Toprak Sergen, bir Ege kasabasına yerleşip, kendini doğaya adama hayalini gerçekleştirdi. Dalyan'a bağlı Eskiköy'e yerleşen oyuncu 'yeni hayatını' anlattı...
24 Ağustos 2013
Yıllardır ‘sesine’ aşina olduğumuz Toprak Sergen, şimdilerde kendini doğaya bıraktı. Muğla Dalyan’daki Eskiköy’e yerleşen Sergen, tam bir köy hayatı sürüyor. Koyunları, keçileriyle bahçede dolanıyor, civciv besliyor. Bir Anadolu klasiği olan eski Renault 12’si bile var. Yıllardır TEMA, Greenpeace kurumlarının sesi ve yüzü olan, adı gibi doğa, ‘toprak’ âşığı sanatçı, Eskiköy’e ‘Yeni Âdet’ adında bir yaşam kurdu. Teknolojiden kopmadı. Dijital dünyanın tüm olanaklarını kullanıyor. Seslendirmelerini ‘Yeni Âdet’te yapıyor. Burada 12 kişilik dört odalı butik bir işletmesi de var. Sergen’le yedi tavuk, dört horoz, üç kaz, yedi koyun, iki civciv, bir muhabbet kuşu ve bir kirpiden oluşan hayvanlarıyla ‘Yeni Âdet’i konuştuk.
Neden İstanbul’dan uzaklaşıp kendinizi doğaya verdiniz?
Daha önce de Antalya Kaş’a gittim. Kaş’ta dört yıl butik otel işlettim. ‘Güney ütopyası’ benim yaşadığım bir şey. Zamanında bunu gördüm ve yaşadım. Burasıda çok özel bir yer.
Nedir o özellikler?
Türkiye
’nin her yerini adım adım gezdim. Bence Türkiye’nin en güzel bölgesi burası. Bir kere UNESCO tarafından korunan bir yer. En önemlisi de havaalanına 20 dakika. İhtiyacım olduğunda mancınık sistemiyle fırlatılmış gibi İstanbul’da oluyorum.
Doğanın içinde yaşamak ve çalışmak nasıl bir duygu?
Baktığım yerden sadece doğanın kendisini görüyorum. Ağaçlar, dağlar, hayvanlar... Evler, arabalar, yollar, gürültü, trafik yok... İstanbul’da artık trafik kavramı bile yok. Çünkü arabalar duruyor. Seyir halindeki araçlar için trafik vardır. O yüzden burada olmaktan mutluyum. Ama benim yaptığım uygarlıktan tamamen kopmak değil.
Peki ya nedir?
Teknoloji ile bağlantım devam ediyor. Tamamen koparsanız beşinci vitesten birinci vitese geçmek gibi olur. Dişlileri kırarsınız.
Yaşadığınız yerde neler var?
Burası bir çiftlik gibi. Hayvanlarımız var burada. Kaz, tavuk, civcivler, koyunlar. Yeni bir de kirpimiz oldu. Doğadaki hayvanlar geliyor. Doğadan gelip bir arada yaşayabiliyorlarsa bu çok güzel. Doğanın nasıl bir şey olduğunu görmek müthiş bir şey.
Doğaya bu ilgi nereden geliyor?Bir kere adım Toprak. Adımın neden Toprak olduğuyla ilgili birkaç hikâye var. En önemlisi ise babam 1972 TÜBİTAK ödüllü eski bir ziraatçı. Doğayla linklerim var. Yaratıcı olabilmek için mutlaka doğanın temiz enerjisine ihtiyaç olduğuna inanıyorum. Bu insana mutluluk veriyor.
Seslendirme işinize devam ediyor musunuz?
Evet. Reklam seslendirmelerini buradan yapıyorum. Doğanın içinde o kadar çok enerji var ki. Keyfin yerinde oluyor ve mutlu oluyorsun.
İnsanlarla iletişim halinde misiniz?
Burada yaşayanlar artık benim dostlarım. Kaptan June benim buradaki sevgilim. (Gerçek adı June Haimoff olan 90 yaşındaki Kaptan June, Dalyan’da kendini yıllardır caretta caretta’ların korunmasına adadı.) Kapanmak iyi şey değil. Beyin sürekli açıkta kalmalı. Hiçbir zaman tek başıma durmuyorum. Çok kalabalığız.
Kimler var yanınızda?
Uluslararası
spor
eğitmenleri var. Bir fitness sistemi kurduk. Kardeşim, yeğenim de burada. Gelen gidenler oluyor. Biz 10 kişilik bir ekibiz. Soyutlanmış bir
hayat
değil. İlla yüz yüze görüşmemiz gerekiyorsa görüntülü konferans yapıyoruz. Ne olduğunu iyi anladıktan sonra çözüm üretmek kolay. Toplantı yapılıyorsa iş yapılmıyordur. İki saat konuşulacağına iş yapalım. Tarzım bu. Negatif anlamda fiziksel olarak uzak olmak sorun yaratmıyor.
İnsanlara kaçıp uzaklaşmayı tavsiye ediyor musunuz?
Türkiye aslında tarım ülkesiydi. Tarım denilen şeyi doğaya dönüp yapabilirsiniz. Teknolojiyi kullanarak da yine hayatını sürdürebilirsin. Belli kalıpların içine takılıp kalmaktan kurtulabilirsin. Ülkemizdeki en büyük sorun insanların aşırı ve yoğun çalıştırılması. Bir süre sonra insanlar patlıyor. Posası çıkmış şekilde duruyor. Emekli olmak istiyor. Aslında kendi istediğini yapabilir, yaratıcı olabilirsin.
Doğada yaşamın kazançları neler?
Kendinle çok fazla vakit geçirebiliyorsun. Daha çok
kitap
okuyabiliyorsun. İstanbul’da iki saat gidiyorsun iki saat geliyorsun. Günde dört saat yolda geçiyor. Burada günler geçmek bilmiyor, her yer 5-10 dakika. Burada bir günde yaptığımız, İstanbul’da üç güne denk geliyor. Ciddi bir zaman kazancı. Stresten uzaklaşmak çok önemli. İstanbul’da dakiksen daha çok problem. Ayrıca köyde bir köy yumurtası ye, kafan açılıyor. Yediğin balın tadı bile başka. İçine şeker, koruyucu konmamış ballar. Nar suları, portakal suları, üzümler... Her şey farklı. Şehre gelen ürünlerin hepsi bekliyor.
Çok fazla televizyonda göremiyoruz sizi...
Televizyon çıkmaktan hoşlanmıyorum. Özellikle de yandaş medyaya çıkmıyorum. Yeni bir medya düzeni olmadığı sürece aynı şeyler tekrar ediyor. BKM’nin çok izlenen filmlerinde oynadım. Yeni şeyler üretmek istiyorsak, sistem de biraz değişmeli.
Yeni Âdet’le ilgili tüm detaylar hersey.tv.tr adresinde yer alıyor.
YORUMLAR