DHKP/C'ye üye oldukları iddiasıyla yapılan operasyon karşısında dün hakim karşısına çıkan 10 avukattandan 9'u tutuklandı.
21 Ocak 2013
Hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulan ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan avukat Efkan Bolaç’la mahkemenin ardından bir araya geldik. Bolaç 3 günlük gözaltı süresince yaşadıklarını ve neden tutuklanmadığını Radikal’e şöyle anlattı:
CEZAEVİ MEKTUPLARINI ALDILAR
“ Sabah 6.30’ta Taylan beni aradı. Ben baroyu aradım. Beni gözetmen olarak atayın dedim. Bana adliyeye gel, görevlendirme yazarız dediler. Evden aşağıya indim. Gözaltı yaptılar. Saat 7.30 civarında aldılar. Savcıyı bekliyorlarmış. Tam 16 sivil polis vardı. Hemen telefonumu alıp kapattılar. Alamazsınız dedim. Gizlilik kararı olduğunu söylediler. Saat 12’ye kadar savcıyı bekledik. Önce büromu aradılar. Arama kararını okudular, tüm dosyalara kitaplara baktılar. Aramalar çok özensiz yaptılar. Dosyalarımın tamamını hallaç pamuğuna çevirdiler. Boş CD’leri bile aldılar. Cezaevinden ‘görüldü’ damgalı mektupları, hardiskleri aldılar. Arama yaklaşık 4 saat sürdü.”
BELGELER 1996 TARİHLİ
Sonra evinde de arama yapıldığını anlatan Bolaç, emniyete götürüldüğünü ve sonrasını şöyle aktardı: “Emniyette 2 gün boyunca su ve şeker vermediler. Toz şeker vermeye çalıştılar. Avukat arkadaşlarımızın getirdiğini vermediler. Kendi paramızla 2. günün sonunda aldırdık. İfade alamıyorlar ancak sohbet etmeye çalıştılar. Adliye’deki nezarethanede betonun üzerinde yatırdılar. Avukatların hiç birine kelepçe takmadılar. Bize yapılan mesleki faaliyetimize yönelik bir bir saldırıydı. Bu nedenle savcılığın sorularına tek bir cevap verdik. Tek tek soru sormasını istemedim. Dosyada gizlilik kararı var diye kopya alamıyoruz. 10 dakika dosyaya bakabildim. 1996-1997 tarihli belgeler var. Kimin yazdığı belli değil. Benim adıma nasıl biri olduğumu yazmış. Örgütle bağı olup olmadığı konusunda bir bilgi yok. Benim hakkımda görüşler var. Sadece bu.”
ZAMAN AŞIMINDAN TUTUKLANMADIM
Bolaç, “Polisin fezlekesine göre örgüt talimatlarına göre zaman zaman hareket ediyormuşum. Ama örgüt belgesi olduğu iddia edilen Belçika ve Hollanda belgelerinde örgüt üyesi olduğum belirtilmiyor. Garip bir ikilem var” diyerek şöyle devam etti: “Bu belgeler suç unsuru olsa bile zaman aşımına uğruyor. Kanuna göre suç işlenmişse 10 yıl boyunca bir bir dava açılmamışsa zaman aşımına uğruyor. Mahkemede bunu anlattım. Muhtemelen ben bu nedenle serbest kaldım. Benim hakkımdaki belgede 17 Ekim 1996 yazıyor. Yeni bir tarih olsa kesinlikle tutuklanırdım. Arkadaşlarımdan çok da bir farkım yok. Aynı belgelere tutuklandılar. Kirli bohçaları bir yerde tutup zamanı geldiğinde önüne koymak doğru değil Hukuken kullanılması hiç doğru değil. Mahkemede, savcı da bunun zaman aşımına uğrayacağını bilmek zorunda. Bu belgelerle ilgili 90 kişiye dava açılmış. Beraat edenler, takipsiz kararı verilenler var. Bu belgeleri yeniden kullanmak bir tehdittir. Ya da tehdit olarak gördüklerini yok etmeye yöneliktir. ÇHD bir tehditti. İmdat polis, insan hakları ile ilgili yaptıkları galiba birilerini rahatsız etti.”
Emniyette kendisine ‘bakın gördünüz mü, işkence yok, kötü muamele yok, her yerde kamera var, ortam şeffaf dediklerini anlatan Bolaç, “Emniyette şefleri avukat görüşmesine söyledi. En son Taylan’la bir televizyon programına katılmıştım. Hepsi izlemiş. Bana bunları anlattılar” dedi.
ÇHD'Lİ AVUKATLAR TUTUKLANDI HABERİ İÇİN TIKLAYINIZ...
YORUMLAR