Dink davasında üç sanık arasında bile 'örgüt var' denseydi' kamu görevlilerine ve perde arkasındaki örgüte ulaşılabilirdi.
19 Ocak 2012
İSTANBUL- Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili mahkemenin ‘örgüt yok’ yönündeki kararı kamuoyunda büyük tepki yarattı. Oysa beş yıllık dava dosyasında sanıklar arasındaki ilişki ağı belgelere yansımıştı. Dink ailesi avukatları, ‘daha üst bir örgüte ulaşmaya çalışırken, sanıkların bile birbirinden bağımsız kabul edilmesinin’ cinayetin perde arkasına giden yolu kapattığını söylüyor. Öte yandan ‘örgüt var’ kararı çıksaydı, sanıkların aldığı ceza artacak, tahliye süreleri uzayacaktı.
Dink’in bir örgüt tarafından planlı biçimde öldürüldüğü iddiası iddianamede yer alıyordu. Dink’in öldürülmesinden önce 2002’de Trabzon Santa Maria Katolik Kilisesi rahibinin yaralanması, 2004’te Trabzon Havaalanı’na asılsız bomba ihbarı yapılması, 24 Ekim 2004’te de McDonald’sın bombalanması eylemleri sıralanarak, ‘eylemlerdeki devamlılığın’ ‘örgüt olmanın’ unsurları arasında olduğu belirtiliyordu. Savcılar, eylemlerin ideolojik amaçlar doğrultusunda, korku ve kaygı yaratmak için yapıldığını, kamu düzeninin ciddi biçimde bozulduğunu vurgulayıp, sanıkların terör örgütü suçlarıyla cezalandırılmasını istemişti. Dava dosyasındaki ifadeler, telefon tutanakları da Dink cinayetinin karmaşık yönünü ortaya koyuyordu. Cinayet kararı 2004’teki McDonald’s bombalanmasından sonra alınmıştı. Bu saldırıda Tuncel ve Hayal beraber hareket etmişti. Yasin Hayal Dink’i öldüreceğini söylerken, yalnız değildi. Cinayet silahı beraber bulunmuş, tetikçi seçilmiş, atış talimi yapılmış, sonra da tetikçiyi İstanbul’a uğurlamışlardı. Herşey bununla sınırlı değildi. Dink’in öldürülmeden önce davalarda hedef haline getirilmesi, cinayet planlarından muhbirleri sayesinde jandarma ve emniyetin haberdar olması, önlem alınmaması, ‘üst bir örgütün’ varlığına işaret ediyordu. Davayı takip edenler bu nedenle ‘büyük abilere’ ulaşılmasını talep ediyordu. Sadece üç sanık arasında bile ‘örgüt bağlantısı’ bulunması, davayı perde arkasındaki örgüte götürebilirdi. Dink ailesi avukatlarından Cem Halavurt, “Daha üst bir örgütü araştırırken, burada bir örgütün olmadığına dair karar verilmesi, bundan sonra yapacağımız tüm aşamalar açısından sıkıntı olacak. ‘Kamu görevlileri örgüte yardım etmişlerdir’ dedik, tek tek isimleri erdi. Bu dava ‘örgüt var’ diye sonuçlansaydı örgütü yönetenler gündeme gelecek, açığa çıkarılması için çalışılacaktı.”
DİNK KARARINI VEREN HAKİM: ÖRGÜT YOK DİYEMEM
Dink davasında ‘terör örgütü yok’ kararı veren hakim açıklamalarda bulundu: Bu cinayetin birkaç simitçinin işi gibi basite indirgenmesine karşıyız. Bizce de basit bir cinayet değil. Azmettiren birileri olması gerekir ama delillerler, bu kadar. Dink Ailesi’nin avukatı Fethiye Çetin’in “Bizimle dalga geçtiler” diye yorumladığı kararı veren İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanı Rüstem Eryılmaz Vatan Gazetesi'nden Öge Demirkan'a konuştu.
Çok tartışılan kararı veren hakimin çarpıcı açıklamaları şöyle:
‘MAHKEME DELİLE BAKAR’
"Mahkemeler, dosyaya girmiş delillere göre karar verirler. Kamuoyunda oluşan tepkileri izliyoruz. Zaten dosyadaki delilleri bildiğimizden verilecek karardan kimsenin memnun olmayacağını da tahmin ettik. Önemli bir gazetecinin öldürülmesi, öldürülen kişinin etnik kimliği yüzünden kamuoyunun yakından takip ettiği bir dava olduğunu biliyorduk. Herkes bu olayın arka planında kimler olduğunu merak ediyordu ve aydınlatılmasını istiyordu. Biz de bunu istiyoruz ama bizler eldeki deliller ile karar verebiliriz. Dava açıldıktan sonra mahkemenin baktığı konu delildir. Ancak kamuoyundaki hassasiyeti göz önünde bulundurarak tarafların taleplerini imkanlar ölçüsünde karşıladık. Araştırılması talep edilen her hususu araştırmaya çalıştık."
‘ARKA PLAN AYDINLATILAMADI’
"Bu davada, herkesin merak ettiği arka plan aydınlatılamadı. Ancak bu dosya kapandı anlamına gelmez. Çünkü belirlenemeyen failler ve görevi kötüye kullanmayla ilgili 2007 yılından beri savcılıkta açılan dosya var. Bu dosyalar daha tamamlanmadı. Hrant Dink davası bitti demek yanlış olur. Örneğin TİB’den binlerce kayıt geldi. Biz burada dava ile ilgili eldeki deliller çerçevesinde karar verdik. Çünkü davanın uzamasını istemedik. Dava açılalı 4.5 yıl oldu. Eğer TİB’den gelen kayıtları araştırmaya kalksak dava birkaç yıl daha uzayabilirdi. Davalar uzayınca da kamuoyundan baskı geliyor, baskı altındayız. Ayrıca davanın uzatılması için yapılanlar da var. Biz elimizden geldiğince davayı uzatmadan karar vermeye çalıştık. Ancak 4.5 yıl kimileri için uzundur, kimileri için de kısa."
"Davada örgüt suçlamasından beraat kararı verdik. Bu karar ‘örgüt yoktur’ anlamına gelmez. Bu örgüt faaliyetleri çerçevesinde yeterli delil olmadığı anlamına gelir. Yeni delil ortaya çıkarsa yeni soruşturma açılır. Biz hukuki olarak örgüt bağlantısını tespit edemedik. Bu cinayetin birkaç simitçinin işi gibi basite indirgenmesine karşıyız. Bizce de basit bir cinayet değil. Ama dosyadaki delillerler bu ve biz hakimler hukuk çerçevesinde karar vermek zorundayız. Ergenekon terör örgütünün işi olduğunu iddia edenler var. Basından takip ediyorum. Ancak burada da hukuki çerçevede değerlendirme yapmak gerekir. Bir örgütün hukuki varlığının ispatı için bu konuda açılan davanın karara bağlanması, Yargıtay’ın da onaylaması gerekir. Böylece hukuki olarak örgütün varlığı tespit edilmiş olur. Ergenekon ile ilgili böyle bir süreç tamamlanmadan nasıl ‘Ergenekon terör örgütünün işe denilebilir ki?"
"Terör örgütleri dediğimizde iki şekilde düşünmek gerekir. Silahlı terör örgütü ve çıkar amaçlı terör örgütü. İkinci türe örneğin mafyayı katabiliriz. Dink davasında mafyadan bahsedemeyiz. Terör örgütü olabilmesi için de bir eylem değil birkaç eylem yapmış olması gerekir. Örgütün varlığının ispatlanmış olması şart. Örneğin Trabzon’daki “Mc Donald’s” patlamasını da gerçekleştirdiler. Ama orada da örgüt yok. Yargıtay’dan da karar çıkmış ve örgüt varlığından bahsedilmiyor. Delil durumuna göre örgüt mevcut değil. Ama örgüt yoktur da diyemeyiz."
‘ŞAHSEN TATMİN OLMADIM’
"Bu cinayet Hayal’in kafasından çıkmış bir fikir değil. Azmettiren birilerinin olması gerekir. Şahsi fikrim bu. Ama bu durumun hukuki olarak varlığını kabul edebilmek için deliller olması gerekir. Belli isimler ortaya atıldı ama bu kişilerin cezalandırılmasına yetecek deliller yok. Beklenti fazla olduğu için bu karar kimseyi tatmin etmedi. “Kişisel olarak siz tatmin oldunuz mu?” diye sorarsanız, azmettiren birileri olması gerektiği için evet olmadım. Ama dosyadaki delillere göre en iyi karar bu. Olayın vahametinden dolayı herhangi bir indirimde bulunmadık, en üst seviyeden cezaları verdik. Örneğin McDonalds’ın bombalanması olayından Yasin Hayal, 3 yıl 4 ay hapis cezası aldı ve bu ceza Yargıtay tarafından onandı. Bu suçun cezası 3-5 yıl arasıdır. Biz aynı suçtan Erhan Tuncel’e en üst sınırdan ceza verdik. Mahkemenin takdiridir bu ve biz böyle takdir ettik. Az çok hukuktan anlayan insanlar, dosyada toplanan delillere göre bu kararın verileceğini görecek. Basının fazla beklentisi ve öldürülen kişinin kimliği böyle bir algı oluşmasına neden oldu."
"Müdahillerin üzerinde önemle durduğu bir konu var. “Devlet görevlilerinin ihmali yüzünden bu cinayet oldu. İhbar geldi ve devlet yetkilileri görevlerini yerine getirmedi. Bu kişiler de yargı önüne çıkarılmadı” diye tepkileri var. Bu konuda hâlâ yürüyen bir soruşturma var. Bu unutulmasın. Dosya kesinlikle kapanmadı, bu ilk karar. Yargıtaya götürüleceğine dair ifadeler var. Yargıtay inceler ve bozabilir. Veya şu husus araştırılsın diyebilir. Olayın üzerinden 5 yıl geçti. Mahkeme 4.5 yılda karar verdi. Ogün Samast ve Yasin Hayal için 2 gün sonra çıkar iddiaları yanlış. Çünkü cinayet yönünde karar verildi. Bu tehlike sadece şöyle ortaya çıkabilir, Yargıtay örgüt kararını onar, Hayal hakkındaki kararı bozarsa 5 yıllık sınırdan faydalanabilir. Ancak Yasin Hayal’in tutuklu kaldığı 5 yıl sadece Hrant Dink davasından değil. Başka suçlardan da dolayı tutuklu olduğu için bu davadan tutuklu kaldığı süre tahminimce 3 yıldır, daha 5 yılı bile dolmadı. Heyet olarak biz kararı açıkladık ve şu aşamadan sonra 5 yıllık süreçten faydalanamazlar."
8 Mart’a katılanlar örgüttü
Hrant Dink cinayetinin örgüt eylemi olmadığı yönünde karar veren yargı; Tunceli’de Dersim katliamını ve İbrahim Kaypakkaya’yı anan beş kişiyi ve İzmit’te darbecilerin astığı Necdet Adalı için etkinlik düzenleyen gençleri, Mersin’de duvara ‘Uyuşturucuya hayır’ diye yazan liselileri ‘terörist’ kabul etmiş, sanıkların çoğu tutuklanmıştı. Malatya’da ölüm orucunda ölen kızı Feride’nin resmini taşıyan anne Hatice Harman’a örgüt propagandası savıyla; toplu mezarların açılması ve öğrencilere ücretsiz ulaşım hakkı için açıklama yapan, 1 Mayıs’a ve 8 Mart’a katılan, kimi mezarları ziyaret eden altı gence de, silah bulunmadığı veya silahlı eylem atfedilmediği halde, hem yasadışı örgüt üyeliği hem de örgüt propagandası iddiasıyla 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Altı genç bir yıldır tutuklu bulunuyor.Ankara’da, Bahadır Söylemez ve Özgür Alkan isimli iki üniversiteli, 12 Eylül’de asılan üç işçinin adının geçtiği pankartı köprüye asınca Mayıs 2011’de tutuklandı. Delil ise üyesi olduğu derneğin su faturasıydı. Deliller arasında, “Terör örgütü lideri Deniz Gezmiş’i övücü mahiyette kitap”, kartpostal ve takvim, 1971’de toplatma kararı verilmiş Mahir Çayan’ın kitabı, ‘Karanlıkta Dans’ ve ‘Savaş ve Barış’ isimli film de yer alıyordu. {İSMAİL SAYMAZ/ İSTANBUL}
AKP ‘Yargıtay’ı işaret etti
Hrant Dink davasıyla ilgili kamuoyunda tepki toplayan mahkeme kararına karşılık iktidar partisi AKP ‘Yargıtay aşamasına’ dikkat çekti ve ‘süreç bitmemiştir’ mesajı verdi. “Kamuoyu vicdanı rahat değil” diyen Başbakan Tayyip Erdoğan, kararın temyiz süreci olan Yargıtay aşaması olacağına dikkat çekerek şunları söyledi: “Temyiz, bu karar noktasında çok daha farklı bir kararı verebilir. Şu anda temyize gidecek bir süreç olduğu için bunu da yorumlamamız doğru değil. Ama ben, her şey burada bitmediği için bu noktada temyiz sürecini izlemekte, takip etmekte fayda olduğuna inanıyorum. İnanıyorum ki adalet bu noktada yerini bulur.” Kanal D televizyonunda dün Mehmet Ali Birand’ın konuğu olan Erdoğan, cinayetin aydınlatılması konusunda ‘devletin içindeki sorumluları yeteri kadar incelemediği’ yönündeki değerlendirilmelerin hatırlatılması üzerine, yürütme olarak, yargıdan yapılması gerekenler konusunda kendilerine iletilenlerin yerine getirildiğini savundu. Adalet Bakanı Sadullah Ergin de, “Dava bitmiş değil, süreç devam ediyor” dedi.
Gül: Kamuoyu rahatsız
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise kararı şöyle değerlendirdi: “Kamuoyunun genel tepkisini görüyorum, rahatsızlıklar var. Temyize gidecek daha gördüğüm kadarıyla. Dolayısıyla kesin karar çıktıktan sonra bakmak lazım.”
Karara CHP ve BDP’den de tepki geldi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu twitter’da “Parasız eğitim isteyen öğrencileri örgüt üyesi yapanlar, Hrant Dink’i öldürenleri örgütsüz yargılıyorlar. Bu AKP’nin adaletidir” diye yazdı.
BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ise “‘Bu dava biz bitti demeden bitmeyecek’ diyoruz” dedi. {ANKARA/RADİKAL}
Mahkeme bir sanığın kararını unuttu!
Dink kararı büyük tartışma yaratırken, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin önceki günkü kararında bir skandala da imza attığı ortaya çıktı. 19 sanığın yargılandığı davada verilen kararda tutuksuz sanıklardan jandarma muhbiri olan Coşkun İğci hakkında hüküm kurulmadığı ortaya çıktı. Davanın 19 Eylül’deki duruşmasında İğci’nin beraat istenmişti.
YORUMLAR