Danıştay, Bakanlar Kurulu'nun enerji konusunda 2004'te aldığı çok kritik bir kararı iptal etti. EPDK'nın 2004'ten bu yana verdiği 'acele kamulaştırma' kararları hukuki dayanağını yitirmiş oldu. Avukatlara göre, Türkiye genelinde bu şekilde yapılan tüm 'acele kamulaştırma'lardan mağdur olan yüzlerce vatandaşlar haklarını geri alabilecek.
12 Mayıs 2014
Ordu'nun Fatsa ve Çamaş ilçelerinde susamuru ve kış nergisleriyle ünlü vadisi Bolaman'da, HES inşaatları başladı. 2009'da başlayan projeler için gerekli araziler Enerji Piyasası Danışma Kurulu (EPDK) tarafından 'acele' kamulaştırıldı. Ordu'daki ve Türkiye 'nin hemen her ilçesinde EPDK tarafından yapılan kamulaştırmanın bir çoğu aynı yöntemle yapılıyor. Kararların dayanağını ise Bakanlar Kurulu'nun 2004'te aldığı bir karar oluşturuyor. Bakanlar Kurulu, 14 Eylül 2004'te 'seferberlik' gibi zorunlu haller için alınan 'acele kamulaştırma' kararı yetkisini EPDK'ya devretmişti. Ve o tarihten sonra EPDK kamulaştırma işlemlerini bu karara dayandırarak uyguladı. Bolaman Vadisi'nde yapılan Atilla 1 ve Atilla 2 HES'ler için 2011'de alınan 'acele kamulaştırma' kararına bölge halkı dava açtı. Davada, hem EPDK'nın 2011 tarihli acele kamulaştırma kararının, hem de Bakanlar Kurulu'nun 2004'deki yetkilerini EPDK'ya devrettiğini bildiren karanın iptali istendi. Danıştay 6. Dairesi, 11 Şubat 2013'te açılan davayı 25 Aralık 2013'te karara bağladı. Davayla ilgili önce Danıştay Tetkik Hakimi Mehmet Sıtkı Çelik görüşlerini açıkladı. Hakim Çelik, bu şekilde genel nitelikte bir karar alınmasının mümkün olmadığını, bunun hukuka uygunluğunun bulunmadığını söyleyerek, Bakanlar Kurulu kararı ve buna dayanılarak tesis edilen işlemlerin iptal edilmesi gerektiğini belirtti. 'Hukuka uygunluk yok' Danıştay'ın kararında 'acele kamulaştırma' karanının 'milli müdafaa' gibi özel durumlar için uygulandığı, karar alınırken acelelik durumunun somut olarak ortaya konulması gerektiği anlatıldı. Bakanlar Kurulu'nun karanının iptal edildiği kararda, "Acelelik halinin somut olarak belirlenmediği, genel çerçevesinin çizilmediği, Bakanlar Kurulu'na tanınan yetkinin başka makamlarca kullanılmasına olanak sağladığı, mülkiyet hakkının kullanılması konusunda belirsizlik yaratıldığı, mülkiyet hakkı ile sınırlandırılması arasındaki dengenin neden gösterilmeyerek bozulduğu" açıkca anlatıldı. Bir Başkan ve 4 üyenin oy birliği ile aldığı kararda bu şekilde genel hükümde bir karar alınarak acele kamulaştırma yapılmasının hukuki olarak mümkün olmayacağı belirtilerek, Bakanlar Kurulu'nun aldığı kararın hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle iptal edildi. Her ilde 30-40 acele kamulaştırma var! Davanın avukatı Alp Tekin Ocak, bu kararın EPDK tarafından yapılan tüm kamulaştırma işlemlerini bağladığını savunarak şunları dedi: "EPDK'nın tüm işlemlerinde 'acele kamulaştırma' uygulanır diyor. Bakanlar Kurulu 2004'te aldığı kararla yetkisini devretti ve o tarihten sonra tekrar tekrar aynı kararı almıyor. Danıştay'ın iptal kararı Bakanlar Kurulu'nun 2004 aldığı kararların yok sayılması anlamına geliyor. Böylece Bakanlar Kurulu'nun genel düzenleyici kararı iptal edilmiş oldu. Artık EPDK hiç bir kamulaştırma işleminde acele kamulaştırma hükmünü uygulayamaz." Avukat Ocak, EPDK tarafından acele kamulaştırma yapılan her ilde en az 30 proje olduğunu belirterek, 2004'ten sonra yapılan tüm işlemlerin hukuki olarak dayanağının kalmadığını söyledi. Çevre konusunda açtığı davalarla bilinen Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüsü avukat Arif Ali Cangı da, kararın bağlayıcı olduğunu belirterek şöyle konuştu: "EPDK'ya Bakanlar Kurulu tarafından verilen yetki ile ilgili alınan tüm kararlar iptal edilebilir. Tüm işlemler hukuktan yoksun kalmıştır. Eğer daha önce acele kamulaştırmaya dair bir iptal davası açıldıysa işlemin iptal edilmesi gerekir. Esasa girilmez bile. Dava açılmadıysa da ilgililer işlemin hukuksal dayanağı olmadığı için idareye başvurabilirler. Ancak bu ülkede sonuç alınıp alınmayacağı ise ayrı bir tartışma konusu. Mağdur olan yurttaşlar EPDK'ya başvurarak kamulaştırma işleminin iptal edilmesini isteyebilir. İptal edilmezse bu kez buna karşı dava açılabilir. Bu kez mahkeme dolaylı olarak işlemi iptal edebilir." Bolaman'ın güzellikleri tescilli Avurpa Kırmızı Listesi'nde yer alan susamurları (lutra lutra) için Bolaman Vadisi doğal bir yaşam alanı. Vadide tavuk çiçeği olarak bilinen sternbergia fischeriana da (kış nergisi) endemik türler arasında. Akdeniz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu 'da yetişen kış nergisi, Türkiye'deki Soğanlı Bitkiler Yönetmeliği ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası CITES Sözleşmesi (Nesli Tehlikede Bulunan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme) kapsamında koruma ve kontrol altında.Bolaman Vadisi'ndeki Bolaman Deresi üzerine yapılmak istenen Atilla 1 ve Atilla 2 adlı HES'ler için alınan 'ÇED Gerekli Değildir' kararına karşı da bölge sakinleri tarafından dava açılmış, Ordu İdare Mahkemesi, 50'den fazla kişinin açtığı davayı inceleyerek 26 Nisan 2011'de projeyi durdurmuştu. Ordu Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü de, Türkiye 'de ilk olan bir karara imza atmış, dere yataklarını hafriyatla dolduran şirkete para cezası vermek yerine, inşaatı mühürlemişti. Radikal, idarenin ilk kez aldığı bu kararı ve mahkeme kararını 21 Mayıs 2011'de ve 18 Nisan 2013'te haberleştirmişti. HES inşaatlarının faaliyetleri şu anda durmuş durumda. Ancak acele kamulaştırma işlemleri yapıldı. Faaliyetler durduğu için mülkiyetlerin değerleri ise halen belirlenemedi.
YORUMLAR