Kuzey Kutbu'ndaki petrol aramalarını protesto etmek için eylem yaptığı sırada Rusya cezaevinde 2 ay tutuklu kalan Greenpeace gönüllüsü Gizem Akhan, "Amacımız dikkat çekmekti. Bedel ödedik ama oldukça dikkat çektik" dedi.
03 Ocak 2014
Yaklaşık 7 yıldır Greenpeace’te gönüllü aktivist Gizem Akhan, Rusya’daki cezaevinde 2 ay kaldıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Af Yasası’nın ardından
Türkiye
’ye dönen Akhan, yılbaşını Türkiye’de geçirdi. Akhan, önceki gün bir grup gazeteciyle Greenpeace Türkiye’nin Taksim’deki ofisinde bir araya geldi. Rusya’da başından geçenleri detaylarıyla anlattı.
Akhan’ın morali oldukça iyi görünüyordu. Rus hapishanelerinde kâbus gibi günler geçirmesine rağmen Türkiye’de, ailesinin yanında ve yeniden Greenpeace ofisinde olmaktan dolayı mutluydu.
Fiyortlar, balinalar...
Kuzey Kutbu yolculuğu öncesinde bu kadar büyük bir olayla karşılaşmayı beklemediğini söyleyen Akhan şunları anlattı:
“Gastronomi okuyorum. Staj için Greenpeace’in gemisine başvurdum. Kabul edildiğinde çok mutlu oldum. Fiyordlardan geçtik, balinalar gördük, her şey harikaydı. Çok inanarak eylemlere katıldık. Çünkü petrol çıkarma kadar aramalar da çevreye zarar veriyor. Bu korkunç duruma dur demek için oradaydık.”
Eylem sırasında Rus
güvenlik
görevlilerinin çok şiddetli bir tepki verdiğini anlatan Akhan, şöyle devam etti: “Gemiden botlara binerek platforma gitmek istedik. Pankart açacaktık. Geçen yıl da yapılmıştı bu eylem. Sahil güvenlik havaya, denize ve botlara ateş etti. 18 el ateş edildi. Botlarımızı kestiler. Gemiye döndük, yine uyarı ateşi açtılar. Sonrasında günlük işlerimize geri döndük. Ertesi gün gemiye helikopter indi...
“
Akşam
saatlerinde helikopter gemiye indi. Sesi duydum ama sadece bizi gözetliyor sanıyordum. Maskeli özel timler uzun namlulu silahlarla gemiye girdiler. Gemideki herkesi yemek yediğimiz alanda topladılar. Sabaha kadar bekledik. Geminin her yeri arandı. Yattığımız yerler darmadağın edilmişti. Tüm iletişimimiz kesildi. Tüm bilgisayar, telefon ve diğer cihazlara el konuldu. Hala geri alamadık. Geminin kontrolüne el koydular. Motorlar kapatıldı. Gemiyi çektiler. Karaya 5 günde vardık.”
24 saat diye çıktı...
Karaya çıktıktan sonra konsolosluk görevlilerinin geldiğini belirten Akhan, sonrasını şöyle anlattı: “İletişim sorunumuz vardı, bilgi verilmedi. Ne olacağını bilmiyorduk. Birkaç güne çıkarız diye bekliyorduk. Konsolosluk görevlileri gemiyi boşalttıktan sonra 24 saat sonra geri döneceksiniz dediler. Çıkış o çıkış oldu...”
“Sonra sorgular başladı” diyen Akhan, savcının kendisine söylediği o ilginç diyaloğu da şöyle anlattı: “Avukat gelmeden belge imzalatmaya çalıştılar. Avukat isteyince savcılar, “Siz Türkiye’de her işinizi avukatla mı hallediyorsunuz” dediler. Korsanlıkla ve holiganlıkla suçlanıyorduk. Suçlamaları okuyunca güldüm. İlk gün sonunda mahkemeye çıktık. Sonra da cezaevine götürüldük. İlk 4-5 gün kimseyle konuşamadık. Suçlamaların karşılığı 15 yıl
hapis
cezasını öğrendik. Yıllarca o cezaevinde kalacağımı düşündüm. Kimsenin haberi olmadığını düşündüm. Kimseyle de iletişim kuramadım.”
Hapishane koşullarının çok kötü olduğunu anlatan Akhan, görevlilerin kendisine kötü muamele yapmadığı belirterek şunları dedi:
“Göz korkutmak istediler. Bence süreç bu yüzden uzadı. Korsanlıkla suçlanmamız akıl almaz bir şeydi. Bir güç gösterisiydi. Ancak etkili olmadı. Şimdi daha güçlü mücadele edeceğim. Hatta insan hakları konusunda da mücadele edeceğim.”
Vejetaryen Gizem’e et
“Türk Konsolosluğu çok destek oldu. Çıktıktan sonra da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu aradı. Konsolosluğun aracılığı ile ekstra battaniye alabildim. Hollandalı arkadaşım bir kez ailesiyle konuşurken ben 4 kez konuşabildim. Greenpeace çok destek oldu. Vejeteryenim. İlk zamanlar et verdiler. İlk 3 gün bir şeyler yiyemedim ancak 3 günden sonra mecburen et suyu çorba içtim. Sonradan Greenpeace yiyecek gönderdi. Cezaevinde bu paketler çubuk krakerler bile kırılarak arama yapılıyordu. Ailem kendini kötü hissetmesin diye koşulların çok iyi olduğunu anlatıyordum. Ama değildi.”
İlk birkaç gün doğalgazla ilgili sorun olduğunu ve hapisanede çok üşüdüğünü anlatan Akhan, eylemlerinin asıl amacını şöyle anlattı:
“Bölgede doğalgazla ilgili sorun varmış. İlk birkaç gün çok üşüdük. Montlarla berelerle uyumaya çalıştık. Soğuktan donduk. 3 ayrı hapishanede kaldım. Taşınma süreçleri çok zordu. Saatlerce karanlıkta hücrelerde kaldım. Kutu gibi bir yerde 3 saatten fazla kaldık. Normal şartlarda en fazla 2 saat kalınması gerekiyormuş. Tuvaleti olmayan hücrelerde kaldık. İnsan hakları ihlal edildi. Bunun için de İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceğiz. Transferler sırasında hiç bir bilgi verilmedi.”
Buzdağları hayal olabilir
Akhan kararlı: “Mücadeleye devam edeceğim. Yine gemiye bineceğim. Haksızlıklara hayır diyeceğim. Ailem bana destek olmaya devam ediyor. Hatta onlar da aktivist oldular. Duramayız. Kuzey Kutbu çok uzak, belki insanlar anlam veremiyor. Ancak bu konu iklim değişikliği ile ilgili. Belki yakında buz dağları hayal olacak. İklim değişikliği tüm gezegeni etkileyecek. En büyük nedeni de fosil yakıt tüketimi. Petrol şirketleri erimeyi fırsat bilip daha fazla fosil tüketimi sağlıyor. Bu korkunç, ben buna nasıl karşı durmayayım. Bir bedel ödedik ancak oldukça dikkat çektik.”
YORUMLAR