Maden faciaları, 2004'te ocakların özelleştirilmesinden sonra tırmanışa geçti. 2008: 22 ilde 38 kaza, 43 ölüm. 2009: 24 ilde 62 kaza, 92 ölüm... 2010'un beş ayı: 15 ilde 25 kaza, 37 ölüm
19 Mayıs 2010
İSTANBUL - Zonguldak Karadon’da Yapı -Tek adlı özel şirkete bağlı sendikasız 30 işçinin yerin 540 metre altında mahsur kaldığı kaza, ‘taşeronlaştırma’ yarasını yeniden gündeme getirdi. Maden Kanunu’nun değiştirilip ‘yeraltının’ özel şirketlere ve taşeronlaştırmaya açılmasıyla birlikte tüm Türkiye, kaza mahalline döndü. 2004’te iki, 2005’te bir ve 2006 ve 2007’de üçer ölümlü kaza meydana gelirken, 2008’de 22 ayrı ilde 38 ölümlü kaza yaşandı, 43 işçi öldü. Aynı şekilde, 2009 yılında 24 ildeki 63 kazada 92 işçi kaybedildi. 2010 yılı da farklı değil: İlk beş ayda 15 ilde 42 ölüm kaza oldu, 37 işçi öldü.
TTK artık ‘işlettiriyor’
Kazaların tamamına yakını, özel şirketlerce işletilen madenlerde meydana geldi. Ölen işçilerin çoğunluğu sendikasızdı. Taşeron şirketlerde 750 ile 1250 lira arasına değişen maaşlarla yerin yüzlerce metre altına inip kazma sallıyorlardı. Maden Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Torun ve Genel Maden İş Sendikası Genel Başkanı Rasim Muslu, aynı ‘gerekçeye’ dikkat çekiyor: Taşeronlaştırma, esnek çalışma, sendikasızlaştırma...
Maden Mühendisleri Odası’nın verilerine göre, 1995 yılında tek bir maden kazası oldu. Yozgat Sorgun’da 40 işçi öldü. 2003’te, Erzurum Aşkale’de yedi ve Karaman Ermenek’te 10 olmak üzere, toplam 17 işçi hayatını kaybetti. 2004’te Çorum Bayat’ta üç ve Kastamonu Küre’de 19 olmak üzere, toplam 22 işçi toprağa verildi. Aynı yıl Maden Kanunu değiştirildi. Türk Taşkömürü Kurumu, ‘işleten’ olmaktan çıkıp ‘işlettiren’ de oldu. Bu, ‘yeral-tının’ özel şirketlere daha yaygın biçimde açılması demekti.
Ertesi yıl, 2005’te Kütahya Gediz’de meydana gelen kazada 18 işçi birden öldü. 2006’da
Balıkesir
Dursunbey’de 17, Kastamonu Azdavay’da iki ve Bolu Mengen’de iki olmak üzere 21 işçi kaybedildi. 2007’de Karaman Ermenek’te iki, Balıkesir Dursunbey’de üç ve Zonguldak Kilimli’de iki, toplam yedi işçi öldü. Fakat bu düşüş yanıltıcıydı. Çünkü 2008’den itibaren ülke tarihinde görülmedik şekilde, maden kazaları bütün Türkiye’ye yayıldı. Kaza sayısı da ölüm de arttı.
Üç yıllık bilanço korkunç
2006 ve 2007’de sadece üçer ilde kaza meydana gelirken, 2008’de bu sayı 22 ile çıktı. Bu illerdeki 38 ölümlü kazada 43 işçi öldü. Üstelik hiç toplu ölüm yaşanmadı. Bu rakamlar 2009’da da artış gösterdi. Ölümlü kazaların meydana geldiği il sayısı 24’e, kaza sayısı 62’ye, ölüm sayısı da 92’ye çıktı! En çok kaza Zonguldak, Tekirdağ, Manisa, Kayseri, Antalya ve Şırnak’ta yaşandı. Bursa Mustafakemalpaşa’daki kazada 19 işçi birden öldü.
2010 ise, daha ilk beş ayındaki verilerle, önceki iki yılı şimdiden geride bıraktı. İlk beş ayda 15 ilde 25 ölümlü kaza meydana geldi. Bu kazalarda 37 kişi öldü, 60 kişi yaralandı. Balıkesir Dursunbey’de 23 Şubat’ta meydana gelen patlamada 17 işçi kaybedildi. Üstelik, Zonguldak Kilimli’deki facianın sonuçları henüz bu istatistiğe eklenmedi...
‘Hep taşeronlaştırılan yerlerde’
İki gündür Kilim’deki kaza mahallinde bulunan Maden Mühendisleri Odası Genel Başkanı Mehmet Torun, tabloyu taşeronlaştırmaya bağlıyor. Torun’a göre, taşeronlaştırma, aynı zamanda esnek üretim ve sendikasızlaştırma anlamına geliyor:
“Son yıllardaki artış, özeleştirme ve teşaronlaştırmanın sonucudur. Çünkü 2004 yılındaki değişiklikle özelleştirme hızlandı. Ve buna bağlı olarak denetimler de zayıfladı. İşletmeler yetersiz şirketlere veriliyor. Kamudaki atamaların belli bir zihniyetin unsuru olmaları ve yetersizlikleri de bu kazaları tetikledi. Dikkat edin, kazaların meydana geldiği alanlar, özelleştirilen, TTK’nın uhdesinde olsa bile taşeronlaştırılan ocaklardır.”
‘Karadon’da eylem yapmıştık’
Odanın Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı da 2006 yılında Karadon Ocağı’nın özelleştirilmemesi için ‘Demokrasi Platformu’ kurup bir dizi eylem yaptıklarını ancak sonuç alamadıklarını anımsatıyor:
“2004’ten sonra TTK’nın çalıştığı yere, özel firmalar girdi. İş sağığı ve işçi güvenliği açısından sakıncalar oluştu. Denetim tam anlamıyla yapılmıyor. İşçi eğitimleri yetersiz, örgütlenme imkânsız... Denetleme yapacak maden mühendisleri, ücretini taşeron şirketlerden alıyor. Böyle bir yapıda nasıl bir denetlemeden söz edilebilir ki?”
Sendikalı işçiler uyarmıştı...
TTK Karadon’da taşeron firmaya karşı direniş 2005’te başlamıştı. Sendikalı işçiler 23 Haziran 2005’te taşeron şirkete bağlı işçilerin, tıpkı önceki gün meydana gelen kazada olduğu gibi, ön hazırlık için yeraltına inmelerine izin vermemişti. Polis eşliğinde kuyubaşına gelen taşeron firma işçilerine, gündüz vardiyasından çıkan işçiler engel olmuştu. Gerginlik ertesi gün de sürmüş, taşeron firma işçileri eğitmek için yine madene girmek istemiş, yine engel olunmuştu. Fakat sendikalı işçilerin direnci çok geçmeden kırılmış, sendikasız işçiler madene girmişti.
Türk -İş’e bağlı Genel Maden İş Sendikası Başkanı Ramis Muslu da TTK’nın aşama aşama özelleştirildiğini kaydediyor:
“Mustafakemalpaşa’da, Dursunbey’de ve en son Karadon’daki kazalarda gördük ki, sendikasız, iş güvencesiz işçiler çalışıyor. Bu kazalar tedbir alınmazsa, devam edecektir. Patlamaya hazır binlerce ocak var. Devlet kontrolünü yapmalıydı. Bundan sonra taşeronlaştırma istemiyoruz.”
Yıldız’ın yanıtı: Siyaset yapmak
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, oda ve sendikanın işaret ettiği ‘taşeronlaşma’ iddiasını “Siyaset yapmak” diye nitelendirdi. Yıldız, şunları söyledi:
“540 metrede kömür çıkarılmıyor. Bunun izahatı şu anda tahminlerde bulunarak, spekülasyon yaparak ve siyaset yaparak değil, ancak oradaki arkadaşlarımız çıkarıldıktan sonra çalışmalar sonucu ortaya konulacaktır. O yüzden sabırlı olmalıyız. Özel sektör de olsa, disiplin altında çalışmak durumunda. Buraya ilk giren personel de, altı aylık personel de var. Her biri aldıkları eğitimle ve disipline uyarak çalışmak zorundadır. Yani bu işin şakası yok. 160 ve 200 metrede derinliklerde çalışıyorlar. Şu anda bulunduğumuz oksijenli ortamda değil, orada oluşturulmuş şartlar içinde çalışıyorlar. O yüzden bu tür konular bizim görüşümüz dışındadır.”
Taşeronlaşmada zirve: Tuzla ve itfaiye
Düğün tarihi 21 Haziran... Karadon maden ocağında mahsur kalan maden mühendisi 27 yaşındaki Ramazan Yavuz’un, 21 Haziran’da Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nde öğrenim gören Merve Saral ile evlenmeye hazırlandığı, çiftin davetiyeleri dağıttıkları öğrenildi.
Taşeronlaşmanın en yaygın olduğu örnek, tersanecilik iş kolu. Tuzla’daki tersanelerde, 1985 yılından bu yana, büyük kısmı taşeronlardan oluşan 133 işçi öldü. Bölgedeki işçi sayısının 40 bine yükseldiği 2005 yılı ve sonrasında ölümcül kaza sayısı olağanüstü arttı. Limter-İş verilerine göre 2005 yılındaki ölümlü iş kazası sayısı 13’ken, 2006 yılında 10 işçi öldü. 2007 yılında ise biri Zonguldak’ta olmak üzere 12 işçi öldü. Sadece 2008 yılı bütün rakamların üzerine çıktı. 2008’te 10’u Tuzla dışından olmak üzere 29 işçi hayatını kaybetti.
İşçi sayısının 10 binin altına düştüğü ve tersanecilik sektörünün Tuzla dışına, Yalova ve Ereğli’ye de kaydığı geçen yıl ise 11’i Tuzla’da, ikisi Kocaeli’de, diğerleri Zonguldak ve Aliağa’da olmak üzere 15 işçi öldü. İş kazalarına yönelik tepkiler ve denetimler sonucu bu yıl ölümler azaldı. Yalova’da iki işçi öldü.
İtfaiye uyarısı: Yalnız geri ülkelerde...
Taşeronlaşmanın gündeme geldiği bir diğer alan da İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) itfaiye birimiydi. Sendikalaşma hakkı elde edince şirket değişikliği yoluyla bu hakları ellerinden alınan İBB’ye bağlı 897 itfaiyeci geçen aralıkta direnişe geçmişti. İşsiz kalma tehdidi karşısında işçilerin önemli bir bölümü, Lapis-Makro adlı şirketle sözleşme imzalamıştı. Böylece İstanbul’daki itfaiyecilik hizmeti taşeronlaştırılmıştı. Eski İBB İtfaiye Daire Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Yıldız, bu karar karşısında İBB’yi uyararak, “Şirket değişimi itfaiyeye siyaseti sokar. Bu işçiler en azından eğitim ve tecrübe kazanmıştı. Sadece geri kalmış ülkeler taşeron itfaiyeciler çalıştırır” demişti.
YORUMLAR