* Manisa Selendi'de Roman mahallesine saldırılması, çocukların uyuduğu evlerin taşlanması, ailelerin yerlerini yurtlarını terk etmeye zorlanmasıyla ilgili iddianame tamamlandı. Savcı iddianamede 'ırkçı öfke'yi teşhis etti * Kamera kayıtları ve polis tutanaklarıyla delillendirilen iddianamede 80 sanık için üç-ila 150 yıla kadar hapis cezası isteniyor. İddianamede dikkat çeken suçlama: Halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek, aşağılamak...
26 Eylül 2010
İSTANBUL
- Manisa’nın Selendi ilçesinde yaşayan Romanların evlerinin, çadırlarının yakılması ve hakaret edilerek ilçeden sürülmeleriyle ilgili soruşturma tamamlandı. 80 kişi hakkında dava açıldı.
Soruşturmayı yürüten savcı ‘sigara içme’ bahanesiyle başlayıp linçe dönüşen olayın kameralara yansıyan tüm kayıtlarını inceledi. Görüntülerde sanıkların sadece Romanların malına zarar vermediği, “Öldürelim”, “Buradan gönderelim” gibi sözler de sarf ettiğini saptayan savcı, iddianamede bugüne kadar basına linç olarak yansıyan olaylarla ilgili davalarda rastlanmayan bir suçlamaya da yer verdi: “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek ve aşağılamak.”
80 sanık hakkında üç yıl ile 150 yıl arasında değişen hapis cezaları istendi.
Yıllardır Manisa’nın Selendi ilçesinde yaşayan Romanlar, yılbaşı gecesi bir kahvehanede ‘sigara içiyorsun’, ‘çay vermedin’ gibi tartışmalarla başlayıp lince dönüşen olaylardan sonra ilçeden sürülüp önce Gördes’e oradan da Salihli’ye yerleştirilmiş ya da kendi deyimleriyle ‘sürülmüşlerdi.’
Selendi Savcısı Makbule Karadağlı Çetin tarafından başlayan soruşturma tamamlandı. Savcı Çetin tarafından 80 kişinin sanık, 74 kişinin müşteki, üç kişinin hem müşteki hem şüpheli olarak yer aldığı iddianame hazırlandı. İddianamede sanıklar ‘mala zarar vermek, halkı din ve düşmanlığa tahrik etmek, aşağılamak ve izinsiz gösteri yapmak’la suçlandı. Sanıkların mala zarar verme suçunu birden çok kez, zincirleme olarak tekrarladığı belirtilerek ceza oranı artırıldı. 80 sanık hakkında üç ila 150 yıl arasında değişen hapis cezaları istendi.
Selendi davasının duruşması 16 Aralık 2010’da Selendi Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Ancak Romanların ifadeleri 11 Ekim’de talimatla Salihli’de alınacak.
‘Öldürelim, evlerini yakalım, vurun’
İddianameye göre olaylar 5 Ocak 2010’da saat 20.00 sıralarında başladı ve şöyle gelişti:
* Kalabalık grup Roman mahallesine gitti. Polis tutanakları, kamera kayıtlarını, televizyon kanallarının kamera görüntülerine göre kalabalık grubun olay anında Romanlara yönelik kullandığı sözler ve attıkları sloganlar:
“Bunlar buradan gidecek, yoksa biz halk olarak gereğini yapacağız. Selendi bizimdir, bizim olacak. Burası Selendi, buradan çıkış yok. Çingeneler buradan gitsin. Saldıralım, bu Romanları sürelim. Çingeneler bizim camimize, dinimize, karımıza, kızımıza küfür ediyor, bunları burada istemiyoruz. Öldürelim. Evlerini yakalım. Bırakın bu şerefsizleri, bunları burada barındırmayalım. Bunlar Çingene, bunlara dersini verelim. Selendi halkı şerefsiz mi? Bunların yaptıkları yeter, Romanlar hırsızlık yapıyor. Bizi rahatsız ediyorlar.”
* Kalabalık gece Romanlara ait ev, çadır ve arabalara taş ve sopalarla zarar verdi ve yakmaya çalıştı. Güvenlik gerekçesiyle Roman vatandaşlar jandarma ve polis tarafından evlerinden çıkarılıp Selendi İlçe Jandarma Binası’na götürüldü.
* Romanlar ayrıldıktan sonra da olaylar yatışmadı. Selendi Kaymakamı Selim Palamut, kalabalığa sakin olmaları konusunda bir konuşma yaptı. Kalabalık sakinleşmeyerek Romanların yaşadığı sokaklara dağıldı. Burada da olaylar devam etti. Ev, araç ve çadırlara zarar verildi. Emniyet görevlileri havaya uyarı ateşleri açtı. Olaylar sırasında altı av tüfeği ve bir kurusıkı tabanca ele geçirildi.
* O gece sanıklardan bazıları kalabalığın önünde yürüdü, jandarmaya “Halk sinirli, önümüzde durmayın, bize zor kullanmayın” dedi. Mağdurlardan Erdal Çetin’in evine zarar verip “Bunlar buradan gidecek. Terk etmezlerse biz halk olarak gereğini yapacağız, bunlar buradan gidecek, bunlara günlerini gösterelim” diye bağırıyordu. Bir minibüse molotofkokteyli attı. Elinde taş ve sopa ile ‘vurun Çingenelere’ diyerek kalabalığı kışkırtıyordu.
* Bir başka sanık ise kalabalığa hitaben, “Romanların buradan gitmesi gerekiyor. Bunlar bize zarar veriyor, değerlerimize küfür ediyor”, kolluk kuvvetlerine de “Bırakın geçsinler, niye onları koruyorsunuz, Romanları atsınlar, vursunlar, öldürsünler, Çingeneler buradan gidecek” şeklinde sözlerle halkı kışkırtıyordu.
* Elinde kurusıkı tabanca olduğu anlatılan sanık Faruk İmamoğlu da silahını havaya kaldırarak “Ulan bunlar buradan gitsin, bunlar Selendi’ye zarar veriyor” diyerek bağırırken, elindeki tabancayı almaya çalışan jandarma görevlisine şöyle bağırıyordu: “Elindeki silah boş, beni mi korkutuyorsun, önümüzde durmayın...”
31 Aralık 2009. Bir Roman vatandaş ile meydandaki kahveci ve bazı vatandaşlar arasında tartışma yaşandı. Romanlara göre kahvehane sahibi onlara çay vermedi. Kahvehane sahibine göre Romanlar sigara yasağını deliyordu. Arbede çıktı. Kahvehanedekilere göre Romanlar onlara ellerinde gösterdikleri bu sopayla saldırdı.
Kahvehanede yaşanan tartışma birkaç gün sonra çatışmaya dönüştü. 5 Ocak 2010 akşamı yaklaşık 1000 kişilik kalabalık bir kitle, Romanların yaşadığı bölgeyi bastı. İçlerinde çocukların da bulunduğu evler taşlandı, molotofkokteyli atıldı. Linç girişiminde bulunuldu. Romanlar ‘koruma amaçlı olarak’ jandarma merkezine götürüldü.
6 Ocak 2010 sabahı Romanların yaşadığı mahallede zaten kırık dökük olan evler iyice harabe haline gelmiş, Romanlara ait araçlar tahrip edilmişti. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte çoğu 35 yıldan beri Selendi’de yaşayan, tütün işçiliği ve hurdacılıkla geçinen 21 Roman aile otobüslerle Manisa’nın bir başka ilçesi Gördes’e yollandı.
21 aile Gördes’te Şen Romanlar Derneği’nin derme çatma dernek binasına yerleşti. İlk üç gece erkekler dernek binasında yatarken kadınlar Gördes’teki diğer Roman ailelerin yanında kaldı. Aileler 9 Ocak’tan itibaren üç grup halinde peş peşe Salihli’ye yerleştirildiler. Altı ay sonra Salihli’de de tutunamadılar ve dağılmaya başladılar.
Salihli’de gelenlere bir ev, idare edecek kadar para ve sonrasında iş vaatlerinde bulunulmuştu. Ancak Romanların yerleştirildiği kiralık evlerin bazıların da halı dahi yoktu. Çatıları akıyordu. Verilen odun-kömür bir ayda bitmişti. Geçici olarak parke döşeme gibi işlere yerleştirildiler. İlk yaptıkları bu işe alışamadılar. İşsiz kaldılar.
Kira yardımları bitince çaresiz evler boşaltıldı. Kışı zor şartlar altında atlattılar. Yazın çevre ilçelerde kimi üzüm kesti, kekik topladı, kimi de tütün kırdı. Buldukları işlerin yanlarında çadırlara yerleştiler. Son durum: Yaz bitti. Çoğu işsiz kaldı. Kira ödeyemedikleri için hâlâ çadırdalar. Hurda toplayarak hayatlarını kazanmaya çalışıyorlar.
YORUMLAR