Serkan Ocak

Loading

Travel Blog

Lüferi gören oldu mu?

'Balık var mı?' sorusunun cevabı değişiyor. Uzun yıllar baz alındığında 'Balık neredeyse tükendi', geçen 1 Eylül'e göreyse 'Bereketli...'

02 Eylül 2011

Şafak sökümü… Geceden ‘Vira Bismillah’ diyen tekneler limana yanaşıyor. Batı Karadeniz’in balık üssü konumundaki Karadeniz Ereğli’deyiz bu yıl. Bayram nedeniyle tayfa toplayamayan üç gırgır (Büyük balıkçı teknesi) açılamadı. Voli’lerin (Küçük balıkçı teknesi) ise çoğu eli boş döndü. 20’den fazla voliden ancak 10 kasa palamut çıktı. “Balık var mı?” sorusunun cevabı bakış açısına göre değişiyor. Uzun yıllar baz alındığında “Balık neredeyse tükendi”, geçen 1 Eylül ’e göreyse “Oldukça bereketli.”
Ereğli Balık Hali’ndeki hareketlilik gün ışığıyla başladı. Madrabazların (Balık alım satımı yapan kişi), balıkçıların, restoran sahiplerinin telefonları susmuyor. Çünkü Türkiye ’de balıkçılık adeta bir network üzerinden yönetiliyor. İzmit’teki bir teknede kaç çeşit balık olduğu, Sarıyer açıklarındaki gırgırın kaç kasa istavrit tuttuğu anında biliniyor.
İlk mezat, balıkların az olması nedeniyle 09.00 gibi başladı. Yerde sekiz kasa palamut... Gece açılan 20’den fazla teknelerin getirdiği ilk hasılat. Tekne başına yarım kasa bile düşmüyor. Sekiz kasa balığın başında sekizden fazla insan var. Bir süre sessizce herkes birbirine bakıyor. Satan da memnun değil, alan da. 400 gramlık ilk palamutların çifti 20 TL’ye gitti. İlk palamutlar tezgahlara tanesi 12.5-15 TL’ye yerleşecek.

Saatlerce balık satılmadı. Çünkü balık yok. Bir ara buzhaneden elinde iki lüferle, bir restoran sahibi çıktı. İlk ve son çifti alan Yaren Balık Restoran’ın sahibi Mustafa Yaren Aruz, “Çiftini 40 liraya aldım, hemen sattım. Tanesi 50 TL. 100 tane olsa hepsini satarım. Ama yok” diyor.

Fiyatlar düşecek

Hareketlilik öğle saatlerinde arttı. Çünkü geceden İstanbul ’a giden kamyonlar balıkla döndü. Her türlü ithal balığın da bulunduğu Kumkapı Hali’nden yüklenen balıklar Ereğli’de satışa çıktı. Norveç somonu ve uskumrusunun dışında bolca istavritle birkaç kasa zargan, fener balığı ve palamut sahiplerini buldu.
Mezatta kasası (12-14 kg arası) 70 TL olan istavritin de tezgahlarda 10 TL’ye satılması planlanıyor. Tahminlere göre, fiyatlar düşecek. Çünkü gırgırların açılmasıyla daha bol balık çıkacak. Fakat ilk günlerde çifti 20 TL’ye satılan palamutun çok da aşağılara ineceği beklentisi yok.
Yine tahminlere göre, istavritin fiyatı yarı yarıya düşecek. Hamsidense eser yok. Hamsi gibi çinekop için de havaların ve denizin soğuması gerekiyor. Yeni limitlere göre lüferin avlanma boyu 20 santimetre. Ancak lüfer artık hallere bile uğramıyor. Tutulan birkaçının alıcısı da çoktan hazır. Lüferi gören olmuyor. Kofanaya gelince… Sahi kofana neydi?

İstanbul’da durum ne?

İstanbullu balıkçılar, Marmara Denizi ve Karadeniz’de avlandı. Gece boyunca sardalya ve istavrit tutan balıkçılar, balık esnafının ilgisiyle karşılandı. İlk av ertesi istavritin kasası 160, sardalyanınki 70, Tekirdağ’dan gelen palamutun çifti 30 liradan satıldı.


500 kasa balığın yanında ‘ihtilal’ ne ki?

Dursun Nural eski balıkçılardan. Ereğli’deki iki büyük madrabazdan biri. Piyasanın ‘hakimlerinden’. Dursun Amca için balıkçılığın başlangıç tarihi 12 Eylül. Onun için özel bir anlamı da var. 12 Eylül darbesi zamamanında 500 kasa balığın nasıl elinde kaldığını anlatarak başlıyor günceli yorumlamaya:

“Buralarda 12 Eylül’de başlar sezon. Ereğli doğal bir liman, içeriye balığın gelmesi bulur 10-12 günü. Hiç unutmam 12 Eylül ihtilal zamanı elime bol balık geçti. ‘İhtilal var’ dediler. ‘Ne ihtilali, 500 kasa balığım var’ dedim. Güç bela elimden çıkarabildim. Bu yıl balık erken başladı. Temmuzda palamut çıktı. Demek ki balık bu yıl olacak. Geçen 1 Eylül’de hiç balık yoktu. Şimdi az da olsa balık var. Piyasa hareketli. Küçük tekneler fazla balık alamadı. Gırgırlarsa tayfayı toplayamadı. İstanbul’daki gırgırların dörtte biri denize çıktı. Yarından sonra onlar da başlar. Asıl balık çeşitleriyse trol yasağının kalktığı 15 Eylül’de olur.”



 

  • Paylaş:
alternative title

YORUMLAR