Serkan Ocak

Loading

Travel Blog

Nükleer faturası 70 milyar Euro

Almanya'daki iktidar Hristiyan Demokrat Parti (CDU) ile ana muhalefetteki Yeşiller ve Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) enerji sorumlusu milletvekilleri, Türkiyeli gazetecilere enerji dönüşümünü anlattı.

21 Şubat 2013

Heinrich Böll Stiftung Türkiye ’nin düzenlediği organizasyon çerçevesinde Almanya Federal Cumhuriyeti Parlamentosu’nda siyasi partilerin milletvekilleri ile Türkiye gazeteciler ayrı ayrı buluştu. Çok geniş bir uzlaşma ile Almanya’daki enerji dönüşümü başlamış olsa da siyasiler arasında tartışma halen devam ediyor.

‘ALMANYA TARİHİNİN EN ZORLU YOLU’
Almanya Japonya’daki Fukuşima kazasının ardından nükleer santrallerini sekizini bir günde kapattı. Diğerlerinin tamamını ise 2022’ye kadar kapatacak. Bu karar siyasi partilerin yaklaşık yüzde 90 oy birliği ile alındı. Ancak mevcut iktidarın ortağı Angelika Merkel’in partisi Hristiyan Demokratlar temsilcisi milletvekili Joachim Pfeiffer, buna karşı olduğunu şu sözlerle açıkladı: “Enerji dönüşümü Almanya Federal tarihinin en zorlu görevi olacak. Yüksek masraflar ve yüksek teknoloji gerektiriyor. Sanayi ülkesi için son derece zor bir durum. Yurttaşlar bu dönüşümü istiyordu, hala istiyor. Hatta dönüşümün maliyetini karşılamaya da hazırlar. Ekonomi politikası sözcüsü olarak alman sanayinin rekabet gücünü korumayı önemsiyorum. Şu ana kadar yaptıklarımızla sanayi tehdit altına giriyor. Yeşiller gerçeği bilmelerine rağmen, bu masraf artışından endüstriyi sorumlu tutuyor. Onun için hakikaten dengeli bir yolda yürümek zorundayız. Bunu yaparken de Almanya’nın sanayisini tehdit altına sokmamalıyız. Enerji dönüşümü için 70 milyar euro harcandı. Önümüzdeki 20 yıl içinde 4-5 milyar Euro daha harcanacak. Bunu sorumsuzca buluyorum. Ekonomik bir zırvalık. Ben ‘hayır’ oyu kullandım. Ancak meclisin yüzde 90’ı ‘evet’ dedi. Artık tartışma bitti, demokrasi var. Çoğunluğun dediği olacak.”

Nükleer santralların tehlikesi konusunda, “Hayatta her zaman tehlike var. Kömür madenlerinde bugüne kadar binlerce insan öldü. Nükleer, enerji üretiminin en güvenilir yollarından biri. Ama çoğunluğun kararı böyle değildi. Dünyanın en güvenilir nükleer santrallarına sahip bir ülkeyiz. 30 milyar Euro’nun üzerinde para harcanarak tüm bu yatırımlar yapıldı. Bu para modernleşmeye harcanabilirdi” dedi.

HÜKÜMETİN PUSULASI YOK
Federal Parlamento Milletvekili ve Yeşiller Partisi İklim Politikaları Sözcüsü Dr. Hermann E. Ott ise, hükümeti, enerji dönüşümü kavramının içini boşaltmakla ve bu kavramı sömürmekle suçladı. Ott, sürekli enerji dönüşümünden söz eden hükümetin, aslında enerji dönüşümünü istemediğini ve yenilenebilir enerjilerin, enerji piyasasına dahil olmasını geciktirmeye çalıştığını ifade etti. Bunun nedenini de, ülkede halen çalışan nükleer santralların her birinin günde 1 milyon Euro kar etmesine bağladı.

Ott’a göre, 90’larda ortaya çıkan enerji dönüşümü kavramı aslında trafik dönüşümü, tarım dönüşümü gibi başka kavramlarla anlamlı olan bir sosyal ekonomik dönüşümün bir parçası. Enerji dönüşümüne dair hükümetin elinde bir pusulanın olmadığını dile getiren Ott, bu yüzden de hükümetin sanayi devlerinin karşısında çaresiz olduğunu belirterek, şunları dedi: “Ülkede 2 bin büyük sanayi şirketi var. Bunlar yenilenebilir enerji için tek kuruş ödemek zorunda değil. Ama tüketicilerin faturalarına yenilenebilir enerji vergisi yansıyor. Yani büyük müşterilerin para ödememesi için bu paralar küçük müşterilerden alınıyor.” Ott, kilovat başına ortalama Almanya’daki vatandaşların 26 Euro cent ödediğini, bunun da 5.2 centinin enerji dönüşümü için vergi olduğunu belirtti.

SPD Meclis Grubu’nda uzman Heidemaria Apel-Schmelter de hükümetin, plansız bir biçimde enerji dönüşüm politikalarını uyguladığını ve işleri yavaşlattığını söyledi. Bu yüzden bir sonucun elde edilemediğini dile getiren Apel-Schmelter, “Ekonomi ve çevre bakanları birlikte çalışması gerekirken, sanki birbirlerine karşılarmış gibi bir his edindik. Böyle olunca da dinamik adımlar atılmadı” diye konuştu.

  • Paylaş:
alternative title

YORUMLAR