Erdoğan'ın davetiyle İstanbul'a akın eden binlerce Roman salona göbek atarak girdi, Başbakan'ın 100 lira taksit, 20 yıl vadeli ev sözüyle göbek atarak çıktı. Erdoğan da neşeliydi: Kırmızıyı severler...
15 Mart 2010
İSTANBUL - Hiçbir açılım bu kadar neşeli olamazdı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün ‘Roman açılımı’nı İstanbul’da ‘İlle de Roman olsun’ sözleriyle resmileştirirken, Türkiye’nin dört bir yanından otobüslerle gelen Romanlar, 12 bin kişilik Abdi İpekçi Spor Salonu’nu tıka basa doldurdu. Abdi İpekçi’nin önünde göbek atan Romanların neşesi, Erdoğan’ın ‘ev vaadiyle’ zirveye ulaştı.
Aydın, Çankırı, Ankara, Çanakkale, Adana, Sakarya, Kırklareli, Edirne, İzmir gibi birçok ilden otobüslerle önceki gece yollara düştü Roman vatandaşlar. Çünkü Başbakan Erdoğan, Romanları, açılım için İstanbul’a davet etmişti. 10 binden fazla Roman, dün sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Abdi İpekçi Spor Salonu’nun önünde toplandı. Her zamanki gibi yanlarında davulları zurnaları da vardı. Çalan hava malum Roman marşıydı: ‘Dokuz / sekiz göbeklik Roman havası’.
Açılımın anlamı ev ve iş
Gelenlerin çoğu eğlenmesine eğleniyordu ancak akıllarında tek bir soru kurcalıyordu; ‘Açılım işe yarayacak mı? Ev ve iş sahibi olabilecekler miydi’ Romanların çoğu için açılımın anlamı ‘ev ve iş’ti.
İstanbul’a gelen grupların içinde Seledi’den sürülerek Salihli’ye yerleşen Romanlar da vardı. Selendi’den üç otobüs Roman ‘Irkçı Selendi’ pankartıyla geldi. Seyfettin Sepetçi, açılımdan beklentisini şu sözlerle anlattı: “Tek düşüncemiz bizlere ev yapılması. Kalıcı bir vatanımız olsun istiyoruz. Selendi’deki zararımız karşılanmadı.”
Aydın Ilıcabaşı Mahallesi’nden beş otobüs gelen Romanlardan Ali Yanar’ın da somut istekleri vardı:
“Yöneticileri seçimden seçime görüyoruz. Toplu konut istiyoruz. Açılımdan tek umudumuz ev ve iş.”
Hakkı Güymen de ev ve işin dışında ayrımcılığa da son verilmesini istiyordu. Vesile Yanar ise biraz sitemliydi: “Eşim müzisyen. Kiradayız. Zor geçiniyoruz. Erdoğan, bizim oylarımızla başbakan oldu. Bizleri unuttu. Şimdi yeniden hatırladı. Çünkü seçim yaklaştı.”
‘Potansiyel suçluyuz’
İzmir’den 100 otobüs geldiklerini belirten İzmir Romanları Fayton Kültürü Derneği Başkanı Gökmen Dunar’ın da söyleyecekleri vardı: “Sosyal hayata katılmak ve eşitlik istiyoruz. İkinci bile değil, üçüncü sınıfız. Emniyet bizi hâlâ potansiyel suçlu görüyor.”
Abdi İpekçi’nin kapıları saat 10.00 civarında açıldı. Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı açılım organizasyonunda Romanlar tek tek arandı. Birkaç saatin içinde 12 bin kişilik Abdi İpekçi tıka basa doldu. Her sıranın başında ve sonunda bir sivil polis oturtuldu. Ahır Kapı Roman Orkestrası, Sulukule Orkestrası ve Balık Ayhan Başbakan Erdoğan salona girmeden önce mini konserler verdi.
Erdoğan salona saat 13.00’te geldi. Kürsüde ilk konuşmaları Roman örgütleri yaptı. Konuşmalarda Romanların her şeyden önce ‘insan oldukları’ mesajı vurgulanırken, ayrımcılığa son verilmesi çağrıları yapıldı. Sıfır Ayrımcılık Derneği’nden Elmas Arus, “İnsan olduğumuzu kabul ettirmek için Romanlığımızdan vazgeçmişiz, ellerimiz pis olsa da yüreğimiz temiz. Okumayı da yazmayı da severiz yeter ki okullarda aşağılanmayalım” diye konuştu.
Erdoğan ise kürsüye saat 14.00’da çıktı ve yaklaşık yarım saat konuştu. Erdoğan’ın konuşması sık sık ‘Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganlarıyla kesildi. Erdoğan’ın Romanlar açısından en can alıcı konuşması Romanlar için yapılacak toplu konutlarla ilgili kısmıydı. Romanlara bir yılla 16 ay içinde yapılacak toplu konutlardan ev verileceğini ve taksitlerinin 20 yılda vadeyle 100- 120 TL taksitlerle olacağını duyan Romanlar salonda adeta sevinçten çılgına döndü.
Erdoğan’ın konuşması sırasından basın bölümünün arkasında iki kişi Gençlik Federasyonu imzalı ‘Parasız eğitim istiyoruz, alacağız’ yazılı pankart açtı. İki genç, yaka paça gözaltına alındı.
Kibariye: 10 numarasın!
Erdoğan’ın konuşmasının ardından Kibariye konseri başladı. Erdoğan da bir süre salonda konseri izledi. Kibariye, Erdoğan’a sarılarak “Başbakanım 10 numara adamsın” dedi. Roman Çalıştayı’na göbekler atarak gelen Romanlar, Kibariye konserinin ardından yine göbek atarak salonu terk etti.
Çalıştay’ın bitiminde Romanların bir kısmı umutluydu. Kimi de Erdoğan’ın konuşmalarının seçim vaatleri olduğunu düşünüyordu.
Selendi’den Salihli’ye sürülen Romanların dönüşte yüzleri gülmüyordu. Sebebi ise, onlara göre Erdoğan konuşmasında birçok ili söylemiş ancak Manisa Salihli’den hiç bahsetmemişti. Bir yandan da ‘yapılan evlerden bize de verirler mi?’ diye soruyorlardı.
‘İzmir’in adını okumadı’
Manisa Turgutlu’dan Romanlar Derneği yöneticisi Vahdettin Cambaz temkinliydi: “Vaatlerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini zaman gösterecek. Bakalım yapabilecek mi?” İzmir Urla’dan Recep Özuzdun, “Beklentimiz çoktu. Biraz kafam karıştı. Erdoğan ev sahibi olacaksınız dedi ama İzmir’in adını okumadı” dedi.
Erdoğan hiç bu kadar neşeli konuşmamıştı
Başbakan Erdoğan, ‘Roman Buluşması’ndaki konuşmasına, “Sevgili Roman kardeşlerim, değerli vatandaşlarım, can yoldaşlarım, hepinizi gönülden muhabbetle selamlıyorum. Türkiye’nin dört bir yanından hoş geldiniz, sefalar getirdiniz” diyerek başladı. Sonra da salondakilere, ‘coşkularının, neşelerinin, heyecanlarının, en çok da özgürlüklerinin, müziklerinin, eğlencelerinin daim, yollarının ve bahtlarının her daim açık olması’ dileğinde bulundu:
İNSANSINIZ, CANSINIZ: Ben, Kasımpaşa Kulaksız’da, siz değerli kardeşlerimin içinde doğdum. Orada biz beraber büyüdük. O günden bilirim, kimileri sizlere ‘popar’ der, kimileri, ‘elekçi’ der, kimileri ‘abdal’ der, kimileri ’Martip’, ‘bala’, ‘paşa’, ‘gurbet der. ‘Aşık’ derler, ‘cano’ derler, ‘zanaatkar’ derler, sizlere ‘çigan’ da derler, ’cipsi’ de derler, kimileri ‘cingan’ der, kimileri ‘çingene’ der. Her ne derlerse desinler sizler Rom’sunuz, yani insansınız, yani cansınız. Sizler benim Roman kardeşlerimsiniz.
İLLE DE ROMAN OLSUN: Yunus’un söylediği gibi; yaratılanı yaratandan ötürü seviyoruz. Bu ülkenin Romanlar’ı, Mevlana’nın da buyurduğu gibi bin yıllardır bulanmadan, donmadan akıyorlar. İşte onun için ben de sizin gibi söylüyorum, bütün kalbimle, gönül diliyle söylüyorum; ‘kırmızıyı severler’, biliyorum, ‘pembeyi severler, birbirini överler, Romanlar böyledirler, çalgısız yaşayamaz ölürler. İlle de Roman olsun, ister taştan, çamurdan olsun, o da Allah kuludur, her kim olursa olsun’.
BU BAHAR BAŞKA BAHAR: Şair İlhami Atmaca, ne güzel söylemiş; ‘Kimse bilmez niçin buruktur dudağında/ Çingenenin ufka karşı gülümsemesi’. Yıllarca Sezen Aksu’nun şu güzel şarkısındaki gibi, acılara büründüğünüzü de biliyorum; ‘Kokuyor buram buram/ Fulyalar vakit tamam/ Bir bana uğramadı bu bahar bayram/ Ağlama Hıdrellez/ Ağlama be bana/Acı ektim yerine/Aşk yeşerecek/Başka bahara’.
Bu bahar başka bahar. Bu bahar, Allah’ın izniyle acıların bal eyleneceği, kırgınlıkların tamir edileceği, küskünlüklerin giderileceği, baharın bahar gibi yaşanacağı bir bahar. Biz, dudağınızdaki, yüreğinizdeki, gönlünüzdeki o buruk gülümsemenin farkındayız. Dertlerinizin, sorunlarınızın farkındayız.
FİLME ATIF: (‘Çingeneler Zamanı’ filminde geçen, ‘Kendime yalan söylemeye başladığım andan itibaren, artık kimseye inanmaz oldum’ cümlesine atıfta bulunarak): Fakat biz, birbirimize inanıyoruz. Biz, birbirimize güveniyoruz. Biz birbirimize gönül kapılarımızı açtık ve samimiyet diliyle, gönül diliyle konuşuyoruz. Bizim ülkemiz, bizim topraklarımız, bizim medeniyetimiz, kaynağını ve ilhamını sevgiden alır. Hoşgörüden alır, bu topraklarda hoş görülmeyen yegâne şey, hoşgörüsüzlüktür.
ÇADIRLARDA GÖRMEK İSTEMİYORUM: (TOKİ’nin toplu konut projelerini görüntülü olarak gösterdi): Ben artık Roman kardeşimi çadırlarda, derme çatma binalarda görmek istemiyorum. İnşallah değişik yerlerinde Roman kardeşlerimiz için bu konutlardan yapacağız. Ve bunları peşinatsız ayda 100 lira, 120 lira taksitle 20 yıl gibi bir vadeyle vereceğiz. Devletin kadrolarında Roman vatandaşlarıma yer yok diyen ilkel zihniyeti, ayaklar altına aldık.
YORUMLAR