Hrant Dink, katledilişinin 6. yılında yine Agos'un önünde anıldı. Cinayetin etrafındaki sis perdesine karşı 'Buradayız Ahparig' sloganıyla yapılan anma, 'Hep burada olacağız' mesajıyla sona erdi.
20 Ocak 2013
Hrant Dink’in katledilişinin üzerinden tam 6 yıl geçti. Dava bitti. Cezalar verildi. Ancak herkesin aklında ve dilinde tek bir cümle vardı. ‘Biz bitti demeden bu dava bitmez’. Tıpkı dün, Hrant Dink’in 6 yıl önce vurulduğu yerde duran dev pankarttaki gibi.
Dink’in katledilişinin 6. yılı etkinlikleri için
Türkiye
’ye gelen Noam Chomsky, Agos gazetesinin balkonundan, Dink’in arkadaşlarına seslendi. Kalabalığın çok anlamlı olduğunu belirten Chomsky, “Onun izinden gitmeye söz verdiğimizde, onu anlayabileceğiz” dedi.
Yağmura rağmen binlerce kişi Agos gazetesinin bulunduğu caddeyi doldurdu. Ermenice şarkılar eşliğinde başlayan anma sırasında taşınan siyah dövizlerde ‘Geleneği terk et, katilleri teslim et’, ‘Buradayız ahparig’, ‘Katilleri koruyan cinayete ortaktır’ yazıyordu. ‘Hepimiz Ermeniyiz, Hepimiz Hrant’ız’ sloganı ise Türkçe ve Ermenice atıldı. Dink’in vurulduğu yerde yine karanfiller bırakılmış ve mumlar yakılmıştı. Anma etkinliği konuşmalarla sürdü. Chomsky’nin ardından Rakel Dink de bir konuşma yaptı. İşte Rakel’in sözleri...
“Sizinle dertleşmek istiyorum. İyilik eden bir kişi bile yok; herkes
suç
işliyor, herkes, her devlet suç işlemeye devam ediyor. Suç ve günah altın olsa, kimse alıp takmaz. Kazanç, büyüklük, üstünlük derken kimleri yok ediyorlar, nelerden mahrum kalıyorlar... Farkında olmadan veya farkında olarak yok etmek... Var olman, benim, bizim yokluğumuz üzerine kurulmuşsa, bu senin büyüklüğünün veya üstünlüğünün ispatı değil, hiçliğinin ispatıdır. Ey, Tanrı benzerliğinde yaratılmış insanoğlu; güç ve yetki sahibi olacağım derken insanlığından da olma! Çalmaya, gasp etmeye ve öldürmeye gelenle hiçbir ortak paydamız, paydaşlığımız olmasın, sevgili kardeşler. Sevgili dostlar; canımın içini, sevgilimi, ‘çutag’ımı (keman) öldürtmek, düşünme ve algı yoksunluğunun ispatı değil mi? Onursuzluk, mahcubiyet ve utanç değil mi? Tahammülsüzlüğün ispatı değil mi? Yoksa hâlâ ‘Bunlar da ne demek’ mi diyorlar? ‘Evet, öyle diyorlar’ diye düşünüp ümitsizliğe düştüğüm
zaman
, İsa kulağıma fısıldar: ‘Ben kabirde kalsaydım, haklı olurdun meyus durmaya. Fakat kabirde kalmadım; kalmadığım gibi, bütün gerçekler de gün gibi, güneş gibi ortaya çıkacak.’ Kalk, meyus olma! Evet, meyus olmayacağız. Umutla, imanla, şevkle buradayız, birlikteyiz. Sağımızdakine, solumuzdakine rahatsızlık vermeden, ötekileştirmeden buradayız. Yataklarında sevdiklerinin elini tutarak ölme fırsatı ellerinden alınanların anısına buradayız. Acımızla, onurumuzla buradayız. Doğruluk ve
adalet
için buradayız. Birbirimize hikâyelerimizi anlatmak ve anlamak için de burayız. Hep burada olacağız, birlikte olacağız.”
YORUMLAR