Çevre konusunda kaş yaparken göz çıkarılıyor. Yeni düzenlemeyle lüks otellerde iki haftalık çevre eğitimi alanlar, çevre mühendisleriyle aynı işi yapar hale geldi
01 Ocak 2010
İSTANBUL - Türkiye’de bugüne kadar çevre mühendisliği bölümlerinden mezun olan 14 bin kişinin şu sıralar huzur kaçtı. Yeni çıkan yönetmeliğe göre, dört yıl okuyup ‘çevre mühendisi’ ünvanını hak edenlerle, çevre mühendisliği dışındaki bazı alanlardan mezun olan kişiler, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından verilen iki haftalık bir eğitimle ‘çevre görevlisi sertifikası’ alarak aynı işi yapabiliyor!
Bu duruma itiraz eden Çevre Mühendisleri Odası, yönetmeliğe dava açtı. Ayrıca birçok kez randevu talebinde bulunduğu Çevre Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu’na da mektup yazdı. Ancak İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Çevre Mühendisliği bölümünün kurucularından olan Bakan Eroğlu’ndan bugüne kadar ne randevu taleplerine, ne de mektuba bir cevap geldi.
Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 2008’te çıkarılan Çevre Denetimi Yönetmeliği, 1 Ocak 2009’da yürürlüğe girdi. Aynı yönetmelik hakkında da Ekim 2009’da değişiklik yapıldı. Yönetmeliğin son haline göre, çevre mühendislerinin ‘Çevre Görevlisi Sertifikası’ alması mecburiyeti getirildi. Ancak asıl can alıcı kısım ise, çevre görevlisi sertifikasının çevre mühendisliği bölümleri dışında bazı meslek gruplarına da verilecek olmasıydı.
‘Zaten işsizlik sorunu çekiyoruz’ diyen çevre mühendisleri bu durum karşısında ayağa kalktı. Türkiye Mimar Mühendis Odalar Birliği’ne (TMMOB) bağlı olan Çevre Mühendisleri Odası konuyu yargıya taşıdı. Yönetmelik ve bu kapsamda Kasım ve Aralık 2009’da açılan iki kurs hakkında itirazda bulundu. Odanın başkanı Yılmaz Kilim’e göre, yönetmeliğin asıl amacı özel sektörünü çevre konusunda yatırım yapmamak için bakanlığa uyguladığı baskı. Kilim, meslektaşlarının yaşadığı sıkıntıları şöyle anlattı:
“Özel sektör, çevre konusunda personel yatırımı yapmak istemiyor. İstihdam ettiği bir makine mühendisinin çevre görevlisi sertifikası almasını sağlayarak, normalde çevre mühendisinin görevi olan işleri mevcut personeline yaptırıyor. Bakanlığın niyetinin ne olduğunu anlamıyoruz. Bakan beyden (Veysel Eroğlu) randevu talep ettik. Sonuç alamadık. Mektup yazdık cevap alamıyoruz. Türkiye’de çevre mühendisliği eğitiminin ilk kez 1975’te başladı. Bu zamana kadar mezun sayısı 14 bine ulaştı. Odaya kayıtlı 7 bin çevre mühendisi üye var. Son değişiklik öncesinde çevre mühendislerine sınavsız ve eğitim almadan çevre görevlisi sertifikası veriliyordu. Şimdi zorunlu oldu. Ardından da Antalya’da iki kurs açıldı. Meslektaşlarımız beş yıldızlı otellerde yapılan bu kursların ücretlerini ve konaklama masraflarını karşılmak zorunda kaldı.”
Kilim’e göre çevre mevzuatıyla ilgili bazı düzenlemeler gerçekçi değil:
“AB’ye uyum sürecinde bire bir çeviriler veya AB telkinleri doğrultusunda bazı uygulamalar yapılıyor. AB uyum süreci kapsamında yapılan ancak uygulamada sorunları olan düzenlemeler var. Örneğin ‘Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliği’ ilk olarak 1993’de yayımlandı. 2008’e kadar geçen 15 yılda beş defa aynı isimde yönetmelik yayımlandı. Bir de arada yapılan değişiklikler var. Türkiye’de çevre denetiminin sürekli aksamasını artık iyi niyetle karşılamıyoruz çünkü sağlıklı çevrede yaşama umudumuz zayıflıyor. Eğer çevre denetimi düzenli yapılmazsa ‘Tuzla’da çıkan atık variller’ gibi kötü örneklerle karşılaşıyorsunuz. Atıkların, kirleticilerin düzenli olarak kontrolü lazım” dedi.
Dörtte biri işsiz
Çevre Mühendisleri Odası yaşadıkları sıkıntıları Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’na 24 Aralık’ta yazdıkları mektupla aktardı. Cevap gelmedi. Odanın randevu talepleri de karşılıksız kaldı. Çevre mühendislerinin yüzde 25’inin işsiz ya da meslek dış işler yaptığı vurgulanan mektupta, Eroğlu’na ‘Yoksa çevre mühendisliği bölümleri kapatılsın mı?’ diye soruldu. Eroğlu, İTÜ Çevre Mühendisliği bölümünün kurucularından.
YORUMLAR