Serkan Ocak

Loading

Travel Blog

'419 Yakut' nerelerdesin?

Bebekli '419 Yakut' yılbaşı gecesi kayboldu. Senaryo çok, en vahimi: Zehirlendi!

14 Ocak 2007

İSTANBUL - Bebek sakinlerinin maskotu '419 Yakut' yılbaşı gecesi kayboldu. Çoban köpeği kırması olan sokak köpeği halen aranırken, herkes farklı senaryolar üretiyor. Kimine göre havai fişeklerden korkup saklandığı yerde öldü, kimine göre eceli gelmişti, kimi ise belediyenin zehirlediğinden şüpheleniyor. Ama gerçek değişmiyor; 419 Yakut gitti. Beyaz tüylü, gözlerinde kırçıl siyah tüyler bulunan Yakut'tan geride "Tezgâhımı kime teslim ederim?" diyen çakmakçı Hakan, "Sabah kepenkleri kiminle açarım?'' diyen Şaban amca ve gözü yaşlı Lale Uslu kaldı.
Dokuz yıl önce bir inşaatta bulunan Yakut, o zamandan beri Bebek'ten Etiler'e çıkan caddenin giriş köşesindeki Çınaraltı Kahvehanesi, Çınar Taksi ve balıkçı barınağı üçgeninde yaşamını sürdürüyordu. Kahvehane müdavimlerinin de Bebek halkının da sevgisini kazanmıştı. Beşiktaş Belediyesi tarafından 419 numaralı küpe takılan Yakut, birkaç yıl önce yine belediye tarafından zehirlenmişti. Yakut o zaman Bebekliler tarafından midesi yıkatılarak kurtarılmıştı, ancak arkadaşı Bambi kendisi kadar şanslı değildi.
Her sabah Çınaraltı Kahvehanesi'ni açan Şaban Gür'ü bekleyen Yakut, pençeleriyle kepenklerin açılmasına yardımcı oluyordu. Kahvehanede Yakut'un su ve mama kabı hâlâ dursa da Gür, sevimli köpeğin dönmesinden umudunu kesmiş:
"Bir yerlerde öldüğünü sanıyoruz. Sabahları beni bekler, birlikte açardık kahvehaneyi. Duvarın dibinde bir köşesi vardı. Oğlumuz gibiydi."
Yakut'u herkes çok sevmişti. Taksici Kadri sabahları simidinden kırıp verdi, Balıkçı Erol kemik topladı Yakut için. Tüm aşılarını Lale Uslu yaptırmıştı ve kimliği de kendisindeydi. Şimdi Yakut'u anlatırken gözleri doluyor:
"Yakut'u yeğenim getirdi. Yeni doğmuştu. Erkek sanıp Yakup dedik. Sonradan anladık ki dişiymiş, adını Yakut olarak değiştirdik. Bahçeye kulübe aldık ancak hiç girmedi. Sokaklara gitti hep. Yürüyüşe gittiğimiz zaman benim Bebek sınırlarının dışına çıkmamı istemezdi. Rumelihisarı'na gelince havlamaya başlardı. Bir gün diğer köpekler Yakut'a saldırdı. Garibim geldi bana sığındı. İkimiz köpeklerden zor kurtulmuştuk."
Yakut'u İstinye'de bir inşaatta Taha Güzgün bulmuş: "Yakut'un kardeşlerine araba çarptı, hiçbiri yaşamadı. Annesi de kayboldu. Ben de Bebek'e getirdim. Birisinin aldığından şüphelenmiyorum, ama bizim çocuğumuz gibiydi."
Çınaraltı Kahvehanesi'nin önündeki çakmakçı Hakan da üzgün. "Tezgâhımı bırakıp bir yere gittiğimde, Yakut benim yerime tezgâha bakardı, kimseyi yaklaştırmazdı. Artık böyle dürüst bir ortak zor bulurum" diyor.
Balıkçı Erol Kurtöz ise Yakut'un kayboluşunu, 'havai fişek korkusuyla' açıklıyor:
"Yakut havai fişeklerden çok korkardı. Ne zaman havai fişek patlatsalar Yakut teknelerin altına saklanırdı. Yılbaşı gecesi de bu nedenle korkup bir yerlere saklanmıştır.
Orada da ölmüş olacağından şüpheleniyorum."
Belediye ekipleri ile Bebek sakinleri günlerce sokak sokak aradı ama Yakut yok.
'419 Yakut', tüm Bebek seni çok seviyor, çok özlüyor...

Hayvana eziyet, aynen
Türkiye, Hayvan Hakları Yasası'na 'yıllar süren' mücadeleyle kavuşmuştu. Hayvansever hukuk profesörü İsmet Sungurbey'in hazırladığı yasa tasarısı, ilk olarak 1995 yılında Meclis'e sevk edilmişti. Tasarı, yıllarca Meclis raflarında beklerken defalarca değiştirildi, sonunda 2004'te kabul edildi. Ancak hayvanlara kötü muameleye ceza da getiren yasa çıktıktan sonra ne değişti derseniz, buyrun bazı örneklere bakalım:
Kürkleri için yok edildiler (Haziran 2006): İstanbul Gaziosmanpaşa'da bir depoya baskın sonucu, sansar, tilki ve su samurundan oluşan 3 bin 500 kürk ele geçirildi.
Kars'ta 'temizlik' (Eylül 2006): Uluslararası Kafkas Kültürleri Festivali öncesi Kars vahşete sahne oldu. Festivalden önce belediye ekipleri, karanlık çöktükten sonra cadde ve sokaklarda gördükleri başıboş köpekleri zehirli iğneyle öldürdü. Bazı hayvanlar can çekişirken kamyona yüklenip preslendi.
Köpeğe işkence (Ekim 2006): Bursa'da bir grup, kafasını toprağa gömdükleri köpeğin arka ayaklarını kürekle koparmak istedi, çocuklar kurtardı.
Uçak yollandı, deve kurban edildi (Aralık 2006): Eski THY Teknik A.Ş. Uçak Bakım Başkanı Şükrü Can, RJ uçaklarının iade edilmesini kutlamak
için apronda deve kestirdi.
Köpek katliamı (Ocak 2007): Balıkesir'in Edremit İlçesi Zeytinli Beldesi'nde 20'ye yakın sokak köpeği gece zehirli yiyeceklerle öldürüldü.
Erzurum'da faili meçhul katliam (Ocak 2007): Palandöken Belediyesi sınırları içindeki Yıldızkent semti sakinleri bir sabah her köşe başında köpek leşiyle karşılaştı. Belediye itlaf iddiasını reddederken, köpekleri kimin öldürdüğünan sorusu yanıtsız kaldı.

Hayvan hakları beyannamesi
Yaşamın tek olduğunu, yaşayan bütün canlıların ortak bir kökeni olduğunu ve türlerin evrimi yönünde farklılaştığını, yaşayan bütün canlıların doğal haklara sahip olduğunu ve sinir sistemi olan her hayvanın kendine özgü hakları bulunduğunu, bu doğal hakların küçümsenmesi ve hatta kolayca göz ardı edilmesinin doğa üzerinde ciddi zararlar doğuracağını ve insanoğlunun hayvanlara karşı suç işlemesine sebebiyet vereceğini, türlerin birlikte olmasının diğer hayvan türlerinin yaşama hakkının insanoğlu tarafından tanınmasını ifade edeceğini, insanoğlu tarafından hayvanlara saygı gösterilmesinin bir insanın bir diğerine gösterdiği saygıdan ayrı tutulamayacağını dikkate alarak, ilan edilir ki;
Madde 1: Bütün hayvanlar biyolojik denge kavramı içerisinde varolmak bakımından eşit haklara sahiptir.
Madde 2: Bütün hayvanlar saygı gösterilme hakkına sahiptir.
Madde 3: 1. Hayvanlara kötü muamele edilemez veya zalimane davranışlarda bulunulamaz.
2. Eğer bir hayvanın öldürülmesi gerekiyorsa, bu bir anda, acısız ve korku yaratmaksızın yapılmalıdır.
3. Ölü hayvana saygıyla davranılmalıdır.
Madde 4: 1. Vahşi hayvanlar yaşama hakkına ve kendi doğal çevrelerinde özgürce üreme hakkına sahiptirler.
2. Vahşi hayvanların özgürlüğünden uzun süreli alıkonulması, avlanma ve balık tutma geçmiş zamana ait olup hangi sebeple olursa olsun vahşi hayvanların bu şekilde kullanımı hayati olmayıp, aksi davranışlar bu temel hakka karşıdır.
Madde 5: 1. Bir insanın desteğine ihtiyaç duyan her hayvan uygun beslenme ve bakımı görme hakkına sahiptir.
2. Hiçbir koşul altında terk edilemez veya adil olmayan bir şekilde öldürülemezler.
3. Her tür soy üretme ve hayvan kullanımında soyun fizyolojisine ve kendi türüne özel davranışlarına saygı zorunludur.
4. Hayvanları içeren sergiler, gösteriler ve filmler hayvanların onuruna saygı göstermek zorunda olup hiçbir şekilde şiddet içeremez.
Madde 6 : 1. Hayvanlar üzerine yapılan fiziksel ya da psikolojik acı çekmeye sebep olan deneyler, hayvanların haklarının ihlalidir.
2. Soyu tükenen hayvanların ya da yok edilen bir hayvanın yerine yenisinin ikame edilmesi yöntemleri geliştirilmeli ve sistemli olarak devam ettirilmelidir.
Madde 7: Gereği olmayacak şekilde bir hayvanın öldürülmesini içeren her kanun ya da buna yol açan her karar yaşama karşı işlenmiş suç kapsamındadır.
Madde 8: 1. Vahşi bir hayvan soyunun hayata kalma onurunu hiçe sayan her yasa ve böylesi bir harekete sebep olan her karar soykırıma eşdeğer olup soya karşı işlenmiş suçtur.
2. Vahşi hayvanların katledilmesi ve üreme yumurtalarının kirletilmesi, yok edilmesi soykırım cürümüdür.
Madde 9: 1. Hayvanların kendilerine özgü yasal statüleri ve hakları hukuk tarafından tanınmak zorundadır.
2. Hayvanların güvenliğinin koruma altına alınması hususu devlet örgütleri düzeyinde temsil edilmelidir.
Madde 10: Eğitimden ve okullaşmadan sorumlu merciler, vatandaşlarına çocukluktan itibaren hayvanları anlamayı ve saygı göstermeyi öğrenmeleri için olanak sağlamak zorundadır.
(Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi 15 Ekim 1978 tarihinde Paris'teki UNESCO Merkezi'nde törenle ilan edilmiştir. Bu metin, 1989 yılında Hayvan Hakları Birliği tarafından tekrar düzenlenerek 1990 yılında UNESCO Genel Direktörü'ne sunulmuş ve aynı yıl halka açıklanmıştır.)

  • Paylaş:
alternative title

YORUMLAR