*İrtica ile Mücadele Planı' belgesini hazırladığı öne sürülen Albay Çiçek, askeri savcılığın takipsizlik kararı sonrası dün Ergenekon savcısına ifade verdi</br> *Sivil savcılık askeri savcılğın aksine Çiçek'in tutuklanmasını istedi. Gece nöbetçi mahkemeye çıkan Çiçek, tutuklanarak cezaevine konuldu
01 Temmuz 2009
İSTANBUL - Türkiye’nin gündeminden haftalardır düşmeyen ‘İrtica ile Mücadele Eylem Planı’ belgesinde imzası olduğu belirtilen Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek dün Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklandı. Gerçek mi değil mi tartışmaları yapılan belgeyle ilgili Genelkurmay Askeri Savcılığı ayrı bir soruşturma yürütmüş ve sonunda da belge fotokopi olduğu için imzanın sahte olup olmadığının saptanamadığını, belgenin Genelkurmay içinde hazırlanmadığını belirterek takipsizlik kararı vermişti. Askeri savcılık kapattığı dosyayı Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na göndermişti.
Taraf gazetesinde 12 Haziran’da yayımlanan ‘İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın haziran ayınında başında yapılan Ergenekon operasyonunda tutuklanan eski asker avukat Serdar Öztürk’ün ofisindeki aramada ele geçirildiği belirtiliyordu. Genelkurmay Harekât Başkanlığı’nca hazırlandığı ileri sürülen belgede AKP ve Fethullah Gülen cemaatiyle mücadele planının detayları yer alıyordu. Genelkurmay Başkanlığı, ilk açıklamasında belgeyi ‘yalanlamadı’ ancak soruşturma açıldığını belirtti.
Askeri savcılığın ilk kanaati
Kamuoyu belgeyi tartışırken, Genelkurmay Askeri Savcılığı, belgenin içe-riğine dair yayın yasağı koydu. Askeri savcılık 16 Haziran’daki açıklamasındaysa soruşturmanın devam ettiği belirtilirken, “Şu ana kadar elde edilen deliller değerlendirildiğinde, ele geçirildiği iddia edilen belgenin Genelkurmay Başkanlığı’nın herhangi bir biriminde hazırlanmadığına ilişkin bir kanaate varılmıştır” dedi. Kısa bir süre sonra Genelkurmay Başkanlığı şu açıklamayı yaptı: “Soruşturma süreci bile beklenmeksizin, iddiaları hemen doğru kabul ederek veya doğru olabileceğini düşünerek, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan açık veya ima yoluyla sözlü veya yazılı olarak yapılan yorumlar ve açıklamalar hiçbir şekilde kabul edilemez.”
İfadeye gitmedi
Askeri soruşturma sürerken belgedeki Çiçek’e ait olduğu belirtilen imzayla ilgili yeni iddialar ortaya atıldı. Çiçek’in kullandığı çeşitli imzalar gazetelerde yayımlandı ve askeri savcılıkta verdiği ifade metnine attığı imzanın farklı olması yeni bir tartışma daha yarattı. Bu arada Çiçek, Ergenekon soruşturmasında ifade vermek üzere İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na çağrıldı. Ancak soruşturmayı askeri savcılık yürüttüğü için ifadesi alınmadı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı bu durumu “Genelkurmay adı geçen albayın ifadesini ve imza örneklerini alıp kriminal inceleme başlattı. Biz de imza örneklerini istedik. Askeri savcılıktan belgeler geldikten sonra ifadesinin alınıp alınmayacağına karar vereceğiz” diye açıkladı.
Genelkurmay Askeri Savcılığı 24 Haziran’da yaptığı açıklamayla soruşturmanın sonucunu duyurdu. Kararda özetle şöyle deniyordu: “Anılan belgenin Genelkurmay Başkanlığı’nda hazırlanmadığı, böyle bir belgenin mevcut olmadığı anlaşıldığından ve aslı bulunmayan fotokopi belgede şüpheli Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek’e ait olduğuna, bu belgenin hazırlanması ve herhangi bir kişiye verildiğine ilişkin şüpheli hakkında delil bulunmadığından, olay ve şüpheli Çiçek’le ilgili kovuşturmaya yer olmadığına, soruşturma dosyasının gereğinin takdir ve ifası için görevli ve yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine karar verilmiştir.”
Sekiz subay serbest bırakıldı
Askeri savcılığın bu kararından sonra söz sivil yargıdaydı. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, Çiçek’le birlikte dokuz albayı ifadeye çağırdı. Adliyeye dün ilk olarak sabah 08.00 sıralarında daha önce Poyrazköy’de bulunan mühimmatla ilgili adreslerinde arama yapılan Deniz Kurmay Albay Şafak Yürekli, Deniz Kurmay Albay Muharrem Nuri Alacalı, Deniz Kurmay Albay Dora Sungunay, Deniz Kurmay Albay Levent Görgeç, Deniz Kurmay Albay Mert Yanık, Emekli Deniz Albay Aydın Ortabaşı, Deniz Kurmay Albay İbrahim Koray Özyurt, Deniz Kurmay Albay Tayfun Duman adliyeye geldi. Görüntü almasını engellemek için adliyenin arka kapısından ve yemekhane bölümünden içeri alındılar. Çiçek ise saat 11.45 sularında diğer albaylar gibi sivil minibüsle geldi ve yemekhane bölümünden içeri alındı. Gazeteciler, protokol kapısı olarak bilinen hâkim ve savcıların giriş yaptığı kapının önüne dahi alınmadı. Duruşma salonlarının bulunduğu girişte ise basın odasının önüne demir barikatlar kuruldu ve bu alana da polis yerleştirildi.
Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılıkça ifadesi alınan Albay Dursun Çiçek tutuklanması istemiyle nöbetçi 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne çıkarıldı. Çiçek, savcılık ve mahkemedeki toplam 12 saat süren sorgusunun sonunda tutuklanarak Hasdal Askeri Cezaevi’ne gönderildi. Diğer albaylar serbest bırakıldı.
Adı andıçla duyulmuştu
1980’de Kara Harp Okulu’nu devre üçüncüsü olarak bitiren Kıdemli Albay Çiçek, kamuoyunun tanıdığı bir isim. Adı ilk olarak 2008 yılında Genelkurmay içinde hazırlanan bir andıç ile gündeme gelmişti. Türkiye’deki gazeteci, yazar, işadamı ve sivil toplum örgütlerinin ‘Avrupa Birliği veya ABD destekli’ diye sınıflandırılarak tablolar halinde sunulduğu 73 sayfalık andıç gazeteler ve televizyonlarda yayımlanmış ve Genelkurmay Başkanlığı yetkilileri tarafından yalanlanmamıştı. Albay Dursun Çiçek’in adı basında son olarak 8 Haziran 2009’da Gaziantep Üniversitesi Bilişim Kulübü’nce düzenlenen bir etkinlikle geçmişti. Gaziantep Üniversitesi Bilişim Kulübü üyesi altı öğrencinin kendi kanlarıyla yaptıkları Türk bayrağı, iki öğrenci tarafından Genelkurmay Karargâhı’na götürülmüş ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’a teslim edilmek üzere Kurmay Albay Çiçek tarafından öğrencilerden teslim alınmıştı.
Belgede neler var?
“Laik düzeni yıkıp İslam devleti kurma hayalindeki AKP hükümeti ve Gülen Grubu başta dini oluşumların faaliyetlerine son vermek için çalışılacaktır” denilen ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’nda ‘Işık evleri’nde silah ve mühimmat bulunması sağlanarak Gülen cemaatinin silahlı terör örgütü olarak yargılanması sağlanacağı, medya ve AKP üyeleri kullanılarak parti ve hükümet içerisinde ciddi görüş ayrılıkları ve bölünmüşlük yaşanıyormuş intibası yaratılmaya çalışılacağı, milleyetçi partilerin tabanlarının genişletileceği yönünde plan detaylarının yer aldığı belirtiliyordu.
YORUMLAR