Serkan Ocak

Loading

Travel Blog

Silahları aldık ama denize attık

04 Haziran 2010



Gazze’ye insani yardım götüren altı gemilik filo, 31 Mayıs Pazartesi günü saat 04.30’da, uluslararası sularda İsrail’in saldırısına uğramıştı. 
FOTOÐRAFLAR: AFP, DHA

İSTANBUL -  Gazze’ye insani yardım götürürken İsrail askerleri tarafından alıkonulan 466 gönüllü, dokuz cenaze ve Özgürlük Filosu’nun organizatörlerinden İHH Vakfı’nın Başkanı Bülent Yıldırım önceki gün sabaha karşı uçakla İstanbul’a döndü. Yıldırım apronda tekbirler ve sloganlarla karşılandı.  İlk sözleri ‘Selamun Aleyküm’ olan Yıldırım, 31 Mayıs Pazartesi sabaha karşı, uluslararası sularda yaşadığı baskını anlattı: 

* “İsrail’in en yetişmiş, en üst komandolarına karşı demir sopalarla meşru müdafaa yaptık. Evet silahlarını aldık. Silahlarını kullansak bile yine meşru müdafaadır yaptığımız. Buna rağmen biz onlardan aldığımız silahların hepsini denize attık. Arkadaşlarımızdan biri teslim olduktan sonra vuruldu ne yazık ki.”

* “İnsanlık adına hiçbir şey yoktu orada. Baktım olacak gibi değil, beyaz gömleğimi çıkarıp salladım. Beyaz bayrağı görünce  ‘Dururlar’ dedik ama olmadı.”

Türk, Kürt, Yunan...
* “İlk şehit düşenler Güneydoğulu vatandaşlar oldu. Kürt kardeşlerim koşa koşa şehitliğe yürüdü. Bütün dünya da görecek Kürtler İslam’ın dışında mı? Selahattin Eyyübi’nin torunları mı? Yunanistan’dan gelen gönüllüler çok dayak yedikleri halde hiç geri adım atmadı.” 

* “İçimizde Hıristiyanlar, Yahudiler ve ateistler vardı. Her görüşten insanla beraberdik. Biz aslında İsrail’in karasularına hiç girmedik. Birdenbire etrafımızda zodyak botlar çoğalmaya başladı. Helikopterler, F16 ’lar, beş tane büyük savaş gemisi ve denizaltı. Arkadaşlarımız, sadece sivil direniş gösterdi.”

* “İlk dönemde diyorlar ki silah kullanmadık. İlk kullandığı mermilerden iki tanesi plastik mermi. Bir tanesi çiviye benzer mermiler. Bizim Cevdet (Kılıçlar) kardeşimiz. Basın mensubudur. İsrailliler yukarıda ateş ederken sadece fotoğraf çekiyordu. Tam bir metreden vurdu ve beynini parçaladı.”

* “Söylüyorum. Silahlarını aldık. Biz silahlarını kullansak, yine dünyada hukuk nezdinde meşru müdafaa olacaktı. Biz buna rağmen, arkadaşlara dedik ki şehit olacağız. ‘Sopalarla sizin askerlerinizi etkisiz hale getirdiğimiz görüntüleri, dünyaya verdiniz. Çok güzel ettiniz’ dedim. Arap ülkeleri İsrail orduları yenilmez diyordu. Ama bakın üç-beş tane gönüllü sizin en güçlü ordunuzu püskürtebiliyor. Siz kendi kendinizi rezil ettiniz. Sorguda söyledim bunu. “

Doktoru vurdular
* “İsrail askerlerine zarar gelmesin diye bir yere koymuştuk. Tedavilerini yapmıştık. Suyunu vermiştik, çatışma anında. Yukarıda insanlar ölürken, İsrail askerlerinin suyunu veriyorduk. Endonezyalı doktor arkadaşa dedik ki bunu teslim et. Teslim etti. Tam giderken karnına beş tane kurşun sıktılar. İnsanlık adına hiçbir şey yok orada.” 

* “Bir arkadaşımız gördü. Tuvaletin birinde iki tane ceset vardı. Kime ait olduğu belirlenemedi. Onlar da ortada yok. Şu anda bize dokuz tane şehit cesedi verdiler. Ama bizdeki liste daha kabarık. Kayıplar va. 38 yaralıyı doktor arkadaşımız elleriyle teslim etti. Dönüşte bize dediler ki 21 yaralı var. Biz bu kadar duyulmuş bir olayı gizleyemeyiz dediler. Hepsini göreceğiz. İnşallah onlar haklıdır.”

Silahları aldık ama denize attık 
Özgürlük Filosu’na katıldıkları için İsrail tarafından alıkonulanları dün İstanbul’da bekleyenler arasında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Zafer Üskül, altı milletvekili,  Vali Hüseyin Avni Mutlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın da vardı. Uçaktan inenler İETT’ye ait otobüsleri bindirilerek sağlık kontrolü için Adli Tıp Kurumu’na götürüldü.

  • Paylaş:
alternative title

YORUMLAR