Paris'te devam eden İklim Zirvesi'nde önceki gün yeni bir taslak metin yayınlandı. Buna göre, iklim değişikliğini 1.5 derecede sınırlandırma ihtimali geçerli. Pek çok konuda anlaşıldı ancak bazı pürüzler var.
11 Aralık 2015
RADİKAL – Aralarında Avrupa Birliği ülkeleri, ABD ve 79 gelişmekte olan ülkenin (Afrika, Pasifik ve Karayip ülkeleri) bulunduğu, 100 ülkeden oluşan ‘İddialı Anlaşma Koalisyonu’ Paris’ten çıkacak olan anlaşmanın, iklim değişikliğini 1.5 derecede sınırlandırması hedefini destekledikleri açıklamışlardı. Bu destekle beraber metinde bu hedefin halen geçiyor olması, özellikle sivil toplum kuruluşlarını umutlandırıyor.
Metinde göze çarpan diğer önemli bir gelişmeyse, adaptasyon konusunda yaşandı. İklim değişikliğinin hali hazırda bile başlamış olan etkilerine karşı özellikle yoksul ülkelerin daha iyi uyum sağlayabilmesi için kaynak ayrılması ve teknoloji transferi gibi konularda olumlu gelişmeler içeriyor.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin metin açıklanmadan önce adaptasyon konusunda verecekleri desteği 400 milyon dolardan 800 milyon dolara çıkardıklarını açıklaması adaptasyon konusunda önemli gelişmelerden biri.
Bir önceki metinde devletlerin 900’dan fazla konuda farklı alternatifleri tartışıyor olduğu görülmüştü. Bu metin, konuların dörtte üçünün halledildiğini gösterdi. Yani birçok önemli konunun temizlendiğini ve üzerinde uzlaşıldığını anlaşılıyor.
İklim değişikliği ile mücadelenin finansmanı konusu ise halen çözüme kavuşturulamamış konuların başında geliyor. Hangi ülkenin ne kadar finansman için destek koyacağı, yaratılan kaynağın nasıl ve ne şekilde kullanılacağı ile kimlerin faydalanabileceği başlıkları halen önemli tartışmaların yürütüldüğü başlıklar.
TÜRKİYE’NİN POZİSYONU BELİRSİZ
Paris’te her geçen gün anlaşmaya bir adım daha yaklaşılırken Türkiye’nin nasıl bir pozisyon alacağı ise halen belirsizliğini korumaya devam ediyor. Taslak metin açıklandıktan sonra ana oturumda konuşan Türkiye Cumhuriyeti Baş Müzakerecisi Mehmet Emin Birpınar, metin ile ilgili ikili görüşmelere devam ettiklerini Türkiye’nin pozisyonuna dair net bir açıklamada bulunmadı.
Taslak metinde ise, Türkiye ile Ukrayna’nın beraber ilettikleri bir not bulunuyor. Notta Türkiye ile Ukrayna’nın anlaşmanın ikinci maddesine “Taraflar Konferansı ve diğer taraf ülkeler, özel koşulları olan ülkeleri tanıdıklarını tanımaktadır ve pazar ekonomisine geçiş halinde olan ülkeler Anlaşmada belirtilen teknoloji transferi dahil olmak üzere finansal desteklerden, iklim değişikliği ile mücadele konusundaki politikaların ve stratejilerin uygulanması için yararlanacaklardır.” Şeklinde bir madde eklenmesini istiyor.
Türkiye şu anda İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nde gelişmiş ülkelerin bulunduğu EK-1’De konumlandırıldığı için finansal desteklerden yararlanmamakta.
PARİS’TEN TÜRKİYE’DE EYLEM AÇIKLAMASI
Dün de (10 Aralık 2015) 350.org, 350.org Küresel Yöneticisi Payal Parekh ve Greenpeace Uluslararası Direktörü Kumi Naidoo ile beraber Türkiye’den Ekoloji Kolektifi üyesi Cem Gündoğan’ın da konuşmacı olarak yer aldığı basın toplantısında 2016 Mayıs’ında aralarında Türkiye’nin de bulunduğu birçok ülkede fosil yakıtları yer altında tutmak ve yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçişi hızlandırmak için şiddetsiz eylemler yapılacağını açıkladı. Basının büyük ilgi gösterdiği toplantıda Kumi Naidoo ve Cem Gündoğan’ın açıklamaları dikkat çekti.
LİDERLER SAÐIR
Greenpeace Yöneticisi Kumi Naidoo “Liderlerin benzer bir duyma bozukluğundan mustarip olduğu, yurttaşların çağrılarını duymadığı bugünlerde, sivil itaatsizlik karar vericilerin oturmalarına düşünmelerini sağlıyor. Gelecek yıllardan itibaren, eylemliliklerimizi stratejik olarak planlayacağız. Sadece karbon emisyonlarına sebep olan fosil yakıt şirketlerini değil bu şirketlerin doğayı kirletmesinde sorumluluğu olan karar vericileri de hedef alacağız” şeklinde açıklamalarda bulunurken, Türkiye’den ise iklim adaletinin temsilcisi olarak Cem Gündoğan, uluslararası kamuoyu ile Türkiye’deki iklim adaleti konusundaki sorunlardan bahsetti.
Konuşmasına “İklim sorununun, toplumumuzda, ekonomimizde ve dünyamızda yapmamız gereken sistematik dönüşümden başka çözümü olamaz” diye başlayan Gündoğan “ Yetmişten fazla kömür santrali planı ile Türkiye, dünyada en çok kömür santrali yapmayı amaçlayan dördüncü ülke. Emisyonlarımızın yaklaşık yüzde 33’ünden de kömür sorumlu. Kömür sadece iklim değişikliğini tetiklemiyor, aynı zamanda yereldeki iklim adaleti mücadelelerinin de önüne engeller çıkarıyor. Kamu sağlığına zarar veriyor, kamu bütçesini sömürüyor ve geleceğimizi yüksek karbonlu ekonomiye bağımlı hale getiriyor” şeklinde açıklamalarına devam etti.
YORUMLAR