Serkan Ocak

Loading

Travel Blog

Hasankeyf'te iş makinesi şoku

Hasankeyf'i Yaşatma Girişimi öncülüğünde kurulan heyete göre, kaya düşmesi nedeniyle turizme kapatılan tarihi bölgede 'ağır iş makineleriyle kazı yapılarak risk yaratıldı.' Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Uçar ise 'İş makineleri hafriyat için. Güvenlikten de idare ve esnaf sorumluydu' diyor

10 Ağustos 2010

İSTANBUL - Kaya kopması sonucu bir kişinin öldüğü Hasankeyf’te inceleme yapan heyet, “Bölgede kaya düşmesi riski hâlâ sürüyor. Ama bu sebeple ören yerinin tamamen insansızlaştırılıp kaderine terk edilmesi yanlış” dedi. Hasankeyf’teki kazılarda ağır iş makinelerinin de kullanıldığını savunan heyet, 1. derece sit alanı bir bölgede iş makinesi kullanılmasının her türlü tahlikeye davetiye çakırdığını ve suç olduğunu savundu.
Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Abdülselam Uluçam ise iş makinelerinin kazı değil, kazı yerinden çıkan hafriyatın kaldırılması gibi işlerde kullanıldığını savunarak heyetin raporunun ‘asılsız’ ifadeler içerdiğini söyledi.
13 Temmuz gecesi Batman’a bağlı tarihi Hasankeyf ilçesinde, kaleden kopan kaya parçaları bir kişinin ölmesine neden oldu. Bunun üzerine kaleye çıkan eski çarşı yolu ve Dicle kıyısında çardakların bulunduğu alan araç ve yaya trafiğine kapatıldı.
Olayın ardından Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi’nin öncülüğünde, Türkiye Mimar Mühendis Odalar Birliği’ne bağlı İnşaat Mühendisi ve İnşaat Mühendisleri Odası Batman Temsilcisi Murat Ekinci, Jeoloji Mühendisi ve Jeoloji Mühendisleri Odası Batman temsilcisi Nevaf Taş, mimar mühendis Abdulkahhar Onur, arkeolog Ercan Alpay, Hasankeyfliler Birliği’nden Murat Tekin’den oluşan teknik heyet kaya parçasının düştüğü bölgede incelemelerde bulundu. Uzmanlar, inceleme sonucunda tek tek tutanak hazırladı.
Arkeolog Ercan Alpay’ın incelemelerine göre, ana kayada meydana gelen kopma sonucu Hasankeyf mağaraları diye tabir edilen, İ.Ö 800’lü yıllardan başlayıp yakın döneme kadar konut olarak kullanılan mağara evlerden bir kısmı tamamen tahrip oldu:
“Tarihi öneme sahip bir yerde iş makineleriyle kazı yapılması bilimsel bir çalışmayla hiçbir ilgisi olmadığı gibi bu tarz bir çalışma tarihi eserler üzerinde büyük tahribata neden olmakta. Hasankeyf gibi kaya yapısı çok hassas olan yerlerde söz konusu felaketlere meydana gelebilir. Hukuki açıdan değerlendirilecek olursa, 1. derece sit alanı olan bir yerde kazıların ağır iş makineleriyle yapılması suç teşkil etmektedir. Kopan kayada önceden bir çatlak oluğu halde alınması gereken tedbirlerin hiç biri alınmamış ve ören yeri içinde kazı son güne kadar devam etmiştir.” 

Ne yapmalı?
İnşaat mühendisi Murak Ekinci’nin tespitlerine göre de, kaya parçaları ana kayalarda oluşan çatlaklar sebebiyle düşmeye devam edecek. Ekinci bu tehlike karşısında yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor:
“Hasankeyf’e ivedilikle donanımlı bir teknik heyet gönderilmeli ve çalışmaları izlenmeli. Düşme riski bulunan kaya parçaları gerekli teknik müdahalelerle düşürülmeli. Düşme riski bulunan, ancak tarihi dokuya zarar verebilecek bölgelerde teknik müdahalelerle iyileştirme çalışmaları yapılmalı, risk minimize edilmeli. Müdahalenin teknik açıdan zor ve çok maliyetli olduğu bölgeler belirlenmeli ve bu bölgelere alternatif geçişler verilmeli. İyileştirme yapılmış olsa bile kaya parçalarının düşme riskinin olduğu bölgelerde dinlenme yerleri oluşturulmasına izin verilmemeli.”
Raporda, kaya düşme riskinin halen sürdüğü ancak bu riskin alınacak önlemlerle ortadan kaldırılabileceği vurgulanıyor. Raporda “Güvenlik kaygıları nedeniyle, ören yerinin tamamen insansızlaştırılarak hiçbir tedbir alınmadan kaderine terk edilmesi 21. yüzyıl Türkiye’sinde ve mühendislik biliminin çözemeyeceği ve çaresiz kalınacağı bir durum değildir” denildi. 

Kaya kazası turizmi baltaladı
50 yıldır baraj tehdidi altındaki Hasankeyf’te 2008’de turizm patlaması yaşandı. Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi’ne göre 2008’de tarihi ilçeye 3 milyon turist geldi. 2009’da küresel ekonomik krizle bu rakam 2 milyon 200 bine geriledi. 2010’da Hasankeyf’i 3 milyon kişinin ziyaret etmesi bekleniyordu. 2010 Haziran’ına kadar ziyaretçi sayısı 1 milyonu aşmıştı. Ancak temmuzdaki kaya kazası sonrası tarihi kale turizme kapatılınca, tur iptalleri başladı. Bu nedenle 2010’da ziyaretçi sayısının 2 milyon civarında kalacağı tahmin ediliyor. 

Turizm Bakanlığı araştıracak
Hasankeyf Kazı Başkanı Prof. Dr. Abdüsselam Uluçam, Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi’nin öncülüğünde hazırlanan raporun ardından yazılı bir açıklama yaparak heyetin getirdiği eleştirilere itiraz etti.
‘Heyetin raporunda maksadını aşan bazı asılsız ve yanıltıcı ifadeler olduğunu’ savunan Uluçam, eleştirilen ağır iş makinelerinin doğrudan kazı amacıyla kullanılmadığını söyledi:
“Kazı ekibi ağır iş makineleri ile kazı yapılmayacağının bilincindedir. Ancak mimari içerikli tüm kent kazılarında, kazı ile ortaya çıkarılan veya ortada duran, insan gücünün yetmeyeceği hacim veya ağırlıktaki malzemenin yerinden kaldırılması, dikilmesi veya taşınması sırasında her türlü araç gereç, iş makinesi kullanılmaktadır.”
Kazı Heyeti Başkanı ve Batman Ühiversitesi Rektörü Uluçam yazılı açıklamasında ‘can güvenliği’ konusuna da değindi: “Hasankeyf ’teki kayaların düşmesi veya çevresindeki can ve mal güvenliğinin sağlanması, kazı başkanlığının değil daha önceleri defalarca uyarılan sözde işletme sahipleri ile mülki ve mahalli yetkililerin görev ve sorumluluğundadır.”
Hasankeyf’te tehlike arz eden kayaç ve yapılarla ilgili olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da bir bilim komisyonu oluşturacağını belirten Prof. Dr. Uluçam “Tüm bu gerçekler ortada iken, konunun başka yönlere çekilmek istendiği gibi bir çabanın varlığı, aynı zamanda Hasankeyf kazı başkanını yıpratmaya yönelik girişimler olarak algılanmaktadır” dedi.

  • Paylaş:
alternative title

YORUMLAR