İsveç merkezli Suriye Arama Kurtarma Örgütü’nün Lübnan sorumlusu Muhammed Dabbussi ise uluslararası toplumu eleştiriyor: “Kuveyt’te 30 Ocak’taki bağış toplantısında, 1.5 milyar dolar yardım sözü verildi. Ancak hâlâ hiçbir ülke para göndermedi. Birçok örgütle birlikte çalışsak da, bizim yardımlarımız yetmiyor. Kalacak bir göz oda dahi bulamayan mülteciler savaşa rağmen Suriye’ye geri dönüyor.”

  • Paylaş:
alternative title

YORUMLAR