Resulayn'da çatışmaların 6. günü... Suriye jetlerinin bombaları sınırın 200 metre dışına düştü... Ceylanpınar adeta savaş platosu oldu...
13 Kasım 2012
Ceylanpınar’ın yanı başında 6 gün önce başlayan çatışmalarda dün en acı günlerden biri yaşandı. Bir Suriye jeti tam 3 kez Resulayn’ı bombaladı. Helikopterler sabahtan akşama kadar ilçenin üzerinde dolaştı. Bombardımanın ardından
Türkiye
’ye getirilen 20’yi aşkın yaralıdan 7’si öldü. Biri asker 4 Türkiye vatandaşı da hafif yaralandı. Ceylanpınar’da evlerin ve işyerlerinin camları bombaların etkisiyle kırıldı. Belediye Başkanı İsmail Arslan, “Devlete soruyorum, kalalım mı gidelim mi” dedi.
Sabah erken saatlerde çatışma sesiyle uyandık. Bir helikopterin silahlarından çıkan ses sınıra yönelmemize neden oldu. Sonra bir jetin gürültüsü duyuldu ve ardından da caddedeki tüm camları döken bir bomba sesi... Suriye jetinin ilk bombası, Türkiye sınırına 200 metre kadar uzağa düştü. Siyah dumanlar tüm gökyüzünü kapattı ve insanlar Türkiye tarafına akın etti.
Suriye jeti, Özgür Suriye Ordusu’nun konuşlandığı bir evi vurmuştu. Ancak sivillerin kaldığı 3 ev de yerle bir oldu. Yaralılar tek tek Türkiye’ye getirilmeye başlandı. Muhalif askerler, kadınlar, çocuklar... Ambulanslar birbiri ardına Ceylanpınar Hastanesi’ne koşuyordu. Ambulansların birinden önce kanlı gömleği ile Hüseyin Sadik indi. Ardından 10 yaşındaki kardeşi Bessam sedyede indirildi. Kanlar içinde, gözleri açık ancak şuuru yerinde değildi. Bir sonraki ambulansta ise Bessam’ın kanlar içindeki annesi Unnasır vardı.
Hastane bahçesinde gözleri yaşlı bekleyen Kaniver Meledirviş, bombalanan sokaktaki evinde kahvaltı için bekliyormuş. Yeğenleri, yengesi yaralanmış. Yengesinin hayatını keybettiğini bizim yanımızda öğrendi.
‘Muhalif üssü vuruldu’
Kaniver, “Muhaliflerin merkez olarak kullandığı ev hemen karşımızdaydı. Orayı vurdu. 3 ev de yıkıldı. Dayım ve yengemler kalıyordu birinde. Dayım kahvaltılık almak için çıkmıştı. Yengem ve çocuğu yaralandı. Yengem ölmüş...” Bombardımanı Türkiye tarafından gören Lezgin Berat ise, “Bombayı attı. Türkiye tarafına geçti. Döndü gitti” diyordu. Abdurrahman Güner de jetin Türkiye sınırını geçtiğini söyledi. 14.30’da jet bir kez daha geldi ve göğü delen bir sesle yine füze attı. Yine siyah dumanlar, panik ve kaçışma... Bombalar düştükçe, insanlar Türkiye’ye kaçmaya devam etti. Meraklı yüzlerce Ceylanpınarlı ise olan biteni izliyordu. Polis sınır hattından uzaklaşmaya ikna edemediği kalabalığın üzerine tazyikli su sıktı.
Hava sahası ihlal edilmedi ama Suriye’ye nota verildi
Sınırdaki bombardıman hareketliliğinin ardından tüm gözler Ankara ’ya çevrildi. Türkiye, savaş uçağının Akdeniz’de düşmesinin ardından askeri angajman kurallarının değiştiği açıklanmış ve “Suriye’den Türkiye sınırına güvenlik riski oluşturacak şekilde yaklaşan her askeri unsur bir tehdit olarak değerlendirilecek, askeri hedef olarak muamele görecektir” denilmişti. Ancak dün yaşananlar Ankara tarafından ‘ihlal’ olarak değerlendirilmedi. Bu nedenle Suriye’ye herhangi bir karşılık verilmedi. Dışişleri yetkilileri, “Bize doğrudan gelmiş bir saldırı veya top mermisi yok. Seken bazı şarapnel parçası söz konusu” derken, Ankara, yaşananlar üzerine Suriye İstanbul Başkonsolosluğu’na nota verdi. BM Güvenlik Konseyi ve NATO da bilgilendirildi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da Roma’da yaptığı açıklamada, “Suriye rejimine açık nota verdik. Hava sahamız ihlal edilmedi, edilseydi cevabını verirdik” diye konuştu.
‘Ceylanpınar adına soruyorum: Gidelim mi kalalım mı?’
Ceylanpınar Belediye Başkanı İsmail Arslan ilçede yaşananların ardından Radikal’e şu değerlendirmede bulundu: “Suriye uçakları ilk defa Türkiye sınırını aşıp bombalama yaptı. Bu angajman kurallarının ihlalidir. Savaş anlamına gelir. Böyle bir tehlike varsa söylesinler, vatandaşlar kendi başının çaresine baksın. Şu anda anons yapıyoruz dışarıya çıkmayın diye. Karşılıklı savaş uçaklarının bir savaşına dönecekse insanları tahliye etsinler. 47 bin kişi yaşıyor burada. Asıl arzu ettiğimiz savaşın olmaması, ancak durmayacaksa insanlar kendiliğinden yollara düşecek. Nasıl tahliye olacağını devlet bilir. Ne olacak diye soruyorum: Kalalım mı gidelim mi? Halk adına ben de devlete bunu soruyorum. Gelenlerle ilgili sayım yapmaya çalışıyoruz ancak yapamıyoruz. Sürekli bombalanıyoruz. Dışarı çıkamıyoruz, sürekli uçaklar geçiyor.”
YORUMLAR