Roman açılımında 'Parasız Eğitim' pankartı açan gençlerin savcının beraat talebine karşın tutukluluklarının sürmesi Deniz Gezmiş anmasına gitmek, Lenin halısı bulundurmak gibi suçlamalarla karşı karşıya kalanları da hatırlattı
26 Mayıs 2011
İSTANBUL - ‘Roman Açılımı’nda pankart açtıkları için 14 aydan beri tutuklu olan üniversite öğrencileri Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz’ın önceki gün yapılan duruşmada “Yasaksız sivil toplum örgütü ve derneklerin eylemlerine katılanlar, bu yüzden suçlanamazlar” diyen savcının ‘beraat’ talebine rağmen tutuklu kalması, dikkatleri yeniden uzun tutukluluk sürelerine çekti.
İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Hukuk Bilimleri Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ersan Şen, “Suç ne olursa olsun bu kadar tutuklu kalmasını gerektirmiyor. IMF Başkanı Kahn bile o kadar ağır suçlamaya rağmen 3 günde adli kontrol tedbiri alınarak serbest bırakıldı, tutuksuz yargılanacak. Asıl mesele budur. Kaldı ki böyle bir eylem elbette terör örgütünün varlığını ya da üyeliğini gerektirmez. Suçlama yapılabilir, araştırma yapılır. Ancak Türkiye’de yargı hızlı değil. Bir suçlamada bulunuluyor ve 3 yıl, 5 yıl tutuklu kalıyorsunuz. Bu uygulama Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine de aykırı” dedi. Şen, Silivri’de haftada 4 duruma yapılırken, ağır ceza mahkemelerinde yılda 2 duruşma yapılmasını da eleştirdi. Pankart açan Tüzer ve Yılmaz için ‘terör örgütüne üyelik’ suçlamasıyla 6-15 yıl hapis cezası isteniyor. (Serkan Ocak)
Tutukluyum, tutuklusun...
Adana, Mersin ve Hatay'da yasa dışı 'Marksist Leninist Komünist Parti'nin (MKLP) legal faaliyetlerini yürüttükleri iddiasıyla açılan, 53 demokratik eylem, etkinlik ve basın açıklamasının 'örgütsel suç' sayıldığı davada 17 kişiye 'örgüt üyeliği' gerekçesiyle altı yıl üçer ay hapis verildi. Suçlar şöyle: Başbakan Erdoğan'ı ve krizi protesto etmek, işçi kurultayına ve 1 Mayıs'a katılmak, Kahramanmaraş Katliamı'nı ve Hrant Dink cinayetini anmak, "Darbelere Karşı Demokrasi Mitingi"nde yer almak, "Susurluk'tan Ergenekon'a Kontgerilla Dağıtılsın" demek. 'Deliller' ise şunlardı: "Che Guvera isimli teröristin hayatını anlatan film", Kazım Koyuncu belgeseli, Lenin işlemeli duvar halısı, 'kuş gribi' bildirisi, altı düdük, beş salsa aleti, dört zilli tef... Dahası, ceza alanlar arasında, eski Adana İnsan Hakları Derneği (İHD) Şube Başkanı Ethem Açıkalın'ın da var. Daha önce bir kez DHKP/C'nin ve bir kez de üç farklı örgütün aynı anda propagandasını yaptığı savıyla cezaya çarptırılan ve bu yüzden İsviçre'ye sığınmak zorunda kalan Açıkalın hakkında istenen ceza 13 yıla çıkmış oldu.
İki yıl önce MKLP soruşturması çerçevesinde Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP), Emekçi Kadınlar Derneği (EKD), Sosyalist Gençlik Dernekleri (SGDF) ve Atılım gazetesinin bürosu 10 Mart 2009'da basıldı. Sekiz şüpheli bir süre tutuklu kaldı. 22 sanığa MKLP üyesi olmaktan dava açıldı. İddianamede, sanıkların yaptığı veye katıldığı; Mersin'de 25, Adana'da 19 ve Hatay'daki dokuz eylem, etkinlik ve açıklamalar 'örgütsel suç' sayıldı. Fakat eylemlerin tamamı izinli ve demokratikti. Ne polis müdahale etti, ne işlem yapıldı. Başsavcılığın 'suç' saydığı bu eylemler şöyle:
* Kadın Emeği Kollektifi'nin açıklamasına katılmak. Bu eylemde, İstanbul'da kendisine polis süsü veren üç kişinin bir kadını bardan saçlarından sürükleyerek kaçarılması protesto edilmişti. İddianamede, "Emniyet teşkilatı tahkir ediliyor" denildi.
* Ankara'da, krizi protesto yürüyüşe katılmak.
* 'Emekçiler Sokağa, Eyleme' başlıklı bildiriyi dağıtmak.
* 'İşçi Sağlığı, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kurultayı'na katılmak. Etkinlik için, "Sözde işçi kurultayı" deniyor.
* Yılmaz Güney'in fotoğrafı bulunan takvimleri satmak.
* Kahramanmaraş Katliamı'nın yıldönümündeki anma mitingine katılmak.
* Gazze saldırısını protesto etmek.
* "Emekçiler, Sokağa, Eyleme' başlıklı bildirileri yoldan geçen vatandaşlara dağıttıkları, ekonomik kriz nedeniyle mağduriyet yaşanan şahısların çalıştıkları iş yerlerini ziyaret ederek veya mahallelerde toplantı düzenleyerek mağdur olan şahısları veya ailelerini provoke ederek, iş yeri işgalleri veya benzeri kanunsuz eyleme teşvik etme..."
* "Susurluk'tan Ergenekon'a Ergenekon Dağıtılsın" adlı açıklamayı yapmak.
* Hrant Dink'in ölüm yıldönümündeki yürüyüşüne katılıp, "Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeniyiz" diye slogan atmak.
* Mersin'de, futbol turnuvası düzenlemek. İddianamede bu etkinlik için "Halı sahada sözde futbol maçı" deniyor.
* 1 Mayıs'a katılmak,
AKP
il binası önünde zamları protesto etmek.
* "Darbelere Karşı Demokrasi Mitingi"ne katılmak
* "Başbakanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan
'ın Mersin'e gelişini ve AKP'yi protesto ederek kitleleri tahrik etmek suretiyle bir çatışma ortamı yaratmak ve yapılacak mitingi protesto etmek..."
'Che Guvera isimli terörist!'
Aramalarda sadece bir kişide, kapaklı bir demir boru ve 280 gram barut bulundu. "Ele geçirilen" bazı deliller şöyle:
* 'Ezilenler Birleşsin' yazılı duvar takvimi
* 'Dondurmam Gaymak', 'Muro', 'Recep İvedik' ve 'Issız Adam' adlı film CD'leri
* Kürtçe ve Türkçe şarkı CD'leri, oyun havaları
* "Che Guvera isimli teröristin hayatını anlatan belgesel türü filmler"
* Kuş gribi konulu bildiri
* "BEKSAV
Sinema
Atölyesi' ibareli CD içerisinde; Kazım isimli sanatçının hayatını anlatan belgesel film"
* Komünist Manifesto
* Altı düdük, beş salsa aleti, dört zilli tef,
* Lenin işlemeli duvar halısı
* "Deniz Gezmiş isimli teröristin anısına hazırlanan, hayatı ve örgütlü mücadelesini anlatan görüntüler"
Davanın son duruşması 5 Mayıs'ta görüldü. Heyet, 22 sanıktan 17'si için 'örgüt üyeliği' iddiasıyla altışar yıl üçer ay hapis cezası verdi. Aynı yedi sanık da 'örgüt propagandası' iddiasıyla 10'ar hapse çarptırıldı. Karara itiraz edildi.
Ceza aldığı beşinci örgütü oldu
MLKP üyesi olduğu iddiasıyla hapis cezası verilen sanıklardan biri de, eski Adana İHD Başkanı Ethem Açıkalın oldu. Açıkalın'a atfedilen suç, ESP üyeleri ile yaptığı bir yürüyüşe katılmak ve kimi ESP'lilerin İHD'de toplantı yapması... Ancak Açıkalın, yürüyüşe katılmadığını ve İHD'nin yasal kuruluşlara açık olduğunu söylüyor. Bu, Açıkalın'ın aldığı ilk ceza değil. Açıkalın, bugüne dek bir kez DHKP/C'nin, bir diğer davada ise üç farklı örgütün propagandasını aynı anda yaptığı iddiasıyla ceza almıştı. İsviçre'ye sığınan Açıkalın'nın davaları şöyleydi:
HAYATA DÖNMEK YOK: 'Hayata Dönüş Operasyonu'nun yıl dönümünde, 18 Aralık 2005'te Uğur Mumcu Meydanı'nda yapılan mitingde, aralarında Öcalan'ın da bulunduğu tutuklulara tecrit uygulandığı savunuldu. Açıkalın ve dört kişi 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde, 'suçu ve suçluyu övmek ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik'ten 7 Haziran 2007'de suçlu bulundu: İki yıl altı ay!
İLK DURUŞMADA CEZA: Roj TV'de 28 Ekim 2008'de, "Adana valisi Kürtleri hedef gösterdi" dediği için 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik'ten 1. Asliye Ceza'da 27 Ekim 2009'daki ilk duruşmasında karar çıktı: Üç yıl. Kararda, şöyle deniyordu: "Birkaç nümayişi gerekçe göstererek, sanki çok büyük olaylar, yüzlerce gözaltı varmış gibi olayları abartarak anlattığı..."
DHKP/C'DEN HAPİS: Ankara polisi 10 Aralık 2007'de DHKP/C'ye ait hücre evi olduğu öne sürülen adrese baskında Kevser Mızrak'ı öldürdü. 'Yargısız infaz' olduğu iddia edilen operasyon Adana'da 17 Aralık'ta kınandı. Eyleme, İHD Şube Başkanı olarak katılan Açıkalın ve diğer sanıklar, 'DHKP/C propagandası ve örgüte yardım'dan 23 Ocak 2008'de tutuklandı, altı ay yattı. Adana 8. Ağır Ceza'da 8 Ekim 2009'daki son duruşmada 10 sanığı, 'örgüt propagandası'ndan 10 ay hapis verildi.
ÜÇ ÖRGÜTTEN CEZA: Dava konusu eylem, yine 'Hayata Dönüş'ün yıldönümü olan 19 Aralık 2007'de Adana Kürkçüler Cezaevi önündeki protestodaydu. Savcının mütaalasında göre, "Birtakım sivil toplum kuruluşları ve örgütsel uzantılı oluşumların organizesi ile" yapılan etkinliğe 40 kişi katılmıştı. Gruptan bazıları '19 Aralık katliamını unutmadık, unutmayacağız' yazılı bez afişi taşımış, bazıları da 'Devrim şehitleri ölümsüzdür', 'Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük' ve 'Devrimci tutsaklar onurumuzdur' diye slogan attı. Ardından Açıklalın, basın açıklamasını okudu. Herhangi bir yasadışı örgüt adının anılmadığı bu eylem sonrası, açıklamayı okuyan Açıkalın ile bez pankartı taşıyan iki kişinin MLKP, MKP ve TKİP propagandası yaptığını savundu. Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi de 16 Haziran'daki son duruşmada, sanıkları 10 ay hapse çarptırdı.
KIRIK KOLA DAVA YOK, İTİRAZA VAR: Polis 13 Ağustos 2008'de DTP'yi bastı. Açıkalın ve Hüseyin Beyaz gözlemci olarak gittiyse de içeriye alınmadılar. Beyaz'ın iddiasına göre polislerce itilince merdivenden düşüp kolunu kırdı. Polislere dava açılmazken, Açıkalın'a, "Faşistler!" dediği iddiasıyla 'tehdit ve hakaret'ten dava açıldı. Yedi yıl isteniyor.
DAYAK PROTESTOSUNA ÜÇ YIL: Hakkari'de bir polisin, 23 Nisan 2009'da 17 yaşındaki gösterici S.T.'yi dipçikle dövmesi üzerine İHD yürüyüş yapınca Açıkalın'a, 'Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa Muhalefet'ten üç yıl hapis istemiyle dava açıldı.
Maocular kat temizliğine çıkmış, efendim!
Adana'da, yasadışı Maoist Komünist Parti (MKP) üyesi oldukları iddiasıyla yasal Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) üyelerine operasyon düzenlendi. Herhangi bir silahın çıkmadığı baskın sonrası 11 DHF'liye 1 Mayıs ve 8 Mart
Dünya
Emekçi Kadınlar Günü gibi izinli etkinliklere neden katıldıkları soruldu. Halkın Günlüğü Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Hıdır Gürz'e yöneltilen suçlama ise "Örgüte maddi gelir temin etmek amacıyla apartman dairelerine ve sitelere temizliğe giderek elde edilen ücreti örgütlü yapının faaliyetlerinde kullanılmasını" sağlamak...
Adana Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı tarafından geçen 23 Şubat'ta DHF'ye yönelik olarak İstanbul, Adana, Mersin, Antakya, Zonguldak ve Diyarbakır'da operasyon yapıldı. DHF'nin görüşleri doğrultusunda 10 günde bir yayınlanan Halkın Günlüğü gazetesinin İstanbul'daki bürosuna baskın düzenlerek Yazı İşleri Müdürü Hıdır Gürz de gözaltına alındı. Toplam 23 şüpheli Adana'ya götürüldü. Bu şüphelilerden 11'i savcılıkça mahkemeye sevk edildi.
Adana Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde 24 Şubat'ta ifadesi alınan Hıdır Gürz'e 11 ayrı soru soruldu. Sorulardan biri de şuydu: "Örgütlü yapıya maddi gelir temin etmek amacıyla apartman dairelerine ve sitelere temizliğe giderek elde edilen ücreti örgütlü yapının faaliyetlerinde kullanılmasını sağladığınız..."
Suç: 1 Mayıs'a, 8 Mart'a katılmak
DHF'nin alan yapılanması sorumlusu olmakla itham edilen Gürz ayrıca; 1 Mayıs'a, 12 Eylül'deki referandumu ve ÖSS'yi protesto yürüyüşüne katılmakla suçlandı. Gürz'ün, ÖSS protestosu sırasında, "İşsizliğe, yoksulluğu karşı birleşelim, örgütlenelim, emeğimize ve geleceğimize sağhip çıkalım" diye bağırdığı kaydedildi. Aynı şekilde, İbrahim Kaypakkaya'yı anmak, cezaevindeki tutukluları ziyaret etmek, yazı işleri müdürü olduğu gazeteyi "örgütlü yapıya maddi gelir temin etmek amacıyla" satmak, Tuncelililer Derneği seçimlerine katılarak yönetimi ele geçirmek iddiaları yöneltildi. Gürz, eylem ve etkinliklerin izinli olduğunu ve Kaypakkaya hakkında mahkumiyet kararının bulunmadığını, gazeteyi satmanın en doğal hakkı olduğunu söyledi.
Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkarılan diğer 11 gence de Çukurova Haklar Derneği ile ilişkili olmak, 1 Mayıs ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'ne katılmak, Kaypakkaya'nın fotoğrafının bulunduğu flamalar taşımak, anayasa taslağı dağıtmak gibi 'suçlar' soruldu. Sanık Cemal Doğan, "Kaypakkaya flaması taşıyan kişiyi örgüt üyesi olarak niteleyemeyiz. Kolluk kuvvetlerinin mantığına göre Mao flaması taşındığı için Çin ajanı olarak değerlendirilebiliriz" dedi. Gürz'ün de dahil olduğu sekiz kişi örgüt üyeliği iddiasıyla tutuklandı. Savcılık ve mahkeme tutanaklarına göre, yapılan baskında herhangi bir silah çıkmadı. Ayrıca herhangi bir şiddet eylemi de sorulmadı.
Avukat Taylan Özgür Eker, müvekkili Hıdır Gürz ile birkaç sanığın harçlık için iki apartmanla temizlik yapmak için anlaştıklarını, 50 TL karşılığında temizlik yaptıklarını, örgüte para aktarım iddiasının asılsız olduğunu söyledi. (İsmail Saymaz)
Deniz Gezmiş ve Lenin
YORUMLAR