2. Lüfer Bayramı, Haliç'teki Kadir Has Üniversitesi'nde 'İstanbul ve Balığı' başlıklı panelle başladı. Panelde balıkçıların teknelerini satmak için sıraya girdiği ortaya çıktı!
20 Ekim 2012
İSTANBUL
- Bakanlık balıkçılık konusunda yeni düzenlemelerin kapısını aralarken, sürdürülebilir avcılık için balıkçılık filosunun küçültülmesi de gündeme gelmişti. Ancak devlet teşvikiyle 150 teknenin filodan çekilmesi hedeflenirken, 450 balıkçı teknesini satabilmek için başvuru yaptığı anlaşıldı. 30 milyon TL tutarındaki toplam teşvikten faydalanmak için şimdi balıkçılar kura çekimini bekliyor.
Fikir Sahibi Damaklar’ın organize ettiği 2. Lüfer Bayramı (19 Ekim cuma günü) başladı. Haliç Üniversitesi’ndeki ilk etkinliğe panelde Su Ürünleri Kooperatifi Merkez Birliği Başkanı Ramazan Özkaya, İstanbul Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Erdoğan Kartal, Boğaziçi Üniversitesi’nden Fikret Adaman, İstanbul İl Tarım Müdürlüğü’nden Eyüphan Fırat ve Radikal Gazatesi yazarı Ton Morgül’ün konuşmacı olarak katıldı. Panelin moderatörlüğünü Fikir Sahibi Damaklar’ın lideri Defne Koryürek yaptı.
İlk konuşmayı yapan Birlik Başkanı Özkaya, balıkçıların teknelerini bırakmak için kuyruğa girdiğini açıkladı:
“Balıkçılık filosunun azaltılması için balıkçılığa 30 milyon TL bakanlık tarafından ayrıldı. 150 teknenin filodan çekilmesi hedeflendi. Ancak 450 balıkçı teknesini satabilmek için başvuru yaptı. 12-21 metre arası tekneye metre başına 10 bin
lira
, 21-30 metre arasına metre başına 15 bin lira, 30 metrenin üzerindeki tekneler için de metre başına 20 bin TL lira verileceği açıklandı. Başvuralar bitti. Önümüzdeki günlerde ayrılan bütçe kapsamında kura çekimi yapılacak.”
“Yakalamayı biliyoruz, satmasını bilmiyoruz”
Özkaya, su ürünlerinin düzgün kullanıldığı sürece “asırlarca sürecek bir kaynak olduğunu” vurgulayarak şunları söyledi: “Bizim balıkçılar yasağı sevmiyor. Yasak kelimesine isyan ediyor. Balıkçının öncelikle bilinçli olması gerekiyor. Eğer
Türkiye
’de bir kasa balıktan komisyoncu 50 lira kazanıyor, balıkçı 4 lira kazanıyorsa burada bir sorun var demektir. Balığın reel fiyattan satılması gerekiyor. Yıllarca komisyoncular balıkçılar üzerinden kazanç elde ediyor. Balık yakalamasını biliyoruz ancak pazarlamasını bilmiyoruz.”
“Çinekopun artık adı bile yok”
Çıkarılan yeni tebliğlerde çinekop adının yer almadığını belirten Özkaya, şöyle devam etti: “Bundan sonra tebliğler de çinekop diye bir şey yok. Bunu çıkarttık. Yasaklarla denizlerin, balıkçılığın korunamayacağını biliyoruz. Balıkçılar olarak bizi bize bırakmayın ancak bizden de habersiz bir şey yapmayın. Biz yakalamazsık Yunanistan yakalıyor deniliyor. Böyle bir şey yok, biz yakalayamazsak kimse yakalayamıyor. Türkiye’de yapılana balıkçılıkla balıkçılığın kurtarılması mümkün değil. Yakıt fiyatı arttıkça tutulan balık miktarı düşüyor. Balık fiyatları ise düşüyor. Hamsi 2004’te 70 lira 2010’da 30 TL. Balıkçı kendi açtığı kuyuya düşmüş durumdadır ve çıkaramıyoruz.
“Kooperatiflere balık satışı imkanı verilmeli”
Boğaziçi Üniversitesi
Ekonomi
Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Fikret Adaman da, çevre ve iktisatın iç içe geçmiş iki kavram olduğunu, çevre ile ilgili yapılacak düzenlemelerin iktisadi sonuçları olduğunu hatırlattı. Balıkların alımında bir tekelciliğin olduğunu söyleyen Adaman “Ders kitapları kamunun müdahale etmesi gerekir der. Bunlar olmadığı için çözülmesi kolay değil. Kooperatiflere satış imkanı verildiğinde bu işler çözülecektir. Dünyanın her yerinde bu böyle” diye konuştu.
“Borçlar patlıyor, kaybeden hep balıkçı”
İstanbul Su Ürünleri Kooperatifleri Birliği Başykanı Erdoğan Kartal ise kabzımal (komisyoncu) konusuna değindi: “Kabzımalla balıkçı yasadışı bir evlilik yaşıyor gibi. Bir borç alacak ilişki var. Her yıl borcun üzerine borç konuluyor. Borçlar eninde sonunda bir bomba oluyor ve patlıyor. Balıkçıyı elinde tutmak için borçlu yapıyor. Kaybeden hep balıkçı oluyor. Sistem böyle. Bu sistem yıkılmalı.”
Bakanlık denize 30 bin kalkan bıraktı
İstanbul İl Tarım Müdürlüğü adına panele katılan Eyüphan Fırat ise, bakanlığın son 3 yılda 30 bin kalkan balığının stokları arttırmak amacıyla denize bırakıldığını söyledi. Hamsi, istavrit ve lüfer stoklarının zor da olsa tespitini yapmaya çalıştıklarını anlatan Fırat, balıkçılıkla ilgili bazı rakamları sıralarken 2005’te palamudun 70 bin ton avlandığını ancak bir yıl sonra 30 bin tona düştüğünü belirterek “Bu yıl da palamut çok o yüzden önümüzdeki sene böyle bir durumla karşılaşabiliriz” dedi.
YORUMLAR