Subasar ormanları, kuş göçleri ve biyolojik çeşitliliğiyle tüm dünyanın ilgisini çeken İğneada'da asıl büyük endişe nükleer santraldan önce termik santral. Çünkü...
02 Haziran 2014
İğneada yalnız Türkiye 'de değil Avrupa 'da da çok önemli bir yere sahip. Milli park statüsüne sahip longoz (subasar) ormanları koruma altında. Yılın 8-10 ayı sular altında kalan bu ormanların birkaç kilometre yanına termik santral yapılmak isteniyor. İğneadalılar'ı 2 yıldır huzursuz eden kümür santralına karşı yoğun bir mücadele veriliyor.
İğneada'nın ismi, Türkiye'ye yapılması planlanan nükler santral projesiyle de anılıyor. İğneadalılar artık mücadelesine İğneada Demirköy Çevre Platformu olarak sürdürüyor. Platform üyelerine göre, termik santralın yapacağı çevresel yıkım nükleer santralın etkileniden daha fazla olacak. İğneada Türkiye'nin gözde turizm beldelerinden biri olmak yerine zehir solunan bir yere dönüşecek. Longoz ormanları yaz başında kuraklığın da etkisiyle suların en düşük olduğu dönemi yaşıyor. Ormanın içinde rahatlıkla dolaşılabiliyor. Bakım dahil hiç bir işlemin yapılmadığı bu eşsiz ormanlarda yaptığım gezi sırasında birbiriden farklı göçmen kuşları, kara ve su yılanlarını, endemik bitkileri gördüm. Karadeniz'e kesintisiz 35 kilometrelik en uzun sahiline sahip olan İğneada'da turizm ve balıkçılık da yapılıyor. Gelincik tarlasına termik santral İğneadalılar ve çevreciler İğneadaya yapılmak istenen termik santrala karşı mücadele veriyor. Termik santralın yapılmak istendiği yer Bulgaristan ile Türkiye'nin sadece bir dere (Rezve Deresi) ile ayrıldığı Beğendik Köyü. Şu deniz kıyısındaki kumlarında dahi gelincikten tarlalarının oluştuğu köyde, limanın 500 metre uzağındaki denize sıfır boş bir araziye yapılmak istenen termik santral için, ithal kömürü getirecek gemiler için ayrı bir limanın daha yapılması planlanıyor. İğneada'da geçmiş iki dönem
belediye
başkanlığı yapan Tahir Işık, termik santrala karşı bu mücadeleyi başlatan isimlerden biri. Avrupa'nın en büyük longozu İğneada'nın adının termik santralla birlikte anılmasından büyük bir rahatsızlık duyduğunu söyleyen Işık şunları söyledi: “Burayı dünyaya tanıtmamız gerekiyor. Halbuki Türkiye'ye tanıtamıyoruz. Longoz ormanları Avrupa'daki longozların en büyüğü. Burası yılın 8-10 ayı sular altında kalır. Ormana giremezsiniz. Bu ormanlar koruma altında. Yakmak için dahi odun alınmaz. Bu kadar önemli bir alan termik santral yapılarak yok edilmek isteniyor.” Nükleer santral söylentilerinin 20 yıldır devam ettiğini belirten Işık, şöyle devam etti: “Nükleerin adı var ama şimdilik kendisi yok. Termik bizim daha büyük sorun. Yeri belirlendi. 2 yıldır mücadele ediyoruz. İğneada'da kömür solumak istemiyoruz.
Sonuna kadar da mücadele devam edecek. Buranın adı ekoturizmle anılmalı, termikle değil. Longoz ormanlarını ancak bu şekilde koruyabiliriz.”
Bir turizm işletmecisi ve aynı zamanda İğneada Demirköy Çevre Platformu'ndan Emre Sağışman da İğneada gibi bir yerin Avrupa'da ola el üstünde tutulacağını belirtti: “Burası milli park ama. Doğru düzgün yapılan bir yatırım yok. Burası çok önemli bir kuş göç yolu var. Dünyanını her yerinde buraya gelip insanlar kuş gözlüyor, fotoğraf çekiyor. Burası termik santralle değil, doğal güzellikleri ile bilinmeli. İnsanlar buraya longozu görmeye geliyor. Platforma destek veren Çevre Hukuk Derneği'nden avukat Mukadder Usanmaz, bölgenin 'turizm bölgesi' olması için dosya hazırlandığı söyledi. Uslanmaz, şu anda idari anlamda termik santral konusunda işlem yapılamadığı için dava da açamadıklarını, sadece bilgi edinme başvuruları yaptıklarını ancak EPDK'daki proje dosyalarına göre termik santalın yerinin Beğendik Köyü olduğunu belirtti. Karşıda festival bizde endişe var İğneada'nın bulunduğu Istıranca Dağları'nın dünyada sayılı doğa alanlarından biri olduğunu belirten bölge sakini Göksal Çidem, subasar ormanlarının Amazon'dan sonraki çok önemli doğal varlık olduğunu anlattı. Çidem sık sık Beğendik'in komşusu Bulgaristan tarafındaki Rezova Köyü'ne de gidiyor. Rezova'daki Strandja Doğal Parkı'nı defalarca gezdiğini anlatan Çidem, “Girişteki talebalada kelebek tutmak, çiçek koparmak, ağaç kesmek, çadır kurmak, avlanmak, çöp atmak yasak' diye yazar. Kasabada 4 müze var. Biri de çocuklara yönelik doğa müzesi. Bir de güneş paneli tarlası var. Her yıl Bulgaristan tarafında ayrı bir köyde festival yapılıyor. Derenin bir tarafında festival var, diğer tarafında endişe. Kilometrelerce sahilimiz var ancak bir lavabomuz yok. İl sınırında 78 maden ocağı var. Şimdi çimento fabrikası açmak istiyorlar. Bir de altın madeni açmak istiyorlar. Tüm bunlar yetmezmiş gibi termik santral derdimiz var. Burayı güzellikleriyle yaşatmalıyız.”
YORUMLAR