Akçakale, 'savaş' kurbanı olan beş canını uğurlarken, halkta korku hâkim. İlçede Arapça ağıtlara, "Savaş istemiyoruz" sözü karışıyor.
05 Ekim 2012
Suriye’den atılan topun bir evin önüne düşmesiyle ölen beş kişi toprağa verilirken Akçakale ilçesinde hem giden hayatların acısı hem de tezkereyle birlikte savaşın ihtimalinin korkusu yaşanıyor.
Günlerdir Suriye tarafından ateşlenen top mermilerinin isabet ettiği ve önceki gün de ‘korkulan’ın olduğu Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesi dün güne cenaze törenleriyle başladı. İlk olarak ölen beş kişiden 40 yaşındaki Gülşen Özer’in cenazesi ilçe merkezindeki mezarlığa defnedildi. Cenazede kadınlar ağıt yakarken erkekler tepkiliydi. Timuçin ailesinden anne Zeliha Timuçin ve üç kızı Zeynep, Ayşegül ve Fatoş ise Akçakale’nin girişindeki Bolatlar Köyü’nde defnedildi. Köyde taziye çadırı kuruldu. Erkekler taziyeleri kabul ederken kadınlar bir evin önünde oturmuş, ağıt yakıyordu.
Eşini ve üç çocuğunu kaybeden Ömer Timuçin ağlamaklı bir halde konuştu: “Ben sanayide çalışıyorum. Olaydan önce evdeydim. İlk bombalar evin ön tarafına düştükten sonra, çocuklara ‘Evden dışarı çıkmayın’ dedim. Ben işe gittim. 5 dakika sonra bomba sesini duydum. Sanki içime doğdu, koşarak eve gittim.”
Baba Ömer Timuçin bundan sonraki kısmı anlatamasa da, yaşanan manzarayı tüm
Türkiye
görmüştü. Timuçin ailesinin evinin önünde anne ve çocuklarının parçalanmış bedenleri yatıyordu.
Kadınlarsa taziye yerinin karşısında bir evin önünde ‘Arapça’ ağıt yakıyor, “İçimiz yanıyor” diye bağırıyordu. Sora Tacer, üzüntüden yüzünü yırtmış, kanıyor. Gözyaşlarını sildiği bir ara şunları haykırdı: “Bizim acımız çok büyük, Korkudan Akçakale’den kaçtık. Bir gün birinin öleceğini biliyorduk, bizi buldu…”
Halima Akdağ ise acısının büyük olduğunu söylerken savaşa da karşıydı: “
Gece
yatamıyoruz. Çocukları okula gönderemiyoruz. Korkuyoruz. Savaşalım diyorlar, savaş olursa
bugün
kardeşlerimiz öldü, yarın biz ölürüz. Savaş istemiyoruz.”
Emine Tacer de savaş istemiyordu: “Zaten korkuyorduk, korkumuz iyice arttı. Biz Akçakale’de yaşıyorduk, beş çocuğumla birlikte köye kaçtık. Gidecek yerleri olmayanlar ilçede kaldı. Devlet artık bizim durumuza bir çözüm bulsun.”
Akçakale’nin sınırla bitişik evlerinde kimse kalmamıştı. Ancak ilçe merkezi
sabah
saatlerinde cenaze ve taziye sonrasında normal yaşantısına döndü.
Bakan Çelik’e tepki
Çalışma Bakanı Faruk Çelik, Bolatlar Köyü’ne taziye ziyaretinde bulundu. Taziye çıkışında Bakan Çelik, ölen kız kardeşlerin ağabeyinden beklemediği bir tepkiyle karşılaştı. İbrahim Timuçin, Çelik’e, “Devlet annemin, kardeşlerimin hesabını versin” dedi. Çelik’in ardından Radikal’e konuşan Timuçin, “Günlerdir bomba yağıyor. Neredeydiler?” diyerek sitemini tekrarladı. Bazı aile büyükleri Timuçin’e tepki gösterdi.
Çelik’in Hükümet Konağı’nı ziyareti sırasında da “Acımızı içimize gömdük, vekilleri de sandığa gömeceğiz” yazılı pankart açan iki işçiden İbrahim Daş, “Akçakale 15 gündür kaderine terk edilmiş. Sadece teselli veriyorlar. Neden tedbir almıyorlar? Biz provokatör değiliz” diyordu.
Genel tahliye yok
Radikal’in sorularını yanıtlayan Çelik ise bölgedeki tedbirlerle ilgili şunları söyledi: “Genel bir tahliye yok. 1. Bölge tahliye edilmiş. Ancak 2. Bölge diye belirtilen ve daha önce tahliye edilmeyen yere bomba düşmüş. Şimdi oralar da tahliye ediliyor.” Protestolardan Şanlıurfa Valisi Celalettin Güvenç de nasibini aldı.
Halk gün boyu Hükümet Konağı’nın önünde bekledi. Öğle saatlerinde “tezkerenin Meclis’ten geçtiği” kulaktan kulağa yayıldı. Esnaf İsmail Kubulan, “Öfkeyle kalkan zararla oturur, kesinlikle savaş istemiyoruz” derken Hüseyin Kubulan aksi görüşteydi: “Kendini savunacaksın, bak Türkiye dersini verdi. Bugün bomba atılıyor mu? 10 gün önce yapsaydı olmaz mıydı? Kimse Türkiye’yi denemesin.”
YORUMLAR