Baskına uğrayan gemideki Türklerin yakınları gözyaşları içinde İHH'de haber bekledi. Saldırının boyutu aileleri şoke etti
01 Haziran 2010
İSTANBUL - Bir anne ağlıyor: “Oğlum 24 yaşında. İlk kez böyle bir yardım işine katıldı. ‘Yavrum gitme, yakalarlar, tutuklarlar’ dedim. Dinlemedi. Bir çanta yardım malzemesi hazırladı. ‘Ölürsem amel defterinde bir çizim yerim olsun’ dedi. Haber alamadım.”
Başka bir köşede kimi eşi için endişeleniyor, kimi babası, kimi ağabeyi için.
İnsan Hakları ve Hürriyetleri
İnsani Yardım Vakfı
’nı (İHH) dün ağlayan insanlar doldurmuştu. Gazze’ye giden yardım gemilerine yapılan saldırının ardından gemide yakınları bulunanlar İHH ’ye giderek gemideki yakınlarının haberini almak için bekledi. İsrail iletişimi kestiği için hiçbir haber gelmiyordu. Kimisi haber alamadığı yakınından ‘şehit’ diye söz ederken, kimileri geri dönebileceğini umuyordu. Aileler İsrail’in bu kadar acımasızca saldıracağını düşünmediklerini söylüyordu. Bu manzaralar sadece İstanbul’da yaşanmadı; Erzurum’da, Kocaeli’nde Kayseri’de, Adana’da da aynı duygularla bekleyiş vardı.
‘İnşallah dönmem’
Gemide eşi bulunanlardan Hayrunnisa Abdurrahman da Doğu Türkistanlı eşi Abdulvahap Abdurrahman’ın gitmeden önce kendisine vasiyette bulunarak, “Dua et, inşallah dönmem” dediğini anlattı.
İsrail Deniz Kuvvetleri’nin müdahale ettiği
Mavi Marmara
’nın en küçük yolcusu bir yaşındaki Türker Kaan Çetin’di. Kaan, gemiye babası Ekrem Çetin ve annesiyle birlikte binmişti. Mavi Marmara’nın Baş Mühendisi Ekrem Çetin, ayrılmak istemediği için eşi ve oğlu Türker Kaan’ı da yanında götürmüştü. İHH yetkilileri, Türker Kaan ile ailesinden bilgi alamadıklarını söyledi.
İstanbul’da Hatice Çorluk’un oğlu Sevdi Çorluk gemiye binenlerden biriydi. Annesi oğluyla en son Antalya’dayken konuştu, bir daha haber alamadı: “Oğlum oradaki insanlara yardım edecekti. Bunun herkesin insanlık görevi olduğunu söylüyordu.”
Gemideki Şahin İbrahim Güleryüz’ün kız kardeşi Selma Erkan ise görüntülerde kardeşini yaralı halde görmüştü: “Gelişmeleri televizyondan takip ediyoruz. Hiçbir şekilde başka bilgi alamıyoruz. Böyle vahşice bir müdahale beklemiyorduk.”
‘Çakısı dahi yoktu’
Derya Kılıçlar ise eşi için tedirgindi: “İsrail’in bu kadar pervasız olaağını tahmin etmiyorduk. Birilerinin İsrail’e artık dur demesi gerekiyor. Cevdet’in (eşi) yanında bir çakısı dahi yoktu. İsrail ‘silahları vardı’ diyerek kendini haklı çıkarmaya çalışıyor. Sadece kıyafetlerini aldı ve gitti.”
Erzurum’dan gemiye binen Canip Tunç’un oğlu Lütfü Tunç, “Babam çok onurlu bir görev için gidiyordu. Hiçbir üzüntü duymuyorum. Sabah biraz üzüldüm. Ama sonra düşündüm, oradaki çocuklar bu acıları her gün yaşıyor” derken, gemiye Konya’dan katılan İHH Basın Sözcüsü Şükrü Nortcu’nun 11 yaşındaki kızı Senanur Nortcu ise “Baba, seni emanet ettim. İnanıyorum ki Allah, emanetine ihanet etmez. Sağlıklı döneceğine inanıyorum” diye konuştu.
Denizlili Mehmet Emin Kaya’nın annesi Fatma Kaya ise dik durmaya çalışıyordu: “Çocuklarımıza, evlatlarımıza bir şey olduğu için üzülmüyorum. Bizim niyetimiz Gazzeli Müslüman kardeşlerimize bu emanetlerin ulaştırılmasıydı. İnşallah bu sonuçlanacak. Eğer bu şahadetse şahadet olacak.
Endişemiz, sadece o emanetlerin yerine ulaşmayacak ve İsrail’in eline geçecek olması.”
‘Bunu beklemiyorduk’
Kocaelili İsmail Yeşildal’ın eşi Şeyda Yeşildağ da heyecanla haber bekleyenlerdendi: “Saldıracaklarını, insanları öldüreceklerini hiç tahmin etmiyordum. Eşimden gelecek telefonu bekliyorum. Onu çok merak ediyorum. Gemiler yola çıkıncaya kadar eşimle telefonla görüşmüştüm. Bir daha kendisinden haber alamadım. 27 Mayıs akşamı gemideyken kendisiyle uzun uzun görüştüğümde çok iyi olduklarını anlatıyordu. İsrail askeri botları yanaşınca gemideki havanın bozulduğunu keyiflerin kaçtığını söylemişti. Öğlen saatlerinde Gazze’ye varacaklardı. Gazze’ye kadar belki takip ederler diye düşünülüyordu. Ama saldıracaklarını, insanları öldüreceklerini, gemiye el koyacaklarını hiç tahmin etmedik.”
‘Yanımdaki üç kişi öldü’
Gebze’de matbaacılık yaptığı belirtilen ve aynı gemide bulunan Halim Yazıcı’nın ise olayın ardından yakınlarına telefon açarak, “Benim yanımdaki üç kişi öldü, yaralılar var. Herkese ateş ediyorlardı. Bizi de İsrail’de bir limana getirdiler” dediği ve daha sonra irtibatın kesildiği belirtildi.
İsveç’ten bir Türk milletvekili
Bu arada gemide İsveç Meclisi’nin Türk milletvekili Mehmet Kaplan’ın bulunduğu açıklanırken, Kaplan’ın mensubu olduğu Çevre Partisi’nin sözcüsü Peter Eriksson, uluslararası tepkinin ‘çok güçlü’ olması gerektiğini söyledi. Sözcü, Kaplan ile saldırının başladığı sabah 05.00’e kadar sürekli telefonla görüşebildiklerini, ancak saldırıdan sonra temasın kesildiğini kaydetti. İsveç Sol Parti’den milletvekili Hans Linde imzasıyla yayımlanan açıklamada da İsveç’in İsrail’i kınaması istendi.
YORUMLAR