Serkan Ocak

Loading

Travel Blog

Dünya Kopenhag'da şifa arıyor

Çevre zirvesinde binlerce uzman, küresel ısınmanın pençesindeki dünyanın ateşini düşürmeye çalışacak. Umutlar Kyoto'nun yerini alıp ABD, Çin gibi devlerin de imzalaması beklenen protokolde

07 Aralık 2009

İSTANBUL - Buzulların hızla erimesi, deniz seviyesinin yükselmesi, kıyıların yok olması... Küresel ısınmaya çare olması beklenen ‘İklim Değişikliği Zirvesi’ bugün Danimarka’nın Kopenhag kentinde başlarken zirvede 2012’de süresi bitecek olan Kyoto Protokolü’nün yerine, yeni bir protokol imzalanması bekleniyor. İklim zirvesine 192 ülkeden 15 bin delege, ile yaklaşık 30 bin ‘eylemci’ katılacak.  Kopenhag’ın dünyanın kurtuluşu konusundaki umutları karşılayıp karşılamayacağı önümüzdeki 11 gün içinde belli olacak.
Uluslararası İklim Değişikliği Paneli’ni düzenleyen bilim adamlarına göre, önlem alınmazsa bu yüzyılda dünya dört derece ısınacak. Hatta kimi bilim adamları bunun 2050’ye kadar gerçekleşeceğini savunuyor.  Dört derece az gibi görünse de yeryüzü için felaketlerin başlangıcı sayılıyor. Buzulların hızla erimesi, deniz seviyelerinin yükselmesi, kıyıların yok olması dünyayı bekleyen felaketlerin başında yer alıyor.
Dünya ülkeleri, küresel iklim değişikliği konusunda ilk zirveyi 1992’de Rio’da gerçekleştirdi. Katılımcı ülkeler Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni (BMİDÇS) imzalandı. Sözleşme kapsamında bugün kadar 14 taraflar konferansı düzenlendi. Conference of the Parties (COP) adı verilen bu toplantıların ilki 1995’te Berlin’de yapıldı. 1996’da da Cenevre’de COP2 düzenlendi. Sözleşme, ilk meyvesini Japonya’da verdi. Kyoto kentinde düzenlenen COP3’te ‘Kyoto Protolü’ imzalandı.
BMİDÇS’nin  devamı niteliği taşıyan bu protokolle sanayileşmiş ülkeler, 1990’daki atmosfere saldıkları sera gazı oranlarını 2008 - 2012 yılları arasında yüzde 5.2 oranında düşürmeyi taahhüt etti. 

İmzalar atıldı ama...
Gerek protokolün yaptırımının olmaması, gerekse ABD, Çin ve Avustralya gibi sera gazı salımında çok önemli bir paya sahip ülkelerin protokole taraf olmaması nedeniyle salımlarda önemli bir azalma olmadı. Sadece ABD tüm dünyanın sera gazı salımının yüzde 25’inden sorumlu. 1997’de imzalanan protokol en son Rusya’nın da taraf olmasıyla 2005’te yürürlüğe girdi. Kyoto Protokolü’nün süresi 2012’de doluyor. Bu nedenle 2012 sonrasında geçerli olacak yeni bir protokolün imzalanması gündeme geldi.  

Kopenhag’dan beklenenler
COP toplantıları her yıl ayrı bir ülkede yapıldı. Son toplantı 2008’de Polonya’nın Poznan kentindeydi. Bu yılki COP15 ise Danimarka’nın Kopenhag kentinde düzenlenecek. 1-18 Ar alık tarihlerindeki 11 gün sürecek zirvede katılımcı ülkeler iklim değişikliğiyle mücadele konusunda neler yapılması gerektiğini belirterek ülke hedeflerini açıklayacak, beklentiler tartışılacak.
Kopenhag’daki zirveyi önemli kılan ise Kyoto’dan sonra yeni bir anlaşmanın imzalanacağı ve bu kez Kyoto’ya taraf olmayan ABD ve Çin’in de imza atacağı beklentisi. 

Obama’dan imza sözü
ABD Başkanı Barack Obama, 9 Aralık’ta Kopenhag’a geleceğini ve sera gazı emisyonlarının 2020 yılına kadar yüzde 17, 2025 yılına kadar yüzde 30, 2050 yılına kadar ise yüzde 83 oranında azaltılması yönünde bir öneride bulunmayı planladıklarını beyan etti. Çin de bazı taahhütlerde bulundu ancak yeni sözleşmeye taraf olup olmayacakları henüz belirsiz. Uluslararası medyada çıkan makalelerde, bürokratların açıklamalarında ve bilim adamlarının kanaatlerine göre Kopenhag’da şunlar olacak:

* Birçok ülke (özellikle de Afrika ve Asya ülkeleri) Amerika ve Çin’in sera gazı emisyonlarının düşürülmesiyle ilgili herhangi bir yükümlülük altına girmeden, iklim değişikliğiyle ilgili bir taahhüt belirtmeyecek. Toplantılar yapılacak, sorunlar masaya yatırılacak ancak ortak bir metin imzalanmayacak. Nelerin yapılması gerektiği açıklanarak ileri bir tarihte yeni bir protokolün imzalanacağı duyurulacak. 

* Tahminlere göre, nihai anlaşma 2010 Aralık ayındaki COP16 Mexico City Zirvesi’nde belirlenecek. 

Genel kurulda dört madde
Kopenhag zirvesinde genel kurul çalışmalarında dört ana madde olacak:
1- Yeni protokolün yasal bağlayıcı mı yoksa politik bağlayıcı mı olacağı (ABD politik hale getirmeye çalışıyor).
2- Yasal bağlayıcı olursa sera gazı salımları konusunda devletler yüzde kaç taahhüt verecek, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler bunu ayrı ayrı açıklayacak.
3- Gelişmiş olan ülkeler gelişmekte olan ülkelere nasıl ve ne kadar finansal yardım aktaracak? (Var olan iklim değişikliğine uygun olması için gereken, teknolojik transfer için gereken ve ormansızlaşmanın engellenmesi için gereken finansman)
4- Ormansızlaşmayı engelleyici bir hedef yıl konulması. 

Ya Türkiye’nin durumu?
Türkiye Kyoto Protokolü’nün sona ereceği ve yeni bir anlaşmaya imza atılmasının beklendiği Kopenhag zirvesi öncesinde son bir atak yaparak, yıllardır taraf olmaya yanaşmadığı Kyoto’yu imzaladı. Eğer Türkiye Kyoto’yu imzalamasaydı, Kopenhag’da söz sahibi olamayacaktı. Küresel iklim değişikliği, beraberinde karbon borsası, temiz enerji ticareti gibi uluslararası ticari bazı anlaşmaları da getirecek bir süreç. 
Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın zirveye katılıp katılmayacağı henüz net değil ancak Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun önderliğinde Türkiye’den de büyük bir heyet Kopenhag’da boy gösterecek. Türkiye’nin önerisi ise ‘önlem alınmaksızın 2020’de oluşacak sera gazı salımını yüzde 11 oranında aşağıda tutmak’ olacak.

  • Paylaş:
alternative title

YORUMLAR